Bir Tarih Yazan Ertuğrul Gazi Ve Söğüt
Osmanlı Devleti’nin sağlam temellerinin atıldığı Söğüt, sultanlar tarafından hiçbir zaman unutulmamıştır.
Emevîler döneminde 796- 797 yıllarında fethedilen Söğüt,ilk zamanlar Beldetü’s-Safsaf isimlendirilmiştir.Muftelif kaynaklarda Hıtta-i Bid.Söğütçük,Söğütlü,Saraycık,Söğütlüve Söğüt gibi ismilerle anılmıştır.
İstanbul’un fethinden sonra Söğüt mukaddes beldelere giden hacıların geçiş yolu üzerinde bulunduğundan bu güzergah ”Hacılar Yolu” diyede anılmıştır.Bu yol Söğüt’ün küsnük ve Mezarlık bölgesinde bulunmaktadır.
Ertuğrul Gazi Türbesi (1895) – 1281-1285 yılları arasında ilk defa Osman Bey tarafından açık mezar olarak yaptırılmış, daha sonra Sultan Birinci Mehmed Han tarafından türbe haline getirilmiştir. Sultan Üçüncü Mustafa Han zamanındaki tamiratta neredeyse yeniden inşa edilmiştir. Zamanla hasar gören türbe, Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında bugünkü halini almıştır. Türbenin bahçesinde, kardeşi Dündar Bey, oğlu Gündüz Bey, dost ve silah arkadaşlarından Akçakoca, Konur Alp, Aykut Alp, Turgut Alp, Samsa Çavuş, Kara Mürsel, Abdurrahman Gazi, Emir Alı, Ak Timur, Aydoğdu Bey, Pazarlı Bey, Saltuk Alp, Hamit Bey, Çoban Bey, Melik Bey ve Sarı Batı Bey’in kabirleri bulunmaktadır. Bununla birlikte, 1324’te vefat eden Osman Bey, babasının yanına, Ertuğrul Gazi Türbesi bahçesine defnedilmiştir. Daha sonra vasiyeti gereği, Bursa’nın fethinden sonra (1326) Bursa’ya nakledilmiştir. Onun makam kabir taşı da türbenin bahçesindedir.
Söğüt, 13. asır sonlarında Türk tarihindeki yerini alır. Bu dönemde doğudan gelen Oğuz Türklerinin Kayı Boyu; Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılacak bir cihan devletinin temellerini bu küçük kasabada atacaktır.
Ertuğrul Gazi, altı yüz sene sürecek bir devletin temellerini atarak oğlu Osman Gazi ye küçük bir beylik, tecrübeli kumandanlar ve iyi bir nam bırakmıştı.
Söğüt’e Uzanan Zorlu Yolculuk
Önceleri Horasan, Merv ve Ma- han’a yerleşmiş bulunan Kayılar,Moğol baskıları sebebiyle göç ederek Anadolu’ya geldiler. Anadolu’da yapılan gaza ve fütuhat hareketlerine katılan Kayılar, çeşitli yerlerde ikamet ettikten sonra, Gündüz Alp’in emri altında Anadolu içlerine doğru yöneldiler. Bir süre sonra, Gündüz Alp vefat edince Ertuğrul Gazi, Kayıların Karakeçili Aşireti’nin başına geçti. E rtuğrul Gazi ve kardeşi Dündar Bey, yanma birkaç )üz gazi alarak batıya doğru hareket etti. O sırada Selçuklu ile Moğol birlikleri çok şiddetli bir savaş halindeydi. Ertuğrul Gazi, Selçukluların zor durumda olduğunu görünce, “Mağluba yardım etmemiz erlik olur. Hızır gibi, bunalmış zamanlarında çaresizlere yardım yetiştirerek ellerinden tutalım!” diyerek adamları ile birlikte kılıcına sanldı ve Moğollar karşısında zor durumda kalan sultan Alaeddin’e yardım etti.Savaşın seyri biranda değişmiş,Moğullar bozguna uğratılmıştır.
Hamîdiye Idâdîsi – 1905’te Sultan İkinci Abdülhamîd Han tarafından Hamîdiye Camii ile birlikte, Saray Muhafız Alayı’na asker yetiştirmek için yaptırılmıştır. iki katlı olan taş binanın ön cephesinde, giriş kapısı üzerindeki Osmanlı arması, İstanbul’da yaptırılmış ve dokuz manda arabası ile taşınarak getirilmiştir. 1992-2001 yılları arasında Söğüt Ertuğ-rul Gazi Sağlık Meslek Lisesi olarak kullanılan bina, günümüzde Halk Kütüphanesi olarak hizmet vermektedir.
Hamidiye Camii
Sultan İkinci Abdülham id Han tarafından 1905 senesinde yaptırılm ıştır. Ham idiye İdadisi’yle karşı karşıya inşa edilm iştir. Çift minaresi sebebiyle Çifte Minareli Cami olarak da bilinir.
Ertuğrul Gazi ve Karakeçili Aşireti
Birinci Alâeddin Keykubat yardınlarından dolayı ona Söğüt, Domaniç Dağı ve Ermeni Beli’ni verdi.Ertuğrul Bey de önce Ankara yakınındaki Karacadağ a, sonra da kendisine yurt olarak verilen yerlere geip yerleşti. Böylece serhatlardaki diğer beyler gibi Ertuğrul Gazi de ” uç beyi” oldu (1232/1233).
Ertuğrul G azi, 1281 (H . 680) senesinde, 93 yaşında vefat etmiş ve Söğüt kasabasına defnedilmiş- tir. Takva ehli, şecâatli, mert ve kerîm bir insan olan Ertuğrul Gazi, altı yüz sene sürecek bir devletin temellerini atarak oğlu Osman Gazi’ye küçük bir beylik, tecrübeli kumandanlar ve iyi bir nam bırakmıştı.
Zamanla sınırların genişlemesi ve Bursa’nın fethiyle Söğüt, eski önemini yitirmiş; ancak, Ertuğrul Gazi’yi bağrında taşımanın şerefiyle hiç unutulmamıştır. Ertuğrul Gazi ve Söğüt denilince anılması gereken isimlerden birisi de Karakeçili Aşire- ti’dir. Bu aşiret, Karacahisar’ın fethinde kara keçilerinin boynuzlarına birtakım ışıldaklar bağlamaları ve alay üzerine kara keçeden örtü örtmeleri sebebiyle ve Ertuğrul Gazi’nin, savaş esnasında “Haydin alp- lerim! Haydin Kara keçili yörükle- rim!” diye hitap etmesi münasebetiyle o günden beri “Karakeçili” diye anılmıştır. Ve bu aşiret, tarih boyunca Osmanlı’ya sadakatli ve cansiperane hizmetlerde bulunmuştur. Karakeçililer, geçmişte Ertuğrul Gazi Türbesi’ni her yıl ziyaret ederlerdi. Kurbanlar kesilir, cirit ve güreş müsabakaları yapılırdı. Ancak, sonraları bu merasimler eylül ayının ikinci haftasında yapılmaya başlandı.
Hem Yavuz Sultan Selim Han, hem de Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından Karakeçililere sancak verilmiştir. Ayrıca, bu aşirete Yavuz Sultan Selim Han tarafından Haremeyn-i Şerifeyn Aşireti unvanı, Sultan ikinci Abdülhamid Han tarafından da “Ertuğrul Alayı” unvanı verildiği bilinmektedir.
Zamanla sınırlann genişlemesi ve Bursa’nın fethiyle Söğüt, eski önemini yitirmiş; ancak, Ertuğrul Gazi’yi bağrında taşımanın şerefiyle hiç unutulmamıştır.
728 Yıldır Unutulmadı
Söğüt, Bursaı’n fethine kadar Kayı aşiretinin merkezi olmuştur. Çelebi Sultan Mehmed Han döneminde ve Sultan İkinci Abdülhamid Han döneminde Söğüt’te yeni imar çalışmaları yapılmıştır. Sultan İkinci Abdülhamid Han, saray muhafızlarını Söğüt ve çevresi gençlerinden seçtiği gibi Karakeçili Aşireti’nin Söğüt’ü ziyaretlerine de resmî bir sıfat kazandırmıştır. Yapılan merasimlerde padişah adına vazifeliler bulunur, merasime katılan aşiret beylerine nişanlar takılır, rütbeler verilirdi.
Söğüt’te, yıllarca devam eden merasimlere bir süre ara verilmiş, merasimler 1945’ten sonra tekrar başlamıştır.
Karakeçili Aşireti’nin Ertüğrul Gazi’yi ziyaret merasim (1895)
Söğüt’te, yıllarca devam eden merasimlere bir süre ara verilmiş, merasimler 1945’ten sonra tekrar başlamıştır. Eski merasimlerde olduğu gibi kurbanlar kesilmiş, cirit ve güreş müsabakaları yapılmış, çevre halkı tarafından, ziyarete gelen misafirlere yemekler ikram edilmiş, gelenler ağırlanmıştır.
Osmanlı Devleti’nin sağlam temellerinin atıldığı Söğüt, sultanlar tarafından hiçbir zaman unutulmamış- ür. Ertuğrul Gazi’nin aşiretiyle geldiğinde ilk çadır kurduğu yerde yapılan ل Gazi Mescidi (Kuyulıı Mes- cit), Söğüt’teki birçok eser gibi, Sultan İkinci Abdülhanıid Han tarafın- dan 1902 senesinde aslına uygunolarak, aynı temeller üzerine inşa edilmiştir. 1905’te, Saray Muhafiz Alayı’na asker yetiştirmek amacıyla Hamîdiye Camii ile birlikte, Hamîdiye idadisi yaptırılmıştır. Sultan Mehmed Reşad zamanında, devrin kaymakamı Sait Bey tarafından yapünlan Dânı’ı Ey- tâm (Yetimler ve Kaymakam Çeşmesi, İsa Sofi Türbesi Söğüt’teki tarihî eserlerden bazılarıdır.