Genel

BİRİNCİ ABDULHAMID HAN

BİRİNCİ ABDULHAMID HANSultan Abdülhamid

İSMİ ZİKREDİLİNCE UMUMİYETLE HEP İKİNCİSİ HATIRLANAN SULTAN BİRİNCİ ABDULHAMID HAN, TAM BİR ILIM AŞIĞI IDI. KURDUĞU KULLIYEDE ELLERİYLE HALKA YEMEK DAĞITIRKEN AKLI HEP RUS SERHADDINDEKI ORDUSUNDAYDI. NİTEKİM VEFATINA DA UĞRANILAN MAĞLUBİYET SEBEP OLACAKTI…

Osmanlı tarihi anlatılırken “Sultan Abdülhamid” bahsi geçtiğinde hemen hemen herkesin aklına 19. yüzyılın son çeyreğinde tahta çıkan Sultan İkinci Abdülhamid gelmektedir. Devleti 33 yıl boyunca dirayetle idare eden Sultan ikinci Abdülhamid hakkında yayımlanan birçok çalışma olmasına rağmen ondan yaklaşık bir asır evvel tahta çıkan Sultan Birinci Abdülhamid âdeta bir köşede hatırlanmayı beklemektedir. Halbuki o da hem devletin işleyişinde kadim bir geleneğin temsilcisi hem de devlet kurumlarmm ıslahına gayret etmiş bir sultandır.

Sultan Birinci Abdülhamid 1725 yılında İstanbul’da dünyaya gelmişti. Babası, İstanbul’a birçok değerli eser kazandıran Sultan üçüncü Ahmed, annesi ise Râbia Şermi Sultan’dır. Sultan üçüncü Ahmed, Patrona Halil adıyla bilinen meşhur isyan sebebiyle 1730’da tahttan feragat etmiş ve yerine yeğeni Sultan Birinci Mahmud padişah olmuşta.

Topkapı Sarayında Mukaddes Emanetlerin muhafaza edild^i Hırka-i Saadet Dairesi

Topkapı Sarayında Mukaddes Emanetlerin muhafaza edild^i Hırka-i Saadet Dairesi

Osmanlı devlet geleneğinde tahta çıkacak şehzadelerin vilâyetlerde görevlendirilmelerini ifade eden “sancağa çıkma uygulaması” 17. yüzyılda kaldırıldığı için, Şehzade Abdülhamid devletin başına geçeceği güne kadar Topkapı Sarayı’nda sırasını beklemiştir. Bu zaman zarfında, hususî bir eğitim almış fakat Topkapı Sarayı’nın dışına çıkamamıştır.

Sultan Abdülhamid’in yetişmesinde ve kişiliğinin oluşmasında hocaları ile kitapların önemli bir yeri vardır.

Babası Üçüncü Ahmed Han’ın Topkapı Sarayı’na bir kütüphane yaptırarak vaktinin bir kısmını burada geçirmesi, oğluna da kitap ve kütüphane sevgisi olarak sirayet etmiştir. Sultan Birinci Abdülhamid’in İslâm dini, tarih ve edebiyata olan merakı ve mütalâaları, hususî kütüphanesindeki kitaplarına bakınca anlaşılabilmektedir.

Padişahın kendi adına yaptırdığı kütüphaneye 1550 kadar kitap bağışlaması ve İstanbul’daki bazı kütüphanelerin eksiklerini gidermesi, onun kitap sevgisini göstermeye yeterlidir.

Sultan Birinci Abdülhamid 1774 yılında tahta çıktığında kucağında âdeta infilak etmiş bir bomba gibi Rus savaşını bulmuştu. Yine bir Rus savaşında, 1789 yılında Özi’de yaşanan bozgun ile birlikte Müslüman halkın katledildiğine dair haberler kendisine bildirilince, üzüntüsünden felç olmuş, kısa bir süre sonra da beyin kanamasından vefat etmiştir.

SULTAN BİRİNCİ ABDÜLHAMİD’İN İSLÂM DİNİ, TARİH VE EDEBİYATA OLAN MERAKI, HUSUSİ KÜTÜPHANESİNE BAKINCA ANLAŞILIR.

YAPTIRDIĞI KÜTÜPHANEYE 1550 KADAR KİTAP BAĞIŞLAMASI VE BAZI KÜTÜPHANELERİN EKSİKLERİNİ GİDERMESİ, ONUN KİTAP SEVGİSİNİ GÖSTERMEYE YETERLIDIR

Birinci Abdülhamid Kütüphanesi

Birinci Abdülhamid Kütüphanesi

 

 

Halkına karşı oldukça merhametli olan padişahın saltanat yıllarının en önemli gündem maddesi, kuzeyde zuhur eden Rus tehlikesi olmuştur. Bu yüzden onun döneminde üzerinde en çok durulan mesele de; Ruslara karşı alınacak tedbirleri tespit etmek ve ordunun modernize edilmesi çalışmaları olmuştur.

Sultanın İstanbul’a Hediyeleri

Sultan Abdülhamid 1774 yılında Osmanlı tahtına oturduktan kısa bir süre sonra Osmanlı-Rus savaşını bitiren Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştı.

Padişah, antlaşmanın hemen ardından 6 yıl boyunca savaşın yükünü omuzlarında taşıyan İstanbul halkına hediye kabilinden, 17754780 yılları arasında Hamidiye Külliyesi’ni inşa ettirdi. Külliye; imaret, sıbyan mektebi, sebil, çeşmeler, türbe, medrese, mescid ve kütüphaneden ibaretti. Sultan Birinci Abdülhamid, Hamidiye Külliyesi’nin yanı sıra; annesi Râbia Şermî adına Beylerbeyi nde, eşi Hümâşâh ile oğlu Mehmed’in hatırasına da Emirgân’da birer cami inşa ettirmiştir.

  1. yüzyılda padişahın “İstanbul’da aç insan kalmasın” diye yaptırdığı; kendi elleriyle fakirlere, düşkünlere yemek dağıttığı imaret ile sıbyan mektebi; İttihad ve Terakki idaresinin iş başında olduğu 1911 yılında Evkaf Nâzırı Hayri Efendi’nin de tasdikiyle yıktırılmış, yerine gelir getirmesi ve bu kazancın hayır işlerinde kullanılması amacıyla IV Vakıf Han inşa edilmiştir. İmarete estetik bir görüntü veren sebil ile çeşmeler ise; yerlerinden sökülerek Gülhane Parkı’nm karşısında yer alan Zeynep Sultan Camii’nin yola bakan kısmına yeniden kurulmuştur.

Hürmetin Zirvesi

Sultan Birinci Abdülhamid’in son derece dindar, halkın veli olduğunda şüphe etmediği, kılıç kuşanma merasiminde âdet olduğu üzere Hz.Ömer’in değil, Peygamber Efendimiz’in kılıcını kuşandığı; vaktini sık sık Topkapı Sarayı’nda Hırkam Saadet Dairesi’nde geçirdiği kaynaklarda yazılıdır. Padişahın tebdildi kıyafet ile İstanbul’da gezeceği zaman seyyid, şerif yahut derviş kıyafeti giyerek çarşı pazarı teftişi de sultanın İslâmî alâmetlere verdiği önemi göstermeye yetmektedir.

Sultan Abdülhamid, henüz hayattayken inşa ettirdiği türbesinde de İslâmî unsurları çok canlı ve etkili bir şekilde kullanmıştır. Gerek türbenin girişi ile avlusunda yer alan gerekse türbeyi bir baştan bir başa kuşatan âyetler ile Peygamber Efendimiz’in “Kaderrvi Şerif’inin türbeyi süslemesi, padişahın mukaddes değerler ile nasıl iç içe olmak isteğini gözler önüne sermektedir.1

Sultan Birinci Abdülhamid’in türbesinin cümle kapısının dış kısmı üzerinde Ankebut Suresi’nin “Her nefis ölümü tadıcıdır. Sonra bize döndürüleceksiniz” mealindeki 57. âyeti yazılıdır. Cümle kapısının iç kısmı üzerinde ise Mü’min Suresi’nin “Bugün mülk (hükümranlık) kimindir? Tek olan, her şeyi kudret vehâkimiyeti altında tutan Allah’ındır” mealindeki 16. âyeti yazılıdır.

Türbenin giriş kapısının üzerinde Fecr Sûresi’nin 27 ilâ 30، âyetleri yeşil mermer üzerine altın varak kullanılarak yazılmıştır.

Sultanın türbesini süsleyen en değerli hediye ise, üzerinde Peygamber Efendimiz’in ayak izi bulunan Kadenvi Şerif dir. “Kadenvi Şerifler, İslâm tarihinin çeşitli devirlerinde Hindistan’dan Mısır’a, Kudüs’ten İstanbul’a kadar geniş bir coğrafyada görülebilmektedir.

Sultan Birinci Abdülhamid, 17♦ yüzyılın başlarında hüküm sürmüş atası Birinci Ahmed Han gibi, Peygamber Efendimiz’in “Kadenvi Şerif’ine büyük saygı göstermiştir. Hatta Abdülhamid Han, Memlûk Sultanı Kayıtbay’m baş ucuna konulmasını vasiyet ettiği “Kadenvi Şerif’i İstanbul’a getirtmiş fakat gördüğü bir rüya üzerine, bir kopyasını çıkarttıktan sonra aslını geri göndermiştir.

Sultan Abdülhamid’in türbesinde bulunan Kadenvi Şerif, esasında Muhammed Ziyad Efendiye atalarından kalmıştı. Fakat sultanın arzusu üzerine Ziyad Efendi tarafından İstanbul’a getirilmiş ve sultana takdim edilmiştir. Kendisine de Samatya yakınlarında Sadrazam Halil Hamid Paşa tarafından “Kadenvi Şerif’ adıyla bir tekke yaptırılmıştır.

Sultan Birinci Abdulhamid’in vefatının ardından padişahın türbesine yerleştirilen Kadenvi Şerifin içinde bulunduğu mermer nişin üzerinde yazan beyitler, Sultan Abdülhamid’in tıpkı ataları gibi nasıl Peygamber Efendimiz’in sevgisi ile dolu olduğunu göstermesi açısından oldukça önemlidir:Oldu resnvi kadenvi Hazretti Fahr-i Âlem Tâc-ı vehhâc4 ser-i cümleli ehk iman

O kademdir ki edip tayy-ı semâvâM ulâ Menzil-i Sidreye basdı Şet>i İsrâ’da ayân Sür yüzün acz ü niyâz ile edüp istişfâ Olayım derseneğer mazhar-ı afv u gufran.

 Sultan Birinci Abdülhamid'in Sirkeci'de bulunan türbesi

Sultan Birinci Abdülhamid’in Sirkeci’de bulunan türbesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir