BATI’NIN TEDAVlSl

BATI’NIN TEDAVlSl 

Her medeniyet, o cemiyetin inanç kökleri üzerinde şekillenir. Sonra, medeniyet gövdesinden kültür dalları ve nihayet “meyve” vasfıyla fert… Cemiyet “ağacı” böyledir…

Batı Medeniyeti ise, diğçr büyük medeniyetlerden çok farklıdır. Zira, başta onların “Tanrı” inançları değişik; sonra sırasıyla melek, kitap ve resûl anlayışları…

Kâinatı altı günde yaratıp, yedinci gün istirahate çekilmiş bir Tanrıları var! Demek, yoruluveriyor… Beşerî zaafları Tanrılarına yüklemişler…

Ve Tanrı, yarattığı kadarını yaratmış, sonra göklerdeki tahtına oturmuş, tesadüflerin, sağır ve kör tabiatın ve kirli ve beceriksiz insan elinin şekillendirdiği yeni “oluşumları” seyrediyor… Müthiş bir “Mu’tezile” aldanışı. Neticede, ulûhiyeti beşerî ellere teslim ettiler… “Yarı tanrı-yarı insan” celâleti… Masûm ve mazlûm Hz: İsa (A.S.)’a çirkin “Oğul Tanrı” iftiraları…

Bu şirk, dipsiz korkuları davet eder! Tanrılarında bulamadıkları gücü ve iktidarı, “Süpermen”lerde arayıp duruyorlar…

Eski Avrupa dinlerinin telkin ettiği cadılardan, kötü ruhlardan, vampir ve ifritlerden bu süpermenlere sığınırlar…

Fal, büyü, fetiş, uğur eşyası, ruh çağır-
ma v.s… hep, hafakanlarını teskin edecek “efervesan” tabletler…

Batılının ruh röntgenini iman ziyasında dikkatle incelersek, o karanlık Ortaçağlarının niçin 12 uzun asır sürdüğünü anlayabiliriz. Yeni Çağın başlarına kadar, ayaklarının ucunu bile Okyanus suyuna değdirmekten ürpermelerinin sebebini görebiliriz… Şimdi tatillerini geçirmek için mavi turlar düzenlemelerine bakmayınız… Düne kadar onların açık deniz vehimlerine şimdi çocuklar güler.

Tabak gibi dümdüz bir dünya… Okyanuslarla çevrili… Okyanuslar ise, dipsiz su uçurumlarında sona eriyor… Sisli denizlerde, gemileri karides gibi çıtır çıtır yiyecek dev ejderhâlar… Hayaletler, deniz kızı görünüşlü büyücü cadılar… Neler ve neler…

Evet… İnkâr ve cehâletten gelen korku, Batılı insanının dengesini ve şuurunu altüst etmiştir… Hâlen, bu “mâni”nin

en ileri safhasında bulunuyorlar. Tehlikeli şekilde ruh hastasıdırlar!

Sâkin görünürken, birdenbire çıldırıp yüzbinlerce insanı buharlaştıracak bir bombayı kalabalık şehirlerin tepesine fırlatıve-rirler!

Zayıf karakterleri sebebiyle ilâh olmak isterler! “Tek Adam” megalomanileri Batı patentlidir… Bizde yok! Kuvvete meftundurlar, zayıflara karşı zâlimdirler… Sömürgecilik öz meslekleridir. Nefisleri için değil sadece Roma’yı, bütün galaksimizi yakabilirler… Yapabilirler” diye uzun uzun saymayalım… Yaptıklarını düşünün ve anlayın…

Şimdi bize tekrar, tarihî “güllâbicilik” ve “ruh hekimliği” vazifesi düşüyor… Batılı-ların bilhassa yeni ve mâsum nesillerini “nur” terapisi ile kurtarmak! Vizite saati gelmiştir…

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*