Britanya’nın Zehirli Petrol Masası
Britanya, Avrupalı komşuları ile Kuzey Denizi’nin tabanında yatan 1 milyon tondan fazla petrol atığı ile ilgili bir anlaşmazlık yaşıyor. Atıklar, 1500’ü aşkın petrol platformunun hemen hemen 30 metre altında yer alıyor ve deniz tabanını petrol ve ağır metallerle kirletiyor. Britanya şu an için “hiçbir şey yapmama” politikasını benimsemişse de, Kuzey Denizi’ne kıyısı olan diğer ülkeler için durum böyle değil. Fikir ayrılığı, geçen Aralık’taki bir toplantıda tam olarak su yüzüne çıktı. Muhtemelen gelecek Haziran’da, Avrupa sularında kirliliği önlemek amacı ile toplanacak olan Paris ve Oslo antlaşmalarının bakanlar diize-
değerlendirilmesi, S. Şardaş 3az, Jn;vj Türk popülasyonunda kseneblyotik netabolizmasında genetik pollmorfizim, M. Iş-can (Ankara Ünlv) Göğüs kanserlerinde anti-oksidan enzimlerin ve ksenobiyotik metabolizmasının rolü, J. Gorrod (Ingiltere) Kimyasal karsinojenesiteyi etkileyen N, oksldasyon olayları, J. Timbell (Ingiltere) Testiküler hasarda idrar kreatin düzeyinin biyogösterge olarak kullanılması, N. Vermeulen (Hollanda) GSH enzimleri ve ürünlerinin toksisitede biyogösterge I olarak kullanılması, isimli konuşmalar sunulacak tebliğler arasındadır. |
Kongrede ayrıca, Türkiye’deki zehir danışma ve kontrol hizmetleri, tarım ilacı kullanımı ve yol açtığı çevre kirliliği, Türkiye’de kimyasal maruziyeti ile ilgili işçi sağlığı sorunları, Türkiye’de madde bağımlılığının günümüzdeki bo- , yutu, gıdalardaki mikotoksin sorununu konu alan bir oturum da yer alacaktır.
Kongrede gerçekleştirilecek iki panelin konusu “Türkiye ‘de Toksikoloji Eğitimi” ve “Kimyasal Maddelere Maruziyette Toksikolojik Risk Değerlendirilmesi” dir. Kongre Toksikoloji ile ilgili tüm bilimsel tebliğlere açıktır.
Başvuru: Nurşen Başaran, Hacettepe Üniv. Eczacılık Fak. Toksikoloji ABD 06100 Ankara Faks, 312 222 23 26 I
E-posta: ek03-k @servis2.net.tr
yindeki toplantılarında da fikir ayrılığı yine belirecek.
Oslo-Paris antlaşmasını imzalayan ülkeler, geçen yıl Britanya’dan sualtı atık yığınlarının ne yapılabileceğinin araştırılmasını istemişlerdi. Atıklar, matkapları kayganlaştırmak için kullanılan “matkap çamuru” içeriyor. Çamurda ise, çok miktarda baryum, civa ve kadmiyum gibi ağır metaller yer alıyor. 1980’lerin ortalarına kadar bu çamurlara zehirli dizel yağı da katılıyordu. Britanya hâlâ, daha hafif yağlara %1 konsantrasyona kadar izin veriyor. Norveç ise matkap çamurlarında yağların kullanımını 1993’de yasakladı.
Ticaret ve Endüstri Bakanlığı (DTI) ve Açık Deniz Operatörleri Birliği, Altra Safety ve Environment adlı iki danışman firmanın sorun üzerinde çalışmasını istedi. Akra’nın çalışması “hiçbir şey yapmamak” tan, atıkların karada temizlenmesine kadar uzanan 10 farklı seçenek sunuyor. Buna göre, atıkları olduğu gibi bırakmanın en iyi çözüm olduğu sonucuna varılmış. Ancak Aralık ayı içinde. Haziran’daki zirveye hazırlık için yapılan bir toplantıda Hollanda delegeleri bu tutuma karşı çıkmış ve atıkların temizlenebilmesi için birkaç ekonomik yol önermiş. Bunlardan bir tanesi atıkların deniz tabanına yayılıp mikroorganizmalar tarafından sindirilmesi. Önerilen diğer fikirler arasında atıkların tekrar kuyulara gömülmesi ya da üzerlerinin temiz kumla kaplanması yer alıyor. Os-
lo-Paris antlaşmasına imza koyan ülkeler, atığın temizlenebilmesi için anlaşabilirse yapılması gereken iş çok büyük olacak. Kuzey Denizi’nin Britanya kısmı 1,5 milyon ton atık içeriyor. DTİ’ye göre bunun 166 000 tonu yağ. Bu rakam ise Norveç kıs-mındakinin tam 10 katı.
Atıklar çoktandır deniz yaşamını etkiliyor. Oslo Üniversitesi’nden araştırmacılar Norveç kuyularından kaynaklanan kirliliğin çok geniş alanlar üzerinde tahribata yol açtığını ortaya çıkarmış. Akra’nın çalışmasına göre ise her atık yığınının 500 metre çevresinde biyolojik bir çöl yer alıyor. Bu durum bazen 6 km’ye kadar çıkabiliyor.
Murat Maga http://www.newscientist.com/ps/thisweek/news/n0303.html