Bir Tarih Kokan Yıldız Sarayı Kumarhanede Olmuş

Bir Tarih Kokan Yıldız Sarayı Kumarhane Oldu

Yıldız Sarayı

Yıldız Sarayı

Sultan İkinci Abdülhamid Han devrine kadar devlet idaresi Topkapı Sarayı ve daha sonra Dolmabahçe Sarayı’ndan yapılmıştır. Yıldız Sarayı, Osmanlı Devleti’nin son devrinde hükümet merkezi olmuş ve içinde sayısız tarihi hadiseler geçmiş bir saraydır.

Yıldız Sarayı, 19. yüzyılın sonlarına doğru son şeklini almış ve bir yapılar topluluğu haline gelmiştir. Buradaki ilk eser Sultan Üçüncü Selim tarafından annesi Mihrişah Sultan için yapılmış bir kasır ve yine Sultan Üçüncü Selim’in babası Sultan Üçüncü Mustafa adına yapılan bir çeşmedir. Daha sonra Sultan İkinci Mahmud, 1834-1835 yıllarında burada bilahare yıkılan bir köşk yaptırmış, Sultan Abdülmecid mevcut kasırları yıktırarak 1842’de annesi Bezm-i Âlem Vâlide Sultan için Kasr-ı Dilküşâ adıyla yeni bir köşk yaptırmıştır. Kısa zamanda yalnız bu köşke değil, bütün has bahçe içindeki binâlara “Yıldız Sarayı” denilmeye başlamıştır. Sultan Abdülaziz Han zamanında da Büyük Mâbeyn Köşkü, Çit Kasrı, Malta ve Çadır köşkleri inşa edilmiştir.

Sultan Abdülhamid Han, padişah olduğunda 34 yaşında idi. İlk aylarını o da Dolmabahçe Sarayı’nda geçirdi. Sonra Yıldız Sarayı’na geçti. 1909’da tahttan indirilinceye kadar devleti buradan idare etti. Onun zamanında burada Küçük Mâbeyn Köşkü, harem binaları, Câriyeler Dairesi, Kızlaragası Köşkü, Şale Köşkü, Yıldız Camii, tiyatro, marangozhane, eczahane, tamirhane, kilithane, çini atölyesi, kütüphane, şehzade köşkleri, bahçe ve havuzlar yapılmış ve bugünkü saray kompleksi meydana gelmiştir.

Sultan Abdülhamid, sarayın güvenliği için 1887 yılında ecdadının isimlerine izafeten Ertuğrul ve Orhaniye kışlalarını inşa ettirmiştir. Ertuğrul Kışlası 1958’de imar düzenlemeleri sırasında yıktırılmıştır. Orhaniye Kışlası ise günümüze kadar gelmiştir.

Sultan İkinci Abdülhamid Han, 1878’den 1909’a kadar otuz yıldan fazla ikamet ettiği ve çok az dışarı çıktığı bu saraydan devletini idare etmiş ve sürüklendiği felaketlerden kurtarmıştır.

Yıldız Sarayı

binalarının satılması veya kiralanması ve saraya bağlı diğer bahçelerin halkın hizmetine tahsis edilmek üzere İstanbul Şehremaneti’ne verilmesi kararlaştırılmıştı. 1925 tarihindeki tahsisiyle belediye, Yıldız Sarayı müştemilatını eğlence ve oyun salonları yapılmak üzere istediği bir şirkete kiraya verme

yetkisine sahip olacaktı…

Yıldız Sarayı

Yıldız Sarayı’nın Kara Günleri

Abdülhamid Han’ın hal’inden sonra Yıldız Sarayı, müthiş bir yağmaya uğramış, saray teşkilâtı da dağıtılmıştır. 1909’da Yıldız’،:)^ yağmalanan eşyadan başka, binlerce parça da şu veya bu saray veya devlet dairesine nakledilmiştir. Meselâ son derece değerli parçalar Meclis-i Mebusan olan “Çırağan Sarayı”na taşınmış ve ertesi yıl, “Çırağan Sarayı” ile beraber yanmıştır. Yıldız’dan kalan son eşyalar da, Çankaya Köşkü’ne, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ve daha birçok yere dağıtılmıştır. Sadece “Şale Köşkü” kısmen muhafaza edilmiştir.

Cumhuriyet devrinde, o zamana kadar Mekteb-i Harbiye ile beraber İstanbul H؛ırl^ye’de olan Mekteb-i Erkân-ı Harbiye de Yıldız Sarayı’na taşınmış, bu sarayın büyükçe bir kısmı, Harp Akademileri dediğimiz bu en yüksek askerî okula tahsis edilmişti.

Sultan Abdülhamid Han’dan sonra ل؛ل’909ا tahta geçen kardeşi Sultan Beşinci Mehmed Reşad Han, Dolmabahçe Sarayı’na yerleşmiş, fakat arada gelip Yıldız’da da kalmış ve nihayet 1918’de orada vefat etmiştir. Bu tarihte diğer kardeşi Sultan Altıncı Mehmed Vahidüddin Han tahta geçmiş ve o da ağabeyi Sultan Abdülhamid Han gibi öteki saraylarda çok az kalmış Yıldız’ı tercih ederek bu saraya yerleşmiştir. Sultan Vahidüddin Han devrinde saray, büyük bir yangın da geçirmiştir. Son padişah, İstanbul’daki son gecesinde bu sarayda kalmış ve vatanı Dolmabahçe Sarayı rıhtımımdan terk etmiştir. Ondan sonra gelen Abdülmecid Efendi ise, esas ikamet yeri olarak Dolmabahçe Sarayı’nı seçmiştir.

Yıldız Sarayı Kumarhane Oluyor

Hanedan memleketten sürülüp içi boşaltılınca, bütün tarihî hususiyeti bitirildikten başka Yıldız Sarayı’nın başına çok daha acı ve bir o kadar da elem verici bir hadise gelmiştir.

alındıkça, her sene, devlet idaresinin ağırlık merkezi biraz daha Bâb-ı Âli’den Yıldız Sarayı’na taşınmıştır. Bu uzun devir, Orta Avrupa ile Orta Afrika arasında uzanan Osmanlı Devleti’ne işgalci güçlerin göz diktikleri bir devirdir.

Saray müştemilatından olan Büyük Mabeyn, zaman zaman yabancı devlet adamlarının ağırlandığı, kabul merasimleri yapılan yerdi. 1884’te Avusturya İmparatorluğu ve Macaristan Krallığı veliahdı Arşidük Rudolf ve eşi Arşidüşes Stephanie, Büyük Mabeyn’in kar beyazlığındaki mermer merdivenlerinde Sultan Abdülhamid Han tarafından merasimle karşılanmışlardı. Almanya İmparatoru ve Prusya Kralı İkinci Wilhelm de, 1889’da Sultan Abdülhamid Han’ı birinci ziyaretinde, burada karşılanmıştı.

Bugün çokça konuşulan harem hayatının son ve muntazam devrinin yaşandığı bu sarayda padişah, ailesini sarayın en küçük işlerine dahi karıştırmadan itina ve itidal içinde hayatını sürdürmüştür. Çok sıkıntılı günleri ve bu arada 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nı dakika dakika buradan takip etmiş ve Osmanlıya eski günlerinin haşmetini yaşatacak zaferi yine burada kazandırmıştır.

İttihat ve Terakki’nin Osmanlı Devleti’nin kaderine hükmetmeye başlamasından itibaren devlet idaresi ve otoritesi zayıflamış ve nihayet Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın bir komplo ile tahttan indirilmesine kadar Yıldız Sarayı her zaman en hareketli bir yer olmuştur. Sultana tahttan indirildiğini bildiren o meşhur heyet bu saraya

gelmiş, Küçük Mabeyn Dairesi’nde padişaha hal’ini bildirmiş, yine bu saraydan padişah ve ailesi bir gece ansızın ve apar-topar Selanik’e gönderilmiştir.

Sultan Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesiyle birlikte, hem Yıldız Sarayı’nın hem de devletin yıldızı sönmüştür. Artık muntazam idare yapısına sahip bir devlet söz konusu değildir. İttihat ve Terakki mensupları Osmanlı vatanını işgal ordularının çizmelerine teslim etmişlerdir.

Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın tahttan indirildikten sonra Yıldız Sarayı daha sonra gelen padişahlar tarafından da zaman zaman kullanılmıştır. Anadolu’ya gidecek olan heyete son talimatı Sultan Vahidüddin yine burada vermiştir. Nihayetinde ortada devlet ve uygulanacak bir karar da kalmamıştır. Sultan Vahidüddin yurt dışına hicret etmiş, Yıldız Sarayı da önce İttihatçıların yağmasına sonra da Cumhuriyet devrinde birçok usulsüz kiralama ve satışlara sahne olmuştur.Yıldız kumarhanesinin kamuoyu üzerindeki zararlı tesirlerini gidermek için hükümetçe ne gibi tedbirler alındığına dair Sinop Mebusu Recep Zühdi Bey’in Meclise verdiği soru önergesi vesikası.

 

 

  • 1.Yıldız kumarhanesinin kamuoyu üzerindeki zararlı tesirlerini gidermek için hükümetçe ne gibi tedbirler alındığına dair Sinop Mebusu Recep Zühdi Bey’in Meclise verdiği soru önergesi vesikası.
  • 2.Yaşanan intihar hadisesi ve halkın tepkisi karşısında Yıldız kumarhanesinin kapatılacağından dolayı Hidiv 3.Bankası Müdürü Şaban Bey’den kumarhanedeki hissesini çekmesi isteğinin bildirilmesine dair vesika.

4- Yıldız Sarayı, Çırağan Sarayı ve Feriye Dairesi arazi ve binasının eğlence ve oyun salonları olarak düzenlenmek üzere Belediye tarafından bir şirkete kiraya verilmesine dair vesika

Nihayet uzun görüşmeler ve pazarlıklardan sonra Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın 30 sene hilâfet ve saltanat merkezi olarak devleti idare ettiği Yıldız Sarayı ve müştemilatı gazino, eğlence yeri ve kumarhane yapılmak üzere Mario Serra adında bir İtalyan’a verildi (8 Ağustos 1926).

İtalyan kumarhane işletmecisi kiraladığı Yıldız Sarayı’nı işletmeye başladığı bu sıralarda, sarayın diğer kısımlarındaki eşyaların satış ve nakli de devam etmekteydi. 12 Eylül 1926, 19 Eylül 1926 ve 17 Kasım 1926 tarihli vesikalarda bu satışların neler olduğu kaydedilmektedir. Mesela Yıldız Sarayı’ndaki elektrik fabrikasının motorunun satılması, saray eşyalarından bir kısmının yabancı misafirler konağına satılması, park içindeki eşyanın satılması, Büyük Millet Meclisi bahçesinin düzenlenmesi için gerekli çiçeklerin Yıldız Sarayı bahçesinden sökülüp getirilmesi bunlardan bazılarıdır.

Zengin Giren Sefil Çıkıyor

٠Y ıldız Sarayı gazino ve kumarhane olarak ١ ٠ işletilirken halkın tepkisini çekmeye başlamış ٠٠ ve bu durum karşısında bazı milletvekilleri ٠ TBMM’ye soru önergesi dahi vermişti. 27 Kasım 1926 tarihinde Sinop Mebusu Recep I Zühdi Bey’in İçişleri Bakanlığı’na şifahi olarak verdiği soru önergesinde (sual takririnde) “Yıldız kumarhanesinin kamuoyu üzerindeki zararlı tesirlerini gidermek için hükümetçe ne gibi tedbirler alındığı” soruluyordu. Bu takrirden anlaşıldığı kadarıyla, Yıldız Sarayı Kumarhanesi, sadece İstanbul halkını değil, Anadolu tüccarını da perişan hale getirmekte ve cebinde parası olanı sefil bir halde bırakarak memleketine perişan olarak dönmesine sebep olmaktadır

Yıldız Sarayı Ksn Ağlıyor

Esasen bu usulsüz ve hürmetsiz hadiseler sadece Yıldız Sarayı’nm değil, pek çok Osmanlı eserinin başına ا؛اا gelmiştir. Birçok cami ve vakıf malı satılmış, vakıf eserleri aslî vasıflarından çıkartılmıştır. Bu hususta çok sayıda kitap ve makale yayınlanmıştır. Satılan camilerin listesi bile sayfalar dolusu metin oluşturmaktadır.
Sarayların ve bilhassa Yıklız Sarayı’nın eşyalarının satılması, binalarının satılması ^’eya kiralanması meselesi ilk defa 27 Temmuz 1924 tarihinde gündeme gelmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Başvekaleti’nin 27/07/1 27) 40آ Temmuz 1924) tarih ve 733 numaralı yazısıyla, Yıldız Sarayı’nm bahçesiyle buna bağlı diğer bahçelerin halkın hizmetine tahsis edilmek üzere İstanbul Şehremaneti’ne verilmesi kararlaştırılmıştır. Bugüne kadar vesikalarda zikredilen tahsis meselesi, halkın hizmetine verilmesi şeklinde olup, bir dereceye kadar mazur ğörülebilir.

Yıldız sarayı 1
Fakat Yıldız Sarayı’nm bu tahsis ile alakalı olarak uğradığı akıbetin en kötüsü 28 Haziran 1925 tarihinde yaşanmıştır. Çünkü bil tarihteki tahsiste, saray binaları, park ve bahçeleri, eğlence ve oyun salonları yapılmak üzere İstanbul Belediyesi’ne verilmiş, belediye de burasını istediği bir şirkete kiraya verme yetkisine sahip olmuştur. Saray kiraya verilirken yapılacak sözleşmenin şartları da 9 madde olarak aynı zamanda karara bağlanmıştır. Bu sözleşme üzerinde 13 Ağustos 1925 tarihinde düzeltme de yapılmış ve son şekli verilmiştir. Sözleşmenin en önemli maddesi birinci madde ()İlip şöyledir:
“Yıldız bahçelerinde oyun, dans ve gazino gibi müesseseler vücuda ğetirmek ve işletmek hakkı münhasıran kendilerine ait olmak üzere en müsait şart dermeyan eden talip ‘tabiiyet farkı ” tercih edilir.”
Yani hangi milletten veya ülkeden olursa olsun, parayı çok veren ve şartlan yerine getiren herkese verilebilir.
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan ve bir kısmını yayınladığımız vesikalarda görüleceği gibi, İstanbul Belediyesi’ne yetki veren ve sarayın yabancı şirketlere kiralanmasına dair kararnamede “Belediyeye gelir sağlamak ve hatta ecnebi turistlerin rağbetlerini artırmak için, her türlü medenî(!) ihtiyaçları karşılamak, oyun ve dans salonları olan gazinolar oluşturmak” başlıkları yer almıştır.
İşletmeyi devir hakkı İstanbul Belediyesi’nde kalmak şartıyla, en uygun şartları kabul eden ve en az senelik otuz bin lira veren şirkete kiraya verilecek sarayın kiralanma müddeti ise otuz sene olarak mukaveleye konmuştur.
Hatta dördüncü maddede sarayın kullanımı sırasında, otel ve gazinolarında çalışacak olan memur ve hizmetkârların ela Türk olması, ama genel müdürün yabancı olması müsaadeli olarak şart koşulmuştur.

“Varlığımın Köşkü Artık Harap Olmuştur”3.Murat Han

Sultan Üçüncü Murad Han ؛)ir akşam Sinan Paşa Köşkü’ne gittiğinde orada “Bîmârum ey ecel, bu gece bekle ،:;“١٨٧٨٦ al” mısrasın، söylerken İskenderiye’den gelen iki kadırga üç pare top atışı ile padişahı selâmlamıştı. Ne hikmet ki, önceleri çok daha büyük kalyonların top atışından kırılmamış olan köşkün camlan, o gece paramparça olmuştu. Bunun üzerine padişah gözleri yaşlı vaziyette “Bu köşke son gelişimizdir. Eskiden bütün donanmanın top atışları camları kıramaz iken, şimdi bu kadırgaların toplanyla düşüyorlar. Görüyorum ki benim varlığımın köşkü de artık harap olmuştur.” demişti.
Hakikaten, sultana Sinan Paşa Köşkü’ne bir daha gitmek nasip olmadı ve bir iki gün sonra 15/16 ©cak 1595 (5 Cemâziyelevvel آس) gecesi ve؛at etti. Cenaze namazı Topkapı Sarayı’nda Helvahane önünde kılındıktan sonra babası ikinci Selim Han’m Ayasofya Câmii yanındaki türbesinin bahçesine defnedildi.

Cumhuriyetin ilk yıllarında yayınlanan ‘Nasreddin Hoca’ isimli mizah dergisi Yıldız Kumarhanesinde yapılan düzenbazlıkları kapağına taşıdığı bir karikatürle okuyucusunun yorumuna sunmuştu.

Derginin kahramanı Nasreddin Hoca (solda), yakalanan kumarcıbaşıyla konuşmaktadır. Karikatürün altında ise; “Yıldız’da yakalanan kumarcıbaşı dört bir tarafa borcu olduğundan mahkemeye

nasrettin Hoca

nasrettin Hoca

çekiliyor.” yazmaktadır. Kumarcıbaşı: Şu kaz gibi yüzlercesini yoldum ses çıkarmadılar da tam bir tutamlık yeri kalmışken onu da, beni de mahkemeye veriyorlar. İşte buna aklım ermedi yahu. Hoca: Çelebi, Arap saçı gibi karışık işlerinin hesabını vermek için hele bir mahkemeye çekil de o zaman çabuk aklın erer. Arkada, sağdaki levhada “Sulh Mahkemesi”, solda iki bayrağın arasında ise “El-Adlü esasü’knülk” (Adalet mülkün temelidir)

yazmaktadır.

 

 

Zühdi Bey’in sual takriri aynen şöyle idi:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti

“Riyaset-i Celileye:

“Yıldız Kumarhanesi, Türkiye sermayesi ve iktisadiyâtı için korkunç bir afet ve bir girdap halini almıştır. Bu müessesenin suret-i teşekkül ve teessüsü etrafında dönen rivayetler ve tezvirat da bu muzır ocağın bir an evvel söndürülmesi için hükümetin derhal harekete geçmesini mucibdir. Bir seneyi geçmeden İstanbul’da bir tek şen ocak kalmayacaktır. Anadolu’dan İstanbul’a giden bazı müstahsiller de bir senelik istihsalâtının hâsılasını buraya yatınp işlerinin basına sefil perişan dönüyorlar. Binaen aleyh mevcud kanunlarla da teâruz eden bu müesseseye karşı düşündüğü âcil tedbirin neden ibaret olduğunun şifahen izahını Dahiliye vekili beyefendiden rica ederim. 25 Teşrin-i sani 1926. Sinop Mebusu Receb Zühdi”

Avrupa’dan getirilen zengin müşterilerle dolup taşan gazinoda yine İstanbul sosyetesi her gece sabahlara kadar içki ve kumar âlemlerinde bulunuyordu.

Belgelerden anlaşılan, Yıldız Sarayı’nm gazino ve kumarhane olarak işletilmesi Ağustos 1926’dan Eylül 1927 yılma kadar bir sene devam etmiş, bundan sonra devlet, kamuoyu baskısı ve gazinoya giren bir subayın gazino kapısında intihar etmesi üzerine sözleşmeyi iptal etmişti.

Bu sözleşmenin iptali sırasında kumarhanede hissesi bulunan bazı banka sahiplerine ve yöneticilerine de tebligatta bulunulmuştu. Bu tebligatlann gönderildiği hissedarlardan birisi de Hidiv Bankası müdürü Şaban Bey idi ve 17 Ağustos 1927 yılında kendisine hissesini

Yıldız Sarayı kumarhanesinden çekmesi hususundaki istek bildirilmişti.

Fakat Hidiv Bankası Müdürü Şaban Bey, kumarhanenin kapatılmaması için Ankara’ya gitmiş ve hükümeti ikna etmeye çalışmıştı. Fakat Ankara’dan kendisine iletilmek üzere verilen cevapta: “Yıldız Kumarhanesi bizim behemehal kapatmaya mecbur olduğumuz, neye mal olursa olsun kapatmak kararında olduğumuz bir müessesedir. Bu vaziyeti Şaban Bey’e mahremane söyleyerek bankalarının iştirakten (ortaklıktan) çekilmesini tavsiye etmek muvafıktır” denilmişti.

Esasında Mario Serra’nın niyeti Yıldız Sarayı mn tamamını gazino, kumarhane, dans salonları, tenis sahası, golf kulübü ve binicilik sahalarından oluşan bir kompleks haline getirmek ve ardından da Çırağan Sarayı’nı aynı şekilde işletmeye açmaktı. Fakat halkın tepkisi, TBMM’deki milletvekillerinin soruları ve son olarak da gazinoya girmek isteyip de içeri alınmayan bir Türk subayının gazino kapısında intihar etmesi işleri tersine çevirdi ve gazinonun işletme hakkı şirketten alındı ve kapatıldı. Şirket ilk başta devleti mahkemeye verdi, fakat mahkemeyi kaybetti. Böylece Yıldız Sarayı kumarhane ve gazino olarak devam etmekten kurtulmuş oldu.

Kaynaklar: Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 30-0-18-1-1-11-43-31-1-18-0-30 ؛- 14-42-818-0-30 ؛6-55-20-1-1-18-0-30 ؛6-51-20-1-1-18-0-30 ؛4-78-16-1-1-18-0-30 ؛- 1-1-20-58-19; 30-0-18-001-1-20-59-9؛15-71-21-1-1-18-0-30 ؛11-59-20-1-1-018-0-30 ؛

30-0-10-0-0-8-46-16; 30-0-10-0-0-12-72-27; 30-0-18-1-1-10-36-10; Bülent Bilgin, “Yıldız Sarayı”, DİA, C.43, s.541-544.

 

 

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*