Bir kabristan vardı…

Bir kabristan vardı…1616202-kabir-azabi

Şehrin genişlemesini arzu eden yetkililer; maalesef, bir emanet, bir t.ı pu senedi, bir hatıra, bir uyarıcı olan o sessiz beldeyi, ortadan kaldırın.ı ya karar vermişlerdi.

İlânat yapıldı:

“Falan kabristan, şu tarihte sökülecektir. Cenaze sahiplerinden isle yenler, o güne kadar cenazelerini filân kabristana aktarabilirler.” diye .

İlâna pek iltifat eden olmadı. Zirâ uzun süreden beri vefat edenler, şclı rin yeni kabristanına defnediliyordu. Burada kalanlar, yıllar öncesinin ııı sanlarıydı… Çoğunun sahibi çıkmadı…

Derken, beklenen gün gelip çattı. Dozer o koca beldeyi birbirine krtt tı…

Görünürlerde “beden” denilebilecek bir şey kalmamıştı. O vücut

ucalarının sütunları, kolonları hükmündeki kemiklerden henüz tam çürü-meyenleri kepçe birbirine kattı ve arabalara doldurdu. Kamyonlar, sıra sıra yola koyuldular.

O garip manzaranın hâlâ tesiri altındayım. O gün kemikleri kamyon l.ıra yüklenen insanlar, daha dün bu şehrin sakinleriydiler. İçlerinde zeri ((inide vardı fakiri de… Alçakgönüllüsü de vardı, mağruru da… Birbirinin inalını, servetini çekemeyen; birbirleriyle çok acı mücadele veren rakip ler, şimdi aynı kamyonun arkasında sarmaş dolaş olarak şehri terkedi yorlardı…

Bunun bir başka türlüsü de, o günün âşıklarıyla maşukları arasında mevcuttu… Şimdi hepsinin topraklan, aynı arabada biraraya gelmişti. Hepsi, yeni gafillerin oynaştığı bu beldeyi, terke hazırlanıyorlardı…

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*