parlamentoda çoğunluğu olmayan bir partinin, öbür parti ya da partilerin hükümete fiilen katılmadan dışa- ndan destek vermesiyle oluşturduğu hükümet biçimi. Parlamenter rejimlerde siyasal sorumluluk ilkesi gereği hükümet ancak parlamentodaki çoğunluğun desteğiyle kurulup görevde kalabilir. Oysa bazı seçimlerde hiçbir parti parlamentoda tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu sağlayamaz. Bu durumda bazı partiler ya da parlamenterler, hükümete fiilen katılmadan partilerden birine gerekli desteği vererek onun azınlık hükümeti kurmasını sağlarlar. Kuşkusuz azınlık hükümetinin görevde kalabilmesi de, bu partilerin ya da parlamenterlerin desteğinin devamına bağlıdır. Özellikle Hollanda, İsveç, Norveç ve Danimarka gibi partilerarası kutuplaşmanın ya da ideolojik ayrılıkların derin olmadığı ülkelerde ve son yıllarda İtalya’da hükümetler ya koalisyon hükümeti ya da azınlık hükümeti biçiminde kurulmaktadır. Azınlık hükümetinin Türkiye’de iki örneği yaşanmıştır. Bunlardan ilki, 25 Aralık 1963 tarihli onuncu İsmet İnönü hükümeti, İkincisi de, 12 Kasım 1979 tarihli altıncı Süleyman Demirel hükümetidir. 1977’de Bülent Ecevit’in kurduğu azınlık hükümeti ise güvenoyu alamamıştır.(1839) ilan edilen eşitlik ilkelerini, bu kez azınlıklara ve yabancılara uzun atıflar yaparak yineleyen Islahat Fermam’nı (1856) Paris görüşmelerinde AvrupalIlara sunmuş olan Osmanlılar, 1878 Berlin Antlaşmasından sonra bu konferansta saptanan yeni düzeni kabul etmek zorunda kaldılar. Azınlıkların korunması açısından en eksiksiz uluslararası sistem, I. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Milletler Cemiyeti düzeniydi. “Negatif’ (öteki yurttaşlarla eşit) haklann yanı sıra, “pozitif’ (grup özelliklerini sürdürmeyi sağlayan, azınlık üyesi dışındaki yurttaşlara tanınmayan) haklar da getiren bu sistem, genel olarak, savaş sonunda yenik düşen devletlerle yapılan antlaşmalara ek bölümler biçiminde formüle edilmişti. Türkiye Cumhuriyeti için azınlıklar konusunda bağlayıcı metin olan Lozan Antlaşması da (1923) bu sistemin ürünüydü. Lozan Antlaşması’nın, “Azınlıkların Korunması” başlığı altındaki III. bölümünü oluşturan 37-44. maddeleri, Türkiye’deki azınlıklan “gayrimüslimler” olarak tanımlamaktadır. 37. madde ile bu kesim hükümleri temel yasa sayılmakta; 38. madde ile yaşam, din, dolaşım ve göç özgürlüğü tanınmaktadır. 39. madde ile medeni ve siyasal hak eşitliği, ayrıca mahkemelerde azınlık dilini kullanma hakkı, 40. madde ile okul ve benzeri kurumlar açma ve yönetme hakkı ile buralarda azınlık dilini uygulama ve dinsel törenler yapma özgürlüğü getirilmektedir. 41. madde ile azınlıkların ana dillerinde eğitim görebilmesi için devletin para yardımında bulunması hükme bağlanmaktadır. 42. madde aile hukuku, gelenek, görenek ve din kurumlarına ilişkin güvenceleri, 43. madde inanç özgürlüğünü, 44. madde ise Milletler Cemiyeti güvencesine bağlanan bütün bu hükümlerin Cemiyet Konseyi çoğunluk karan olmadan değiştirilemeyeceği ilkesini içermektedir.
azınlık hükümeti,
15
Oca