Doğadaki bitkiler yaşamları boyunca geliştikleri ortamdan aldıkları suyun olağanüstü büyük bir bölümünü yitirirler. Bitkiler, büyük miktarlardaki suyun atmosfere ulaştırılmasına olanak verecek bir yapı düzenine sahiptirler. Sanki bitkiler, topraktaki suyu organlarından geçirerek atmosfere ulaştıran bir araçtır.
Bitkilerden buharlaşma yoluyla suyun yitmesine, terleme (transpirasyon) denir. Bu olgu, bağımsız yüzeylerden yalın olarak suyun buharlaşması (evaporasyonu) şeklinde düşünülmemelidir. Bitkinin terlemesinde* suyun gözeneklerden (stomalardan) ve yaprağın kütiküla ile kaplı epidermi-sinden geçerek buhar halinde yitmesi söz konusudur. Kısaca bitkilerde terleme yalın, basit fiziksel bir Buharlaşma değil, fizyolojik ve yaşamsal etmenlerin etkilediği karmaşık bir olgudur.
Bitki kökleri aracılığıyla topraktan alınan su, iletim boruları ile yaprakların mezofil hücrelerine değin taşınır. İnce duvarlı olan mezofil hücreleri, aralarındaki geniş boşluklar araçlığıyla hücre yüzeylerinden suyun buhar şeklinde yitmesi için uygun bir yapıya sahiptirler. Bu arada bitki yapraklarının epidermal yüzlerinin bir bölümünü de gözenek (stoma veya stomat) adı verilen çok sayıda mikroskobik delikler kaplamıştır. Yaprakların hücreler arası boşluklarına açılan mikroskobik delikler, yaprağın içi ile çevre arasında kesintisiz bir bağlantı sağlarlar. Böylece terleme olgusu, köklerle topraktan alınan, iletim boruları ile yapraklara taşınan ve mezofil hücrelerden gözenekler aracılığıyla buhar halinde yiten, kesintisiz bir su akımıdır.
Bitkinin hava ile değinen organlarının tümünde terleme cereyan eder. O kadar ki, toprak havası ile değinen bitki köklerinde bile terleme olur. Ancak geniş kapsamlı konuşulmak gerekirse, bitki yapraklan terlemenin oluştuğu asal organlardır. Yukarıda da işaret edildiği gibi, yapraklarda terleme gözenekler aracılığıyla olmaktadır. Buna “Gözeneksel terleme” denir. Genel olarak bitkilerde suyun %90’ından fazlası gözeneksel terleme ile yiter.
Bitki yapraklarından terleme ile buhar şeklinde suyun
Doğanın canlılara bahşettiği e önemli işlevlerden biridir terlenu Eğer terleme olmasaydı, bitkiler dah pek çok canlılar, birkaç dakika içer sinde yaşamlarını yitirirlerdi. Terlem sonucu buharlaşan her bir gram su il bitki yapraklarından, yaklaşık 600 fcc lorilik bir ısı uzaklcLşır. Bunun bi sonucu olarak bitkiler, yüksek sı : çaktıktan korundukları gibi, bir dİ çilde de serinlemiş olurlar•
yitmesi, çeşitli özellikleri yanında yaprağın dışsal ve içsel pısı ile de yakından ilgilidir. Tüylerle ve mumlu maddelı kaplanmış yapraklara sahip bitkilerde terleme, göreceli < rak daha az bulunmuştur. Yapraklarından tüyleri kazınan kilerde, gerek bölgede ve gerekse güneş altında buhar ş linde yitirilen su miktarının arttığına tanık olunmuştur Bitkiler yaşamlarını sürdürdükleri koşullarda, bu ko< lara uygun olarak kimi yapısal değişiklikler gösterirler, değişiklikler, özellikle yapraklarda oluşur. Örneğin kurak lim bitkilerinde, yaprakların kalın bir kütin tabakası ile k; lanmış olması yanında, hücre duvarları kalın, gözenekler c naklar elverdiğince derine yerleşmiş ve yapraklar tüylerle k; lanmış haldedir. Tüm bu özellikler, bitkiden buharlaşarak: yun yitmesini büyük ölçüde önlemek içindir.
Bitkilerde terlemenin oluşmasında temel görevi üStle miş bulunan gözenekler çok küçük delikciklerdir. Gözene ler, kökler hariç bitkinin tüm organlarında bulunurlarsa asal olarak yaprak epidermisinde yoğun bir şekilde yer; mışlardır. Gözeneklerin gerektiğinde açılıp gerektiğinde k panmaları, olağanüstü değere sahip fizyolojik bir olgudu Gözenekler açıldığında, yaprağın hücreler arası boşluğun* bulunan oksijen, karbondioksit ve su buharı ile az da ol öteki gazlar, atmosferde bulunan gazlarla yer değiştirerek ka şılıklı bir geçişme cereyan eder. Gözenekler kapandığı z man çevreden yaprağa, yapraktan çevreye giriş ve çıkış bi yük ölçüde durur.
Gözenek delikcikleri, büyüklük yönünden bitkiden bil kiye ve hatta bitkinin bir organından ötekine büyük ölçüd farklılık gösterir. Gözenek delikcikleri mikron (milimetreni binde biri) ile ölçülecek kadar küçüktür. Yaprakların üst yüz lerine oranla, alt yüzlerinde gözenek sayısı daha fazladır. Yap rağın alt yüzünün I cm2 lik bölümünde Ayçiçeğinde 15.600 buğdayda 1.400, bezelyede 21.600, Cevizde 46.100, elmad; 29.400 ve Şeftalide 22.500 dolayında gözenek bulunmaktadır Gaz molekülleri ile kıyaslandığında, gözenek delikcikle ri çok büyüktür. Bir su molekülünün hesaplanan çap 0.00054 pti kadardır. Yan yana 2000 su molekülü dizildiği za man, ancak bir mikronluk büyüklük sağlanabilir. Çapları heı zaman l/i’dan büyük olan gözenek delikciklerinden gaz molekülleri, hiç bir güçlükle karşılaşmadan kolaylıkla geçerler.
Terleme ile yitirilen su miktarı birim yaprak alanı, birim kuru ya da yaş bitki ağırlığı, tek olarak bitki ya da tarla veya orman alanı ilkesine göre ifade edilir. Belli zamanda ölçülen ve belli ilkeye göre belirlenen su yitmesi “Terleme hm” olarak ifade edilir. Terleme hızı ise saat, gün mevsim ya da yıl gibi, zaman aşamaları ilkesine göre belirlenir. Terleme hızı ve miktarı bitkiden bitkiye olduğu kadar değişik koşullar altında yetiştirilen aynı bitkiler arasında bile önemli ayrımlılıklar gösterir.
Güney Amerika’da bir dönüm alandaki orman ağaçları ile bir günde terleme sonucu, yaklaşık 7600 litre su yitirildi-ği saptanmıştır. Avrupa’da bu miktarın biraz daha fazla olduğu hesaplanmıştır. Bir gelişme mevsimi içerisinde tek bir buğday bitkisinin 95 litre, domates bitkisinin 130 litre ve mısır bitkisinin de 205 litre suyu terleme ile yitirdiği belirlenmiştir.
Güneş ışığının doğrudan etkisi altında kalan bitki yaprakları tarafından fazla miktarda ışık enerjisi absorbe edilir. Her hangi bir yolla yitirilmedikçe, ışık enerjisi, ısı enerjisine dönüşerek bitkide sıcaklığın yükselmesine neden olur. Basit bir örnekle bu durum şu şekilde açıklanabilir: Normal olarak güneşli bir yaz gününde ve doğrudan güneş ışığı altındaki bir santimetre kare yaprak alanına öğle vakti dakikada 1.3 g-cal dolayında ışık enerjisi düşer. Çeşitli etmenlere göre değişmekle beraber, belirtilen enerjinin yaklaşık % 50’si bitki yaprağı tarafından emilir ve kalanı yansıtılır. Özümleme (fotosentez) için kullanılan güneş enerjisi dikkate alınmazsa,
dakikada her bir santimetre kare yaprak alanında emilen enerji,
• yaklaşık 1.3/2 = 0.65 g-cal’dir. Bir santimetre kare yaprak alanının 0.020 g ve araştırma sonucu bulunmuş spesifik sıcaklığı da 0.897 g-cal olduğu varsayılırsa, bir dakika içerisinde yaprak sıcaklığı 0.65/0.020 x 0.879 = 37°C’a ulaşacaktır. Çoğunluk bitki protoplazmalarının 50-60°C’a da yaşamlarını yitirdikleri anımsamrsa, yüksek sıcaklık nedeniyle hücre protoplazmasının yaşamını yitirmesine birkaç dakikalık süre yeterli olur. Ancak bitki sıcaklığı, olağanüstü durumlar dışında hiçbir zaman protoplazmanın yaşamını yitirebileceği düzeye çıkmaz. Çoğunlukla, bitki sıcaklığı çevre sıcaklığına yakın bir sıcaklık gösterir. Sıcaklığın yükselmesini bitkide önleyen doğanın canlılara bahşettiği etkin mekanizma, terlemedir.
Bir gram suyun 20°C da buhar haline dönüştürülebilmesi için 584 g-cal’ye gereksinme vardır. Yaprak yüzeyinde emilen 0.65 g-cal’lik güneş enerjisinin öldürücü etkisini giderebilmek için I cm2 yaprak yüzeyinden dakikada 0.65/584 = 0.0011 g suyun terleme ile yitirilmesi gerekir. Bu miktar, bir saate I dm2 yaprak yüzeyinde
0.0011 x 100 x 60 = 6.6 g suyun yitirilmesine özdeştir. Kuşkusuz bu yüksek bir değerdir. Doğal koşullar altında ve olağan dışı hallerde bu miktar suyu, bitkiler terleme ile yitirebilir. Bir örnek olarak yukarda açıklanan durum ile doğada çok az karşılaşılabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Ancak göneş ışığının doğrudan etkisi altında kalan bitkilerde olanaklar elverdiği ölçüde terleme ile daha az su yitirilmesi sonucu solma görülür. Daha ileri durumlarda ise bitkiler yaşamlarını yitirirler. Terleme çeşitli yönlerden bitkilere yarar sağlamakta ancak topraktan alınan su miktarından daha fazlası terle-