ELEJİ i. (yun. elegia, matem şarkısı> lat.
elegia’dan fr. élégie). Eskiçağda herhangi
bir konu üstüne heksametron ve pentametron
karışımıyle yazılan şiir. || Konusu çoğunlukla
duyguları yumuşatan ve keder veren
küçük lirik şiir. || Elejinin kederli ve
melankolik tonu içine giren bütün eserler.
— a n s İk l . Eskiçağ. Eleji, Yunanistan’da
doğdu; önce konusuyle değil, vezin biçimiyle
tanımlandı. E|eji beyitleri bir heksametron
ve bir pentametron şeklinde yazılır,
flüt eşliğinde okunur, çeşitli duyguları anlatabilirdi
(Kallinos ve Tyrtaios’un elejilerinde
savaşçı, Mimnermos’unkilerde yakınıcı
yè duygulu, Solon ve Theognis’inkilerde siyasî
ve ahlâkî, Ksenophanes’inkilerde felsefî,
Phokylides’inkilerde hikmetli). Iskenderiye’lilerde
(Kallimakhos, Philetas) eleji
değişmez biçimini sürdürmesine karşılık niteliğini
değiştirdi: mitoloji telmihlerini, aş-
’ km sevinç ve üzüntülerini güçlü bir biçimde
anlattı.
Roma’ya eleji beyti Ennius ile girdi; ama
asıl eleji, iskenderiye’Iileri örnek tutan
sanatçıların aracılığıyle Roma’ya sokuldu.
Catullus, epigrammalarda olduğu gibi aşk
şiirinde de eleji mısraları kullandı. Ama
Tibullus geleneksel beyti, .türün niteliği
haline gelen bir aşk melankolisinin veya
ölüm düşüncelerinin anlatımına ayırdı. Propertius
daha da tutkulu olarak aşkının kederlerini
ve acılarını anlattı. Bununla birlikte,
IV. kitabında eleji kaynağındaki millî
ve vatansever ilhama döndü. Daha yapmacıklı
olan son * eleji şairi Ovidius, Tristia’da
(Kederliler) sürgüne gönderilmesinden
ötürü duyduğu acıyı içten söyleyişlerle
anlattı. *
• Modern edebiyatl<arda. Ortaçağ halk türküsü,
ilham kaynağı bakımından eleji türüne
benzeyebilir; ama asıl eleji, Batı edebiyatlarına
ancak eskiçağ şiirinden ilham
alan hümanizma ile girdi. XII. yy.dan itibaren
İtalyan Arrigo da Settimello’nün daha
sonra Toscana lehçesine çevrilen latince
elejisi- eskiçağ lirizmine, dönüldüğünü gösterir.
XIV. yy.da Petrarca’nın Canzoniere’si
latin şairlerinden yapılan aktarmalarla zenginleşti.
XVI. yy.da İtalyan Sannazzaro, beyitler
halinde latin elejileri yazarken firansız
Pléiade şairleri latin ve İtalyan şairlerinden
aldıkları örneklere zamanın hızlı
akışı, varlıkların çabuk yok olmaları ve
insanın ıstırapları karşısında duydukları
içten heyecanı kattılar. Ronsard (Elégies,
Mascarades et Bergeries, 1565; Elégie sur la
Forêt de Gastine, 1584) ve J. du Bellay
(les Regrets, 1558) fransız millî şiirine yeni
bir kaynak buldular. Aynı döneme doğru
Portekiz’de Camoes’in, İtalya’da Chiabrera’nın
şiiri, elejiye geniş yer ayırdı.
XVI. yy.ın sonunda Desportes’un biraz yumuşak
inceliği, daha sonra XVII. yy.da
Théophile de Viau’nun sevimliliği ve La
Fontaine’in Elégie aux Nymphes de Vaux,
(1661) adlı eserindeki dokunaklı heyecanı,bu türün yenilenmesine yetmedi. Bununla
birlikte, İngiltere’de Milton’un bazı eserlerinde
(özellikle Lycidas elejisi ve soneleri)
İngiliz lirizminin gelişmesine büyük etki
yapan duygulu bir canlılık görülür. Ancak
XVIII. yy.ın sonunda eleji bentler halinde
yazılan klasik manzume biçimini sürdürürken
köklü bir evrim geçirdi. Parny de Leonard,
Bertin *ve’ özellikle A. Chénier’nin
elejilerinin içten olmaktan çok sevimli ilha-
‘mında aşırı bir duygululuk ve şehvetli bir
epikurosçuluk birleşti; A. Chénier, Elégies
Antiques adlı eserinde buna İskenderiye’de
likten gelen etkileri de kattı. Almanca ede- .
biyatta Gessner’in idyllen’i (idiller) [1756]
göz yaşartıcı bir duygululuğun izlerini taşır;
oysa Goethe’nin Römische Elegien (Roma
Elejileri) [1790] özellikle saf güzelliği
ve nefse düşkünlüğü yüceltir. Young’in
Night’mda. (Geceler) [1742] ve Th. Gray’ın
An Elegy Written in a Country Churchyard
(Bir Kır Mezarlığında Yazılan Eleji) [1751]
adlı eserinde şiir gücü, hayal ve düşünceye
doğru yöneldi. Bütün bu eserler elejiye
modern biçimini verecek romantik lirizmin
ortaya çıkışını hazırladı. Klasisizmin geleneksel
terimleri terkedildiğinden eleji terimi
bile ortadan – kalkmağa yüz tuttu. Ama
aslında her şairin kişisel bir anlatım kattığı
romantik melankoli, eleji ilhamının
gelişmesinden başka bir şey değildir. Lamartine’in
Méditations Poétiques’i (1820)
Fransa’da bu yeni lirizm döneminin başladığını
işaret eder; ama bu eserden başka, elejinin
aldığı değişik şekilleri göstermek için
Hugo, Vigny Musset’nin sayısız şiirlerini
de saymak ve çağdaş devre kadar şiir tarihini
gözden geçirmek gerekir. Başka milletlerin
XIX. ve XX. yy. edebiyatlarında da (
lirizmin gelişmesi, aynı zenginliği gösterir. ’
— Esk. vezin. Eleji beyti, birbiri ardı sıra
dizilen heksametron ve pentametron daktyloslardan
meydana gelen mısralar; özellikle
epigrammalarda , ve elejilerde kullanılır. ||
Eleji mısraları, bazen pentametçon daktylos
I’oto. Camera (LAROUSSE)
mısrama verilen isim, (
ELEJİ
26
Kas