BUZULLAŞMALARIN KANITLARI
Sadece, jeolojik zamanlar ölçeğinde çok yeni olan Dördüncü Zaman buzullaşması ve daha kesin olarak Würm buzul evresi, varlığına ilişkin çok sayıda, kapsamlı ve çeşitli kanıtlar bırakmıştır.
Kronolojik kanıtlar
Deniz diplerinde, kıta buzullarında veya kıtalardaki çökeltilerde yapılan delme işlemleri, Dördüncü Zaman’da birbirini izleyen buzul dönemlerinin saptanmasını sağlamaktadır.
Deniz diplerindeki delme çalışmaları. Karot alıcı bir delgi makinesiyle çökelmiş tortudan (çökel) örnek alınması (20 m uzunluğunda bir karot ortalama olarak 200 000 yıllık bir tortul tabakasına tekabül eder) bütün bir karotun yüksekliği boyunca, de-‘ liklilerin (forammifera) miktarındaki değişmenin incelenmesini
sağlar. Bu mikroskopik canlılar su sıcaklığındaki değişmelere çok
Iduyarlıdırlar. Oransal bollukları veya azlıkları, ısıl olarak gelişmelerine elverişli veya elverişsiz dönemlere işaret eder. Rüzgârla taşınıp da karotun içinde bulunan çiçektozları da (polenler) iklimin
■ doğasıyla ilgili bilgiler sağlar.
1
il
Antarktika ‘daki Fransız Dumont-d’Urville Üssü. Ortalama 2 200 m kalınlığında bir buzla kaplı olan Antarktika Kıtası, Kuzey Yarı küre’deki Grönland’la birlikte, geçmişteki iklimlerin ve büyük yanardağ patlamalannın gerçek bir «arşivi» sayılabilir. Bu nedenle, büyük . güçlüklerle de olsa bu buzul takkesini delmek için uluslararası seferler sürdürülmektedir.
Karbonatlarda (fosillerin kireç kabukları), mevcut oksijen izotopların miktarına dayanan daha hassas bir yöntem de vardır. Delikliler üzerinde yapılan tesderde 1<50/180 izotoplarının oranı, buzulların hacmini yansıtır; fosil planktonlara uygulanan aynı yöntem yüzey sularının sıcaklığının belirlenmesini sağlar: araştırmacılar Pasifik ve Atlantik okyanuslarında 1,65 milyon yıl içinde oksijenin en az 37 izotop aşaması geçirdiğini belirlemişlerdir (19 ılıman sıcak evre ve 18 soğuk evre). Radyometrik tarihlemeler, bu izotop devreleri için çağların sınırlarını belirleme imkânı sağlamıştır.
Kıta buzullarındaki delme çalışmaları. Delme çalışmaları yapmak için düzenlenen uluslararası seferler (Greenland Ice Co-re Project gibi) Grönland buzul takkesinin bütün kalınlığı boyunca (3 028,80 m) uç uca birçok karot (çökelti silindiri) elde edilmesini sağlamıştır. Antarktika kıta buzulu da, Ruslar tarafından, Vos-tok Üssü’nden başlanarak 2 500 m’yi aşan bir derinliğe kadar delinmiştir. Elde edilen delgi ürünü buz karotları (silindirleri) buzda bir katmanlaşma olduğunu göstermektedir (bir yılın karı, birikmiş kar tabakalarının ağırlığı altında buza dönüşür). Eski kar yağışları sırasında egemen olan sıcaklıklarla ilgili bilgiler, suyu oluşturan öğelerin her birinin (2H ve lsO) izotoplarının yoğunluğundan elde edilmektedir: hava ne kadar soğuksa, «ağır» hidrojen (döteryum) ve «ağır» oksijen o kadar az olmaktadır. Aynı şekilde, buzun içine sıkışıp kalmış hava kabarcıklarının içerdiği karbon gazı oranı, atmosferin kar yağışı sırasındaki bileşiminin saptanmasını ve havadaki karbon dioksit oranıyla Dördüncü Zaman’da-ki iklim değişiklikleri arasında ilişki kurulmasını sağlamaktadır. Hava ne kadar soğuksa, karbon dioksit ve metanın o kadar az ol-
ması (ve tersi), gerçeği yansıtır gibi görünmektedir. Bu kart rüzgâr düzenindeki değişikliklerin öğrenilmesini sağlayar soller (sülfürik ve nitrik asitler) ve lös tozları da (buzullarar nemlerin ayırt edici özelliği) bulunmaktadır.
Kıta çökellerinde delme çalışmaları. Okyanuslar gi lerde de, akarsular tarafından taşınmış döküntüler çökeliı dan başka yağmurlar, havada asılı duran, çevre bitki örtüsüı çektozlarını yere indirir. Böylece göl çökellerinde, suyun düşmüş ve zamanla burada hapis kalmış sporlar ve çiçekte neleri bulunur.
Çok dayanıklı bir zarm (dışzar) koruduğu bu çiçektozla giyle elde edilen karotların (tortul kayaç silindirlerinin) için lunur. Çiçektozu taneciğinin büyüklüğüne ve morfolojisini mikroskopla bir bitki familyası veya bir bitki türü saptanal
Karot boyunca yer yer örnekler alınır ve iklimle bağlantılı birbirini izleyen doğa manzaralarını gösteren bir çiçektozu di mı yapılmak üzere fosil çiçektozları ayrılır, belirlenir ve sayılıı lece bitki örtüsündeki değişiklikler belirlenebilir; bu da sonda samına giren dönemin sıcaklık ve yağış koşullarını saptanma; lar: bugün ormanlarla kaplı olan Akdeniz bölgelerinde turba 1 lıklarının palinolojik analizi, eskiden buralarda, Dördüne man’daki şiddetli bir soğumanın kanıtı olan bir kutup bozkırıı duğunu göstermektedir. Karbon 14 yöntemiyle fosil bitkilerir lak olarak tarihlenmesi mümkündür (32 000 yıla kadar).
Doğa manzaralarının ve canlıların sağladığı kanıtlar
Bugün buz altında olmayan bölgeler, buralarda eski buzı ürünü olduğu anlaşılan birçok iz taşır.
Jeomorfolojik kanıdar. Eski buzullar geride, aralarında kökenli kayaç öğelerin de bulunduğu buzultaş, birikintileri I mıştır. Mesela İngiltere’nin güneydoğusundaki Scilly Adala kuzeyden gelen bir kıta buzulu tarafından 1 000 km’lik bir mı den taşınmış, İskoçya kökenli granit bloklarına rastlanır. Dağlı’ gelerde buzul döneminden kalan ve bugün buzlarla kaplı olar lerden daha düşük yükseltilerde bulunan sirkler, ancak Dörc Zaman’ın en soğuk dönemlerinde oluşmuş olabilir. Buzul aş masının yüzey şekillerine kaydedilmiş olan bütün işaretleri morfolojik mirasın birer parçasını oluşturur: jeologlar ve coğı cılar, eski buzulların sınırlarını belirlemek için bunlardan yarar lar. Aynı şekilde, okyanusların bugünkü düzeyinin altında, c düzeyinin bugünkünden daha alçak olduğu bir çağda (bir buzı nemi sırasında) biçimlenmiş eski kıyılar boyunca uzanan yalı) veya mercan resiflerine rasdanmaktadır. Buna karşılık, bugünk niz düzeyinin üzerinde gözlenen bu ayırt edici kıyı biçimleri bazıları, buzullararası ısınma dönemlerinde oluşmuştur.
Flora ve faunanın sağladığı kanıdar. Floranın ve daha : lı bir ölçüde faunanın dağılımı, belli iklim koşullarına tekabül
Kuzey Yarıküre’de buzul evreleri ile buzullararası evreleriı birinin yerini alması, bitki örtüsünü sırayla güneye ve ku doğru göç ettirmiştir. Buzul evrelerinde bütün Orta Avrupa lan tundra alanıydı; Kuzey Amerika’da, ladinin yayılma alan günkünün 1 600 km güneyinde bulunuyordu. Bütün bu olj palinolojik araştırmalarla doğrulanmıştır.
Fauna da buzullaşmaların kararsızlıklarından etkilenmi meydana gelen değişiklikleri kaydetmiştir: buzul evrelerinde uzun tüylü dev memeliler (bol yünlü mamut, bol yünlü gerge gibi soğuğa uyum sağlamış hayvanlar belirmiştir. Bunların va kemik parçaları ve Tarihöncesi resimlerle doğrulanmıştır.
Würm Buzulu’ndan sonra buzulların çekilmesi ve iklimin masıyla birlikte flora ve fauna yeniden koşullara uyum sağla: tır. Orta Avrupa’da bitki örtüsü değişmiştir: tundra yok olr yerini yavaş yavaş çam ve huş ağaçları, ardından da meşe, k veya ladin ağaçları almıştır. Soğuk iklim çeşitleri kuzeye \ yükseklere göç etmiştir; yüksek dağların sığmak konumunda lmtı türler barındırmasının nedeni budur: tundraya özgü fuı lıklar, çevre ovaların gelişmelerine elverişsiz hale gelmesi üze Alplere sığınmışlardır. Soğuğa uyum sağlamış hayvanlar (man lar) yok olmuş veya daha soğuk bölgelere çekilmişlerdir: Ren yiği Avrupa’nın en kuzeyine, ayı Pirenelere veya Apenninlerı ğınmıştır…
Tarihöncesi insanlar da Dördüncü Zaman buzullaşmasın etkilenmişlerdir: buzul evrelerinde alçak yükseltilerde yaşa insanlar, buralardaki buzların erimesinden sonra, avlanma ala. rım dağlara kaydırmışlardır. Belli bir yerde tarihi iyice saptan Tarihöncesi alederin bulunması, bu dönemde ve bu noktada zulların olmadığını gösterir.
60