Aydınlanma Çağında Halkın Bilimle Tanışması
Popüler Bilimin Doğuşu
Hangi âşık sevdiğinin kalbini ka-için ona bir böcek armağan .•ie:: işte Aydınlanma çağında ifüer böyle yürüyordu… Bu ÎÛ2. okullarda varolan bi jmsel düşünce, eleştirel bakış ve tartışmacı yaklaşım, 18. yüzyılda balo salonlarına hakimdi.
Aydınlama çağında bilime ilgi o kadar büyükçü ki, bilim o devrin kesinlikle vazgeçilemeyen konularından biri haline gelmişti. Bilimi yaygınlaştırma uğraşısı özellikle işi gücü olmayan soy-iular arasında adres bulmuştu. Bilim, bu seçkinler topluluğunun yaşamında ve kültüründe kendisine yer edinebilmek için, topluluk üyelerinin en büyük “eğlencelerinden” biri olmayı ka-bullenebilmişti.
Deneylerin ve bilimsel öğretinin halka yayılması bakımından çok verimli olan 18. yüzyılda, meraklıların bilimsel deneyler için biriktirdikleri araç-ge-reçler hızla artmıştı. Bilimsel yazın, amatör dilbilimcilerin ortaya çıkmasına neden olurken, Rahip Noel-Antoine Pluch un yazdığı “Doğadan Görünüm” adlı bilimsel yapıt 1732’de en çok satan kitap olmuştu. 1770’e kadar 20 baskısı yapılan kitap 20 000 satmış 100 000 dolayında okuyucu bulmuş ve Fransızca dışında İngilizce, İtalyanca, İspanyolca ve Almancaya çevrilmiştir.
Sevgililer Aşkla Elektriklenir Duyulmamış bir elektrik uygulaması
Günden güne çoğalan bu aydın fikirli ve coşkulu her iki cinsten okuyucular, doğa bilimlerini büyük bir iştahla inceledikleri gibi insanın mutluluğu gibi konulara duydukları ilgi nedeniyle felsefeyle de haşır neşir olmaya başlamışlardı. Bu kitle, meslekleri gereği değil, daha çok bilgilenmek amacıyla hoş, akıcı, anlaşılabilir ve salon toplantılarında kabul görür cinsten yapıtların tanıtımını yapıp, onlar üzerine tartışıp eğlenebilmek için okurdu.
17. yüzyılın sonlarında başka bir yazarla aralarında söz düellosuna neden olan kitabında Armand de Gérard, insanların zamanla daha meraklı ve sağlam kişilik-
li olacaklarını, bu
sayede de düşünme ve anlama yetilerinin gelişeceğini; bir sorunu çözmek için yılmadan uğraşacaklarını; )u arada da okudukları kitap-ırı anlamakta ve karmaşık meseleleri aydınlatmakta daha az zorluk çekeceklerini söyler.
Bilimi halka yayma görevini üstlenmiş yazın misyonerleri halkın ilgisini çekebilmek için yazılarını daha çok rağbet gören diyalog ve mektup şeklinde yayınlamışlardır. Bu romanlardan biri olan “Doğadan Görünüm”de; işlerinden elini eteğini çekerek şehir dışında bir kasabaya eğitimlerini tamamlamaya gelmiş iki soylu arasında geçen konuşmalardan oluşur. Bir diğeri olan “Dağlar, Yeryüzü Tarihi ve Büyük Britanya Kraliçesi’nin Elçisi ile ilgili Fizik ve Ahlâk Mektupları” adlı kitapta Jean-Andre de Luc, bir yazarın çıktığı uzun bir yolculuğu anlatırken, birçok bilimsel açıklamada bulunur.
Bilim bir süre sonra tiyatro ve şiirde de kendisine yer edinebildi. Bu oyun-
Bilgin Kulüpleri
Yüksek sosyeteden bir kadın için en büyük zevk, evine bilim adamları ya da sanatçıları çağırmaktı. Seçkinler tabakası da büyük bir iştahla Mouffon’un, Rouel-le’ın, Astruc’ün ve Fon-tenelle’in anlattıklarını dinlerdi.
Elektriklenme, Tavlanın Pabucunu Dama Attı
Sosyetenin zaman geçirmek için oynadığı oyunların arasına Nollet’nin katkılarıyla elektrostatik deneyleri de girmişti.
lardan biri olan ve Fontenelle tarafından yazılan “Kuyrukluyıldız” ne yazık ki sadece altı defa sahnelenebilmiştir. Bu yapıtlar, bilimin katı kurallarını okuyucunun kafasına sokmaya çalışmaktan çok, onun merakını uyandırmayı amaçlıyorlardı. Bu çekici girişimlerin yardımıyla bilim, korkutucu kimliğinden sıyrılmış ve daha heyecan verici bir hal almıştır. Jean Antoin Nollet fizik deneylerini toplum için eğlenceli kılarken, 1734’ten sonra Paris’te verdiği derslerde soyut ve anlaşılması güç matematik kurallarına yer vermiyordu. Kullandığı araçlar, halkın anlayabileceği kadar basit ve her yaptığı işlemi gözle görünebilir kılacak türdendi. 1753’e kadar Nollet’nin ünü her yere yayılmıştı. Kapısının önü “elektriklenmek” isteyen soyluların arabalarıyla doluydu. 1753’te ise 15. Louis, Nollet için deneye dayalı fizik bilgilerinin öğretilebileceği, Navarre Koleji adlı bir okul kurdu. Bu okuldaki dersler amatörlere açıktı ve Nollet’in tam 600 öğrencisi vardı. Kral da bizzat elektriklenebilmek için yanıp tutuşanlardandı. 1771’de Paris’te yayınlanan kitabı “Elektriğin Hikâyesi”nde, İngiliz Joseph Priestley “Okulun açılış töreninde yapılan deneyde Nollet, Kral’a değil ama, Kral’ın huzurunda yüz seksen nöbetçisine ufak bir sarsıntı yaşattı. Bir keresinde de Paris’te bir manastırın tüm üyelerine, (900 kişi) bir demir telle ilettiği elektrik şokun etkisiyle aynı anda ve aynı şiddetle bir titreme yaşatmıştı,” diye yazar.
Kimya ve anatomi de bu büyük hayranlıktan nasibini almıştı. Kimyacı Ronelle’in halk kurslarına katılmak isteyen meraklılar ordusu, içeriye girebilmek için büyük savaşımlar veriyorlardı. Anatomi uzmanı olan Duverney’e denemelerinde ablası eşlik ediyordu ve izleyicilere elinde tuttuğu bir cenini tek tek gösteriyordu. Genç
Kral Güneş
Bu deneyin en büyük kazanımı camın yakıcılığını göstermek olmuştur.
Bir aynanın üstünde güneş ışığını toplayan mercek sistemi, yüksek sıcaklık elde etme önündeki engelleri kaldırmaya yardımcı olmuştur.
Gerçeklik Tutkusu
Nollet için sadece deneylerini anlattığı eseflerinin önemi vardı. Yanda Deneylerin Sanatı levhası görülüyor. Deneysel bitime olan hayranlık tüm Avrupa’yı sarmıştı. Yukarıdakiler ise, bazı seçme gravürler; soldaki Italyan Galvani’ye ve sağdaki de Alman Scheuchzer’e ait
Kontes de Coigny ise o dönemde bir kadından beklenmeyecek bir beceri ile bir kadavrayı bizzat parçalarına ayırdıktan sonra arabasına atıp, evine götürmüştür.
Bilimi halka yayma işini iyice benimsemiş olanlar, evlerini ve bütün servetlerini kendilerine bu işte yardımcı olacak, yol gösterecek birileriyle paylaşmaya hazırlardı. Büyük senyörler ve burjuvalar, yüksek bürokratlar ve sosyeteye dahil kadınlar yüksek fiyatlarına aldırmadan, fizik araç-gereçleri koleksiyonları yapmaya başlamışlardı.
Aslında, birçoğunun amacı bu aletlerden en güzel vitrini oluşturabilmekti. Koleksiyonlardaki bu müthiş artış, bir süre sonra onları bir araya getirip ilk bilim müzelerini kurmaya yöneltmiştir. 1720’lerde başlayan bu girişim, kurulan küçük müzelerin sayısının 1742’de on yediye ve 1781’de altmış bire çıkmasıyla meyvalarım vermiş oldu.
Bilim Gazetelerde Görünüyor
Bütün dünyanın ortak iletişim araçları olan gazeteler, bilimin yankılarıyla çınlıyordu. O güne kadar sütunlarını sadece politik haberlere ve edebiyata ayıran Mercure gazetesi bile; Halley Kuyrukluyıldızı ya da fiziğin, kimyanın, tıbbın halk içinde yaygınlaşması hakkında bilimsel haberler yayınlamaya başladı.
Bu yeni bilgiler ve merak uyandıran haberler, genellikle kadınların egemen oldukları salonlarda konuşulur, tartışılırdı. Bu evin sahiplerinin etrafında, bilim adamlarına ve sanatçılara yakın olmaya meraklı bir seçkinler grubu toplanırdı. Ününü bilimin yaygınlaştırılması ile ilgili kitabına borçlu olan Fontenelle’e, tıp doktoru Ast-ruc’e, kimyager Rouelle’e, doğa bilimci Buffon’a, matematikçi ve astronom Clairaut’ya bu salonlarda sık sık rastlanırdı. O dönemlerde sosyetede çok ilgi gören, “Elektriğin Genel ve Özel Tarihi” adlı kitabında bir yazan ;er kendi teorileri izlenirse o günlerde çok sık tartışılan ve özellikle kadınların meraklı stî-rularına mar-z kalan konuürii. son derece ve nec -7 i.-