wiki

Birinci ve İkinci Bedir Savaşları

127- Kureyş kabilesinden bir seriyye (çete), Medine civarına kadar sokulup müslümanların hayvanlarını vurmuşlardı. Peygamber Efendimiz bunu öğrenince, Hazret-i Ali’yi sancaktar tayin ederek muhacirlerden bir birlik ile bu çeteyi izlemeye çıktı. Bedir denilen yere kadar gittiler. Fakat çete savuşup gittiğinden, geri döndüler. İşte buna Birinci Bedir savaşı denmiştir.

128- İkinci Bedir savaşma gelince, bu da hicretin yine ikinci yılı Ramazan ayında olmuştur. Buna “Bedr-i Kübra” da denilir. Şöyle ki:

Peygamber Efendimiz, mekkelilere ait olup Şam’dan geri dönmüş bulunan bir ticaret kafilesini elde etmek için üç yüz beş kişi ile Medine’den “Revha denilen yere çıkmıştı. Bu askerlerin altmış dördü muhacirlerdendi. Geri kalanı da En- sar’dandı.

Müslümanların ilk ordusunu bunlar teşkil ediyordu. Ticaret kafilesi bunu öğrenince, başka bir yola saparak Mekkelilere haber göndermişlerdi. Mekkeliler dokuz yüz elli kişilik bir ordu ile kafileyi kurtarmaya koştular, kafilenin bedir’den savuşup kurtulduğunu öğrendikleri halde, sadece Ebu Cehil’in ısrarı üzerine geri dönmediler. Bedir’e kadar geldiler. Müslümanlarla savaşmak istiyorlardı.

129- Peygamber Efendimiz, düşmanm bu hareketini öğrendi. Ashabı ile müşavere (danışma) yaptı. Kafileyi mi izleyelim, Kureyş ordusuna karşı mı çık­ alım? Yüce Allah bunlardan birini bana va’d etmiştir, buyurdu. Ashabdan bazıları, biz böyle bir kuvvetle savaşacağımızı bilmiyorduk, yoksa daha hazırlıklı olurduk, diyerek kafileyi izlemek istediler. Fakat Hazret-i Peygamberin savaş etmeye meyilli olduğunu anlaymca: “Ya Resûlüllah! Biz sana bağlıyız; sen ne tarafa yürürsen, biz de seninle beraberiz. Denizlere atılacak olsan, biz de beraber atılırız,” şeklindeki sözleri ile dinlerindeki sağlamlığı ve Hazret-i Peygambere olan bağlılıklarını isbat ettiler.

Böylece İslâm ordusu Bedir’e doğru yürüdü. Peygamber Efendimiz mübarek elleri ile: “Burası Kureyşten falanın, şurası da falanın ve falanın öldürüleceği yerdir,” diyerek işaret etti. Sonra hep öyle oldu.

130- Düşman ordusu önceden Bedir suyunu tutmuş olduğundan İslâm ordusu susuz kalmıştı. Yüce Allah o gece müslümanlara tatlı bir uyku verdi. Karşılarında düşman yokmuş gibi, korkusuzca uyuyup yorgunluklarını giderdiler. Ertesi gün de yağmurlar yağdı, dereler aktı. Müslümanlar su sıkıntısından kurtuldular. Bu­ lundukları yer savaşa elverişli bir hale geldi. Nihayet savaş başladı. Düşman tar­ afından atılan bir ok ile Hazret-i Ömer’in azadlısı olan “Mihca” şehid düştü. Peygamber Efendimiz, “Mihca şehidlerin seyyididir,” buyurmuştur. Müslüman- lardan savaş meydanında ilk şehid budur. Allah ondan ve diğerlerinden razı ol­ sun…

131- Peyamber Efendimiz: “Allah’ım! Müslümanlara zafer ver. Eğer bugün bu İslâm topluluğuna helâk edersen, yeryüzünde sana ibadet edecek kimse bu­ lunmayacaktır,” anlamında dua etti ve yerden bir avuç ufacık taşlar alarak, “Yüzleri kara olsun” deyip düşmanların üzerine saçtı. Bu taşlardan her biri bir mucize olarak müşriklerden birinin gözüne veya kulağına isabet etti. Sonunda düşman ordusu fena bir halde bozuldu. Hain Ebu Cehil iki müslüman genç tarafından öldürüldü. Düş­ mandan yetmiş kişi öldürülmüş yetmiş kişi kadar da esir alınmıştı. Müslümanlar ise, on dört şehid vermişlerdi.

Düşmandan alman esirlerin bir kısmı para karşılığında, bir kısmı da parasız azad edilmişti. Bazıları da, Ensar’dan on çocuğa yazı öğretmek şartı ile azad edil­ mişti. Esirleri öldürmeye peygamber Efendimiz razı olmamıştı.

132- Bedir savaşını İslâm tarihinde önemi pek büyüktür. Bu savaşa birçok melekler katılmış, müslümanların kuvvetini artırmışlardı.

Bedir savaşında düşman ordusu, İslâm kuvvetinin üç mislinden fazla idi. Fakat yine de İslâm ordusuna yenildiler. Çünkü düşmanların arasında kavmiyet (ırkçılık) duygusundan, cahilce bir gururdan başka bir bağ yoktu. Müslümanlar ise dine ve insanlığa hizmet etmek arzusunda idiler. Aralarında din bağlılığı vardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir