5yaşında idim. Rahmetli babaannem pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi, aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu .Çocukluk işte;
– Aman babaanne, dedim.
– Bir pirinç tanesi için bu kadar çaba harcamaya, yorulmaya değer mi?
Rahmetli, ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu.
– Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun, dedi.
– Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç
tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Alain’in proposlarını okuyorum. Birden irkildim. Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu. İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri, göz nuru, el emeği vardır diyordu
Bir pirinç tanesi için bu kadar çaba harcamaya, yorulmaya değer mi
20
Ara