139- Beni Nadir Yahudileri, Medine’ye iki saat uzakta olan “Zühre” köyünde otururlardı. Müslümanların aleyhinde çalışmamak üzere verdikleri sözü bozmaya başladılar. Uhud savaşından sonra da, fikirlerini büsbütün bozdular. Yayılan uy armaları dinlemediler. Hicretin dördüncü yılı Rebiülevvel ayında, Hazret-i Pey gamber tarafından kaleleri on beş gün kuşatıldı. Aldıkları izin üzerine, bir kısmı Hayber’e bir kısmı da Şam ve Filistine gittiler.
140- Hendek savaşına gelince, bu da hicretin beşinci yılında olmuştur. Şöyle ki: Yahudilerin teşvikiyle, Kureyş topluluğu diğer birtakım kabileleri birlikleri içine alarak on bin kişiden fazla bir ordu ile Medine’ye doğru yürüdüler.
Hazret-i Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, ashab-ı kiramla istişarede bulundu. Selman-ı Farisi’nin tavsiyesi üzerine Medine şehrinin düşman gelecek yönüne hendek kazdılar ve savunma durumuna geçtiler. Hendek kazma işinde Peygamberimiz de arkadaşları ile çalışıyordu. O sırada büyük bir kaya çıkmış, çalışmaya engel olmuştu. Durumu Peygamber Efendimize bildirdiler. Hazret-i Peygamber mübarek eline aldığı bir balyozu, “Bismillâh” diyerek kayaya indirdi. Kayanın üçte birini kopardı. Kayadan bir kıvılcım çıkıp yemen tarafına sıçradı. Peygamber Eendimiz: “Allahu EKber, bana Yemen’in anahtarları verildi. Şu anda San’anın kapılarını görüyorum,” dedi. Sonra “Bismillâh” diyerek bir daha vurdu. Kayanın bir parçası daha koptu. Bu defa da çıkan kıvılcım, Şam tarafına sıçradı Hazret-i Peygamber: “Allahu Ekber, bana Şam’ın anahtarları verildi. Şam’ın kırmızı köşklerini görüyorum,” dedi. Bir daha vurunca, kaya büsbütün parçalandı. Bu defa da çıkan kıvılcım İran tarafına sıçradı. Peygamber Efendimiz: “Allahu ekber, bana Farz bölgesinin anahtarları verildi. Medayin’de Kisra’nın beyaz köşklerini görüyorum,” dedi, sonra Selman-ı Farisi Hazretlerine şöyle buyurdu: “Ey Selman! Bu fetihler benden sonra ümmetime nasib olacaktır.” Doğrusu bu müjdeyi verdiği gibi oldu.
Diğer taraftan münafıklar da: “Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) bize, Kayser’in ve Kisra’nın hâzinelerini va’d ediyor. Biz ise, Medine’nin dışına çık- amayıp hendek kazmakla uğraşıyoruz,” diye mırıldanıyorlardı.
141- İki hafta içinde Hendek işleri bitmişti. Düşman da görünmeye başladı. Fakat önlerine çıkan hendeği görünce şaşırdılar. O zamana kadar Arabistanda böyle bir savaş usulü görülmemişti. Hendeği geçmek isteyenler, beri taraftan ok ve taş larla engelleniyorlardı. Hendeği atlayarak beri tarafa geçen ve bir bölük süvariye denk tutulan Amr ibni Abdi Vud adında bir düşman eri, müslümanlara meydan okumaya başladı. Benimle çarpışacak er varsa, karşıma çıksın, dedi. Karşısına çıkan Hazret-i Ali (kerremellahu vechehu) tarafından çatışma sonunda öldürüldü.
Kuşatma on beş gün kadar uzadı. Mevsim soğuktu. Düşmana usanç gelmeye başlamıştı. Bir gece çıkan şiddetli bir fırtına ile çadırları alt-üst oldu. Artık ertesi gün dağılıp gittiler. Bıraktıkları yiyecekleri ve develeri müslümanlar elde ederek kıtlık sıkıntısından kurtuldular. Bu Hendek savaşmda müslümanlar beş şehid vermişlerdi. Düşmanın da dört eri ölmüştü.
Hendek savaşında, necd diyarında bulunan Gatfan ve beni Eşlem gibi birçok kabileler düşmanla birlikte olmuşlardı, bunun için bu savaşa “Ahzab Savaşı” da denilmiştir. Bundan sonra meydan artık müslümanlara kalmıştı.
142- Beni Kurayza savaşma gelince: Bu da Yahudilerin hiyanetinden ileri gelmişti. Şöyle ki: Medine’ye yakın bir köyde oturan “Beni Kurayza” Yahudileri, Hendek savaşmda düşmanlarla birleşmiş, önceden Hazret-i Peygamberle yapmış oldukları sözleşmeyi bozmuşlardı. Müslümanları zor bir duruma sokmuşlardı. Hazret-i Peygamber henüz Hendek savaşından dönerek mü’minler silâhlarını bı rakmıştı ki, Gibril-Emin geldi. Beni Kurayza üzerine yürünmesi için Yüce Al- lah’dan emir getirdi. Peygamber Efendimiz tekrar silâh kuşandı. Üç bin kişilik bir ordu ile Beni Kurayza kalesini on beş gün kuşattı. Kalede bulunanlar, Ashabdan Sa’d İbni Muaz (radıyallahu anh) Hazretlerinin vereceği hükme razı olacaklarını bildirdiler. O da hüküm verdi: Eli silâh tutan erkekler öldürüldü. Topraklan Ensar’ın rızası üzere muhacirlere verildi. Artık beni Kurayza’nm haince olan sözleşmeyi bozma olayı da böyle uygun bir ceza ile son buldu. Tarihin ibretli sayfalarına ka3 nştı.