ÇEŞ. DEY. Dış âlem, çevre
— ÇEŞ. DEY. Dış âlem, çevre: Acıkan, azığını dış âlemden arar (N. Ataç). || Dış kapının mandalı, çok uzak akraba. || Dışı eli yakar içi beni (yakar); «görünüşüne, güzelliğine aldanmamak» anlamında kullanılır. || Dışı kalaylı (hayhaylı) içi alaylı (vayvaylı). [Bk. ALAYLI.] || tçi dışı bir, samimî (kimse). || tçi dışına çıkmak, sarsılmak sonucu çok rahatsız olmak: Otobüste sallanmaktan içim dışıma çıktı.
— Anat. Vücudun veya herhangi bir organın orta çizgisinden uzakta olan: Burun boşluklarının dış çeperi. Kolun dış yüzü (Zt. iÇ). |j Dış sıvı (lenfa), iç kulak labirentindeki kemik dolambacının içini dolduran sıvı. || Dış yürek zarı, kalpte perikart tabakası.
— Ask. Dış çevre hatlı, bir müstahkem şehir veya kale kuşatıldığı zaman, dışarıdan gelebilecek olan yardım kuvvetlerine karşı o şehir veya kaleyi kuşatanlar tarafından kurulan savunma hattı. (Bk. KUŞATMA savaşı). |l Dış çizgiler durumu, ayrı ayrı birliklerin, çevreden merkeze ulaşan yollarla düşman üzerinde birleşmesi. (Coğrafî şartlar, memleket sınırlarının biçimi ve bağdaşık kuvvetlerin ayrı bulunması bu durumun ortaya çıkmasında başlıca etkenlerdir.)
— Astron. Dış bulutsu. (Bk. GÖKADA.) || Dış gezegen. (Bk. GEZEGEN.) || Dış küre. (Bk. EKZOSFER.) || Dış merkezli. (Bk. DIŞ-MERKEZLİ.) || Dış merkezlik. Bk. DIŞMER-KEZLİK.
— Biyol. Dış beslek, kendisi için gerekli maddeleri sentez yoluyle yapamayan canlı varlık. (Bütün hayvanlar ve bitkilerin bir kısmı dış beslektir; klorofilli bitkilerle bir kısım bakteriler ise dı$ beslek değildir; bunlar havadaki bileşiklerden yararlanarak karbonlu maddeleri sentez yoluyle yapabilirler.) [Zt. KENDi beslek. Eşanl. HETEROTROF.] || Dıs beslenme, dış beslek canlıların beslenme’ tarzı. (Eşanl. HETEROTROFİ.) [Bk. ANSiKL.] || Dış iskelet, hayvanların dışındaki iskelet (böcek ve kaplumbağaların bağası, yumuşakçalarm kavkısı v.b.). Omurgalılarda deri ürünlerinin hepsi (kıl, tüy, tırnak, toynak, pul ve kabuklar).
— Bot. Dış kabuk, yumurtacığın dışını saran birinci tabaka || Dış köklü, iç köklü
bitkilerde karşıt olarak, oğulculuğu dış verili olan damarlı bitkiler için kullanılan terim. || Dış merkezli, şapkanın t?m ortasında bulunmayan mantar saplarına denir.
|| Dış merkezli embriyon, kök taslağının ucu mikropilin tam karşısında bulunmayan embriyon. J| Dış merkezli tabaka, merkezi ağacın özeğinde bulunmayan odun tabakası.
|| Dış merkezli yumurtalık, çiçeğin ortasında değil de çiçekliğin kenarında bulunan yumurtalık. || Dış yönlü, iç yönlü karşıtı olarak, çiçeğin dışına doğru açılan başçıklara denir (düğünçiçeği, süsen). || Dış zar, aynı irilikte olmayan kütinleşmiş çiçek tozu tanecikleri. (Dış zarda uçlar ve çıkıntılar, gözenekler ve büklümler.) || Odun tabakalarının dış merkezliliği, özeği odun kısmının merkezinde bulunmayan ağacın durumu.
— Böcek bil. Dış asalak, bir hayvanın üzerinde sürekli olarak yaşayan böcek. (Genellikle kanatsız olan dış asalak böcekler, gelişme devresinin bir kısmı veya tamamı boyunca bir konakta zorunlu olarak tek başına yaşayan böceklerdir. Trinoton cinsinden mallophaga’lar daima ördeklerde dış asalak olarak yaşar.) [Zt. iç asalak].
— Ciltc. Dış kapak, kitabın kabı. Kitabın saklandığı kutu biçimli kapak. || Dış kenar, cilt kabının düz kısımlarının formalar yığınından kenarları boyunca dışarıya taşan kısmı. (Bk. CİLTÇİLİK.)
— Coğ. Dış akışlı bölge, akarsuları denize ulaşan bölge: Dünya yüzölçümünün yüzde 72’si dış akışlı bölgelerden meydana gelir. (Zt. iç AKIŞLI.)
— Denize. Dış hatlar, yurtdışı deniz yolları.
|| Dış kaplama, bir geminin dış yüzeyini meydana getiren kabuk. (Çelik teknelerde saç levhaların perçin veya kaynakla ucuca eklenmesi ile elde edilen levha sıralarının, ahşap gemilerde kaplama tahtalarının yan yana gelmesi ile şekillenir.) || Dış liman, denize serbestçe çıkış geçidi bulunan ve gemilerin demirleyebilecekleri tabiî veya yapma, geniş, büyük koy, saha. (Bk. ANSiKL.)
|| Dış safra, yelkenli bir teknede dış omurganın altına bağlanmış olan dökme demir veya omurgaya uydurulmak i$in kurşundan yapılmış keskin biçimli ağırlık. || Açık dış liman, mahfuz olmayan ve denizden esen rüzgârlara açık demir yeri, koy. || Mahfuz dış liman, denizden ve rüzgârdan korunan koy, mersa.
— Denize, bil. Dış akışlılık, hidrografya ağı, deniz ve okyanusların genel seviyesine uygun düşen bölgelerin niteliği.
— Diplom. Bir antlaşmanın dış özellikleri, öznel konu, sayfa düzeni, üslûp, antlaşmayı imza edenler, mühür. (Bunlar sadece esas, orijinal metin üzerinde incelenebilir. Antlaşmanın iç özellikleri ise iyi yapılmış bir kopyada veya basılmış bir metinde de görülebilir.)
— Fels. Dış âlem, algıladığımız nesnelerin tümü (bilincimizin karşıtı olarak). || Dışta oluş, dışta olanın durumu, niteliği. || Dıştan gelen idea’lar, doğuştan var olan idea’-ların karşıtı olarak, duyular yoluyle dis nesnelerden gelen idea’lar.
— Fizyol. Dış salgı, doğrudan doğruya kabuk, deri ve mukozalardan dışarı atılan salgı: Ensülin hormonu pankreasın iç salgısı, diğer mayalar ise dış salgısıdır. || Dış salgı bezi, doğrudan doğruya deri veya mukoza yoluyle salgı çıkaran bez.
— Fonet. Dış patlamalı ünsüzler (veya dış patlamalı), ağzın önce tümüyle kapatılıp sonra birdenbire açılmasıyle telâffuz edilen ünsüzler; ağzın birden açılmasıyle hava dışarı çıkar ve bir çeşit patlama meydana getirir. (Dış patlamalı ünsüzlere çoğunlukla ka-pantılılar veya süreksizler adı verilir. Dış patlamalılar şunlardır: p, t, k, b, d, g.)
— Giz. ilm. Dış plazma, kendinden geçme (trans) halinde bulunan bazı medyumların vücudundan çıktığı ve belli bir uzaklıkta insan veya hayvan organları, yüzleri ve gövdeleri halinde veya çeşitli nesneler şeklinde gözle görülür hale geldiği iddia edilen esrarlı madde. Bk. ANSiKL.
— İstat. Dış veri değeri, bir sistem dışında kalan veya bağımsız olan veri. *
— İstihkâm. Dış astar, tahkimli bir tesis hendeğinin dış evi. (Bk. ANSiKL.) || Dış astar kordonu, dış astarın üst ve çıkıntılı bölü-
mü. |! Dış tesisler, savunması yapılan bir mevkiin ilerisindeki tahkimli tesisler (XVII.
-XIX. yy.lar): Yarımay tabyalar, makas tabyalar, yarım daire biçimli tabyalar v.d. dış tesislerdir. (Gerek dış tesisler ve gerek savunması yapılan mevki karşılıklı olarak birbirlerini desteklediklerinden taarruz edenler önce dış tesisleri düşürmek zorunda kalırlar ve savunulan mevkiin karşı taarruzları o derece gecikirdi. Modern topçunun gücü ve menzili dış tesisleri ortadan kaldırmıştır.)
— Jeofiz. Dış merkez. Bk. MERKEZ üstü.
— Jeol. ve Topogr. Dış merkezlik. (Bk. DIŞ-MERKEZLiK.) || Dışa çıkma, volkan gerecinin, patiama veya belirgin akma olmaksızın, yükselme yoluyle doruk sivrisi veya kubbe şeklinde yerleşmesidir. || Ağdalı dışa çıkma, pek az akışkan bulunan lavın dışa çıkmasıdır: Martinik’teki Pelée dağının doruk sivrisini meydana getirmiş bulunan asit lavlar, ağdalı dışa çıkma örneğidir.
— Jeomorfoloji. Dış süreçler, atmosfer, hidrosfer ve biyosferin etkileri sonucunda yer şeklinin biçimlenmesi süreçlerinin tümü:
Rüzgâr, akarsular, buz, büyük dalgalar, toprakların oluşması, dış süreçleri meydana getirir.
— Koreografi. Dışa dönmek, ikinci veya üçüncü duruşlarda, havaya kaldırılan bacağın yönünde dönmek. (Arabeskte, ancak yere basan bacak yönünde dışa dönük duruş yapılabilir.): Dışa dönmek, dansçının dengesini ve serbest bir biçimde her yöne sıçramasını sağlar. || Dışa dönük duruş, kalçaların, dizlerin ve ayakların, yumuşak bir biçimde, omuzlara paralel ve dışa dönük bulunması: Dışa dönük duruş, akademik dans öğreniminde çok önemli bir yer tutar.
— Mal. Dış borç, devlet bütçesine, kamu kesimine ve özel kesime dış ülkelerden kredi yoluyle sağlanan geçici dış finansman kaynağı. (Bu boliçlar ya dövizle, ya borçlanan ülkenin parasıyle ödenir.) Bk. ANSiKL.
— Marangí Dij ağaç. Bk. YALANCI odun.
— Mat. (Bk. ANSiKL.) || Dış açı, iki doğruyu kesen bir doğrunun bu doğruların dışında kalacak şekilde yaptığı açı. || Dış çarpım. Eşanl7 VEKTÖRİYEL ÇARPIM. ||
Dış işlem, E cümlesinin, başka bir F cümlesinin bir elemanına eşlik eden elemanı üstünde yapılan ve sonuç olarak E cümlesinin bir elemanını veren işlem. (Bu işlem, ExF çarpımının E içindeki bir uygulamasını gösterir. Bir vektörün bir skalerle çarpımı, bir dış işlemdir.) || Dış merkezli.
(Bk. DIŞMERKEZLi.) || Dış özerkli. (Bk. DIŞ-MERKEZLi.) || Dış ters açılar, iki doğruyu kesen üçüncü bir doğrunun dışında ve farklı iki yanında bulunan açılar (iki C veya iki D açıları gibi): t ki paralel doğru bir üçüncüsü ile kesildiğinde, meydana gelen iç ters açılar aralarında, dış ters açılar da kendi aralarında birbirine eşittir.
|| Dışa çizili daire, bir üçgenin bir kenarına ve öteki iki kenarın uzantılarına teğet olan daire. || Dışlar veya dış terimler. (Bk.
YANLAR.) || Dışına çizmek. (Bk. ANSİKL.) |]
Bir eğri veya bir yüzeyin dış bölgesi. (Bk. ANSiKL.) |j Bir üçgenin veya çokgenin dış açı- dış kubbeler
283
dış ters açılar (mat.)
Floransa k