wiki

ÇIRAĞAN VAK’ASI

ÇIRAĞAN VAK’ASI; Sultan İkinci Abdülhamîd
Hanı tahttan indirip, Sultan Beşinci Murad’ı
tekrar tahta geçirmek için yapılan baskın.
Sultan Abdülazîz Han zamânında yeni OsmanlIlar
cemiyetine giren Ali Suâvî, uzun bir
müddet yurt dışında kaldı. Sonra memlekete dönüp,
Galatasaray Lisesi Müdürlüğüne tâyin edildi.
Mîzâc olarak meşhur olmaktan ve büyük mevkilere
gelmekten çok hoşlanırdı. Her renge girerek çeşitli
vazifeler almayı denemiş, fakat başarısızlığı sebebiyle
her seferinde vazifesinden atılmıştı. Kendisi
gibi, Sultan Abdülhamîd Han zamânında yükselmekten
ümidini kesenler, onun etrâfında toplandılar.
Düşünceleri; hastalığı sebebiyle tahttan indirilen
Sultan Murâd’ı tekrar tahta geçirmekti. Filibeli
muhâcirlerden etrâfına topladığı epeyce bir
kalabalıkla 19 Mayıs 1878’de Çırağan Sarayına
girmeyi başardı. Sultan Murâd bu sarayda olduğu
için onu dışarıya çıkarmaya çalıştı. Bu sırada Beşiktaş’ın
inzibat işleriyle görevli komutanı Mirliva
Haşan Paşa topladığı askerlerle derhâl isyancıların
üzerine yürüdü. Haşan Paşa, elindeki bastonu
Ali Suâvî’nin başına vurarak onu öldürdü.
İki taraf da silah kullanınca kan döküldü.
Silah sesleri Yıldız Sarayından duyulunca Sultan
Abdülhamîd Han, Çırağan Sarayına asker sevk
etti ve Sultan Murâd’ın kılına dokunulmamasmı
emretti. Ali Suâvî’nin adamlarından yirmi bir kişi
ölüp, on yedi kişi yaralandı. Olay iki saat içerisinde
bastırıldı.
Ali Suâvî’nin yalısında bulunan defter ve vesikalar
İngiliz olan hanımı tarafından yakıldığından,
cemiyetine, hükümet adamlarından kimlerinüye olduğu anlaşılamadı. Ancak saldırı sırasında
sağ ele geçenler dîvân-ı harbe verilerek muhtelif
cezâlara çarptırıldılar.
Basit gibi görünen bu küçük ihtilâl teşebbüsü,
haklı olarak Sultan Abdülhamîd’i sıkı emniyet
tedbirleri almaya sevk etti. Düşman orduları, sarayından
birkaç kilometre mesâfede karargâh
kurmuş, mümkün olabildiği derecede ülkesini ve
menfaatlerini koruyabilmek ve Ayastefanos Antlaşmasını
bozabilmek için diplomatik yolla bütün
bir Avrupa’yla mücâdele eden Sultan’ı, bir gazetecinin,
tahtından indirip yerine rahatsız olan
ağabeyini getirmek istemesi, Abdülhamîd Hanı
fevkalâde şaşırttı. Sultan alelâde bir gazetecinin
böylesine bir işe cür’et etmesine inanamamıştı. Bu
hareketin yurt dışında önemli bir teşkilâtın emri
veya muvâfakatiyle yapıldığı tahmin edilmektedir.
Ali Süâvî’nin başarısızlıkla sona eren bu isyânmdan
kısa bir süre sonra, ikinci bir Çırağan hâdisesi
daha meydana geldi. Kleanti Skalyeri-Aziz
Bey komitesi tarafından, 1878 Temmuzunda Sultan
Murad, ikinci defâ Çırağan Sarayından kaçırılmak
istendi. Bu komite, Sultan Beşinci Murad’ın
hal’inden kısa bir süre sonra kurulmuştu.
Komitenin birinci reisi olan Kleanti Skalyeri, İstanbul’da
Prodos mason locasının üstâdı âzami
idi. Üyelerinin büyük bir kısmı Sultan Murad taraftarlarından
olup, diğerleri de memur sınıfından
idi. İçlerinde yüksek devlet adamı yoktu. Kleanti,
velîahdlığı zamânından beri Beşinci Murad’ın
dostu idi ve saltanatını temin için bütün
gayretiyle çalışıyordu. Komitenin ikinci üyesi Sultan
Murad’m annesinin câriyelerinden Nakşibend
Kalfa idi. Masonların itimâdını kazanan İbrâhim
Edhem Paşanın sadrâzamlıktan azl edilmesinden
sonra, bu komite kurulmuştu. Nakşibend Kalfa,
devlet ileri gelenlerinden bâzılarmı komiteye katmak
için çalıştı, fakat başarılı olamadı.
Kleanti, Sultan Murad’la Çırağan Sarayında
görüştü. Beşinci Murad’m, durumundan şikâyet
ederek milletin kendisini bulunduğu durumdan
kurtaracağı günü beklediğini söylemesi üzerine,
komite harekete geçti. İstanbul’un çeşitli semtlerinde
duvarlara Sultan Murad lehine beyânnâmeler
yapıştırıldı. Bir ara bu komite, Sultan İkinci Abdülhamîd’i
öldürmek için harekete geçti, fakat
gerçekleştiremedi. Şubat 1878’de hazırlanan plâna
göre su yollarından Çırağan Sarayına girilerek
Sultan Murad, önce komite üyelerinden Aziz
Beyin evine getirilecek, oradan da halk ile bîat
merâsiminin yapıldığı yerlerden birine gidilerek,
ilgili ulemâ ve devlet erkânı da dâvet edilerek
Sultan Murad tahta geçirilecekti.
Komite bu plânını gerçekleştirmek için müsâid
bir zaman beklerken, Birinci Çırağan Vak’ası meydana geldi. Başarısızlıkla neticelenen bu vak’a komiteyi
yıldıracağı yerde daha da gayrete getirdi.
Sultan Murad’ı kaçırmak çârelerini araştırmak için
Aziz Beyin evinde çalışmaları hızlandırdılar. Bu sırada,
Hacı Hüsnü Bey adında bir âzâ komiteyi ifşâ
etti. Komite üyeleri kaçırma hâdisesini hazırladıkları
bir toplantı esnâsında iken Aziz Beyin evi
zaptiyeler tarafından basıldı. Kleanti, Nakşibend
Kalfa ve Ali Şefkati yurt dışına kaçtılar. Kleanti,
kaçarken bütün önemli evrakı berâberinde götürdü.
Diğer üyeler yakalanarak serasker kapısında
müteşekkil dîvân-ı harbe verildiler. Dîvân-ı harbin
verdiği karâra göre Kleanti, Aziz Bey, Nakşibend
Kalfa ve tabib Âgâh Efendi îdâma mahkum edildiler.
Fakat Pâdişâh tarafından af olunarak cezâları
on beş sene kalebentliğe çevrildi. Diğer âzâlar,
komite ile irtibâtları ve faaliyetlerine göre sürgün
ve hapis cezâlarına çarptırıldılar.
Birinci ve İkinci Çırağan vak’alarında ortak
noktalar mevcuttu. İki olay da Sultan Murad’ı tahta
geçirmek için düzenlenmiş, ikisi de ulemâ, ordu
ve devlet erkânının iştirâki olmadan tertip edilmiştir.
Ali Süâvi olayında rol sâhibi olan üç kişi aynı
zamanda Kleanti komitesinin üyesidir. Ayrıca
Ali Süâvi ve Kleanti masondurlar. Ayrı ayrı görünen
bu iki Çırağan hâdisesinin yurt dışında önemli
bir teşkilâtın emri veya muvafakati ile yapıldığı
tahmin edilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir