Bulutların Geçişi Gibi

Bulutların Geçişi Gibi

Bulutlarda yürümek.

Bulutlarda yürümek

Ebediyetin süt-liman denizinden dünyaya düşen fırtınalı bir damladır ömür ve ondan silinmez izler taşır. Kaynağı olan, ama neticesi de diyebileceğimiz sonsuzluğa apaçık bir işarettir. Fakat süresi çok kısadır ve kat’iyyen vakit kaybına tahammülü yoktur. Anlatmak istediği anlaşılmalı, göstermeye çalıştığı görülmelidir bir an önce. Ona göre de değerlendirilmelidir. Çünkü ilk olduğu gibi son fırsattır da!… Bir dostla, “insan ve hayat” üzerine sohbette bulunuyoruz:

“-Herşey ne çabuk geçiyor” diyorum.

O, tevekkülle yoğrulu bir cevap veriyor:

“-Ömür de öyle değil mi?”

Hak vermemek imkânsız… Zaten, hayatın Yaratıcısı, bakın nasıl hüküm vermiş onun hakkında:

“Temurru Merressehâb” yani; “Bulutların Geçişi Gibi”

Evet hayat, gökyüzünde bir an belirerek çabucak geçi-veren bir bulut kümesine ne kadar çok benziyor… Sür’atçe bulutlarınkine eşit bir hızla yol alıyor ömrümüz… Böyle bir ömrün sıkıcı dakikalarına mahkûm olan insan, ancak zamansızlığın ferahlatıcı dünyasında ve o dünyaya açılan pencerelerden nefes alabilir. Sadece o ülkeye uzanan yolda genişleyebilir ömür şehrinin dar sokakları.

Yazar N.Kazancakis; bir gün dalgın dalgın nehre bakan bir ihtiyara merak edip yaklaşır ve sorar: “-Neye bakıyorsunuz?..”

İhtiyar cevap verir:

“-Hayatıma oğul, akıp giden hayatıma.”

işte hayat, bazen akıp kaybolan nehir, bazen hızla geçip giden buluttur. Yeter ki, günâh bataklığında kirlenmemiş berrak bir nehir ve inkâr kasırgalarına karışmamış ak bir bulut olsun.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*