BİLİM ve TEKNİK
Bu kısa bilgilerin ışığında, çok kişilikli şahısların problemleri ele alındığında, “çok kişili-liğin” bir beyni paylaşmış ayrı bireylere benzediği görülür. Her bir kişiliğin kendi hafızası, konuşma ve davranış biçimi ve fizyolojik ayrıcalıkları vardır. Her bir kişilik, elektroenceplıalog-ramlarda (EEG) ve diğer kişilik testlerinde büyük farklılıklar göstermektedir. Çok kişiliğin birkaç muhtemel açıklaması yapılmıştır: Bunlardan birincisi: yeni kişiliklerin “kendisi” tarafından ortaya çıkarılmasıdır. Ancak, bu kolay bir görev değildir ve birçok güç meta-programlar gerektirmektedir. Çok kişililiğin altında yatan sebeplerden en çok görüleni, çocukluk çağında çok şiddetli olarak kötüye kullanılmalara karşı bir savulmanın gelişmesidir. Değişik kişilikler, çocuğu, bu tolere edilemiyen ruhi sarsıntılardan koruyabilir. Kriz anında, orijinal kişinin yerini, neler olduğunu bilmeyen değişik bir kişilik alabilir. Bundan dolayı çok kişililik, orijinal kişinin şiddetli ızdıraptan kaçıp kurtulmak için başka bir kişi haline gelmeye karar vererek “kendisi” tarafından yapılan -bir “meta-seçim”dir- Bu durum, kişinin farkında olmadan kendi kendini hipnoz ederek yaptığı meta-programlamadır.
Çok kişililik konusunda değişik bir açıklama da; kişiliklerin, yüksek derecede yapısallaşmış gelişme ve organizasyonı lundan, genetik ve biyokimyasal defektlerin sonucu ortaya çıkması şeklindedir, ancak bu açıklama inandırıcı değildir.
Genetik faktörler önemlidir. Çünkü onlar temel bilgisayar akşamını ortaya koyar. Ancak kişilik erişmesinde genetik faktörler ve çevre faktörleri dışında dikkate alınmayan üçüncü bir bir faktör daha vardır. Bu “kendi kendini tanım-lama”dır. Çok kişililik vakalarında, tek bir bireyin değişik kişilikleri 10’de ayrılabilir. Çok ki-
Birey
Kişilikler
“Çok kişiliklilik” hastalığında beynin hiyerarşik yapısı değiştirilir ve bu değişiklikler psikolojik düzeylere kadar uzanır.
şilikli şahıslar bir cins gen yapısına sahiptir. Beyin 1Q (zekâ derecesi) ve uyarılan güçler arasındaki ilişkilerde, 1Q seviyelerine genetik faktörlerin katkıları olduğu yönünde kanıtlar vardır. Buna rağmen, “kişilikler arasındaki genetik farklılıklar olduğu şeklinde” bir sonuca varabilir miyiz?
BİLİNÇALTI KURALLARI :
Çok kişililik, düşünme bozuklukları, kulak hallisinasyonları, göz hallisinasyonları, hayal kurmalar, katatonlk duruş gibi genel semptomlarıyla şizofreniye çok benzer. Hatta psikiatrist-ler bile ikisi arasındaki farklı sıklıkla ayırt edememektedirler- Zira mental hastalıkların teşhisi hasta davranışlarının değerlendirilmesine bağlıdır. Kişinin davranışı mantıklı görünmüyor ve sosyal yönden kabul edilenıiyorsa kişi mental olarak hasta kabul edilir. Mental hastalıkların tedavisi de sıklıkla zorlamayla olmaktadır, çünkü bu hastaların tedavi olup olmama konusunda akıllıca karar vermesi beklenemez. Bundan dolayı, mental hastalıkların teşhisinde politik ve sosyal yönden suistimal etme çabaları tabiatında mevcuttur. Bu sebeple son 20 yılda şizofreni, çelişkilerin odak noktası olmuştur. Bir kısım araştırıcı şizofreninin, bir hastalık olmayıp, anormale ve stress dolu içetkileşimlere karşı mantıklı bir reaksiyon olduğunu kabul etmektedirler. Bu tanım “çok kişililik” için yapılan tanıma benzerlik taşımaktadır. Diğer bir görüşe göre, şizofreni, beyinde dopamin ( = kimyasal haberci) seviyelerinin değişmesinin bir
Ekim 1984
15
Psikologlar, beyin fonksiyonları ile ilgili modellerini sık sık gözden geçirirler. Beynin hiyerarşik yapısı kişinin kendinden olduğu kadar, genetik ve çevresel faktörlerden de etkilenir.
sonucu olabilir. Zira, şizofreni belirtilerinde azalmaya yol açan ilaçlar, dopaminin etkisini, dopamine ait reseptörlerde bloke ederler. Şizofrenili beyinlerde, kesin biyokimyasal değişmeler henüz bulunamamıştır. Şizofrenide beyin patolojisine psikojenik yaklaşım ciddi durumlara yol açar. Bu yüzden, şizofrenin biyokimyasal görünüşünü savunan psikiatristler bir çıkmazla karşı karşıyadır. Onlar, sonuçta, sebep faktörleri Bu görüşü savunanlar çok kişilik ve bazı histerik tip rahatsızlıkları şizofreni olarak teşhis edebilirler.
nanlar çok kişilik ve bazı histerik tip rahatsızlıkları şizofreni olarak teşhis edebilirler.
“Çok kişililik” vakalarının, son yıllarda artması, bunun çevreyle ilişkili olabileceğini telkin etmektedir. Bu yüzden, mental hastalıkların sebepleri arasına meta-programlama da dahil edilebilir. Örneğin şizofreni, dayanılması güç durumlara karşı, bir savunma olarak, kişiliğin parçalara ayrılması şeklindeki meta-şuur kararının bir sonucu olabilir. Gerçekten şizofreni, çok kişilikli olmanın daha az yapısallaşmış şeklidir ve aralarında çok benzerlik vardır. Kişi kendi meta-şuurunun seçiminden haberdar değildir. Sıklıkla, savunmasız bireyleri koşullar idare eder. Kişi meta-şuıırunu kendi tespit edebildiği zaman, kendi kişilik ve 10 gelişmesini de etkileyebilecektir. New Sclentlst’den Çev: Dr. Yurdaer KILIÇ
En çok değer verdiğin kimseyi tanıt, sana seni anlatayım. Thomas CARLYLE