110- Ayın iki parçaya ayrılması, peygamberliğin sekizinci yılında olmuştur. Şöyle ki: Müşriklerden bir kısım kimseler, mehtaplı bir gecede, aym ikiye ayrılıp sonra birleşmesini Peygamber Efendimizden istediler. Böyle bir mucize gös terilmedikçe, iman etmeyeceklerini söylediler. Hazret-i Peygamberde Yüce Allah’a dua etti. Ay da, Yüce Allah’ın kudreti ile iki parçaya ayrıldı. Bir parçası nur (Hira) dağmın bir tarafında, diğer parçası da öbür tarafında yüksekten göründü. Soma birleşip eski halini aldı. Bu mucizeyi, o tarafında yüksekten görüntü. Mekke’ye geldikleri zaman bu olayı anlattılar. Ne yazık ki, müşrikler yine iman etmediler. Bu olayı bir sihir sandılar. Oysa ki, Yüce Allah’ın kudreti herşeye yeterlidir. Bir peygamber için mucize olmak üzere böyle bir olayı meydana getirmesine ne engel vardır? Gökyüzünde nur saçan birçok yıldızların veya diğer varlıkların güneşten ayırlarak onun çevresinde bir düzen kurduklarını bugünkü alimler iddia edip du ruyorlar. Artık bu üstün âlemleri yaratıp düzene sokan Yüce Allah böyle bir mu cizeyi yaramaz mı?..
Çok yazıktı ki, inkârcı ve gafil insanlar, Yüce Allah’ın sonsuz kudretini hudutlandırmış oluyorlar da, bunda haberleri olmuyor. Doğrusu böyle tabiatla ilgili mucizeleri inkâr etmeye veya başka türlü yorumlamaya asla ihtiyaç yoktur. Ya- zıklar olsun buna aykırı bir düşünceye sahib olanlara!..
111- Peygamberliğin on üçüncü senesinde de “Miraç” mucizesi olmuştur. Şöyle ki: Peygmaber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Hazretleri, Medine’ye hicretlerinden sekiz ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi idi. Cibril-i Emin geldi ve “Burak” admda bir binit getirdi. Peygamberimizi alıp Kudüs’deki “Mes- cid-i Aksa”ya götürdü. Oradan göklere çıkardı. Peygamber Efendimiz nice âlemler gördü. Diğer peygamberlerin ruhları ile görüştü. “Sidretü’l-Münteha” denilen makama kadar vardı. Yüce Allah’ın birçok tecellisine kavuştu. Peygamberin ken disine ve ümmetine beş vakit namaz farz kılındı. Aynı gece ve kısa bir zaman içinde evine geri getirildi, sabahleyin bu olağanüstü olayı insanlara haber verince, mü’minler onu tebrik ettiler. Müşrikler ise, “Böyle bir şey olamaz” diyerek inkârda bulundular.
O bilgisiz ve düşüncesiz insanlar hayvanlara, taşlara ve ağaçlara tapıyorlardı. Yüce Allah’ın kudretini de, bu taptıkları şeyleriny kudretine ve kuvvetine ben zeterek böyle üstün bir olayın meydana gelmesine imkân göremiyorlardı. Eğer bunlar, bu kâinatı yaratanın nasıl büyük bir yaratıcı olduğunu biraz bilseler ve eğer o hikmet sahibi Allah’ın şu üstümüzdeki sonsuz boşlukta milyonlarca büyük küçük
küreleri tutup büyük bir hızla hareket ettirmekte olduğunu düşünselerdi, böyle bir mucizeyi inkâra gerek görmezlerdi. Zavallı insanlar!.. Kendi yapacakları taşıtlarla, füzelerle Merih’lere ve Zühre’lere yükselip çıkabileceklerini düşündükleri halde, Miraç olaymm sadece Allah’ın kudreti ile olmasını nasıl uzak görebilirler?..
Şüphe yok ki, Yüce Allah’ın gücü her şeye yeter.