DADALOĞLU; on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında
Karacaoğlan ve Köroğlu’nun havasını yaşatan,
bir Türkmen saz şâiri. Toroslar’ın Erzin,
Pay as, Adana ve Kozan çevrelerinde konup göçen
aşîretlerden Avşar (Afşar) boyuna mensuptur. Avşarlar
ise Kozanoğullarına bağlıydı.
Asıl adı Veli’dir. Tahmînen 1785’te doğdu.
Babası Âşık Mûsâ adında bir saz şâiridir. Güney ve
Orta Anadolu’yu dolaşmıştır. Açık Türkçeyle millî
vezin ve şekillerle şiir söylemiştir.
İngilizler tarafından kışkırtılarak Osmanlı
Devletine isyân ettirilen, göçebe Türkmenlerindendir.
On dokuzuncu asır ortalarında yabancı
devletler, bilhassa İngiliz câsusları göçebe Türkmen
aşiretlerinin arasına girerek onları devlete
karşı kışkırtıyorlardı. Osmanlı Devleti ise bunamânî olmak için göçebe aşiretleri belirli bölgelere
yerleştirmek üzere idârî bir teşebbüste bulundu.
Fakat bu dağlı aşiretlerle uğraşmak kolay olmuyordu.
Ancak 1865 yılında Derviş Paşa kumandasında
Fırka-i îslâhiyye adında bir ordu kurdu.
Târihçi Ahmed Cevdet Paşa da bu orduya, inceleyici
ve danışman olarak katıldı. Bütün direnmelere
rağmen bu orduyla Kozanoğulları fesadına
son verildi. Aşiretler, Anadolu içlerinde belirli
yerlere yerleştirildi. Avşar aşiretinin Sivas civârında
olduğu sanılmaktadır. Dadaloğlu bu iç hâdiseler
esnâsında Osmanlıya sert bir şekilde karşı
çıkmış ve diğer şiirlerinin yanısıra bu daldaki şiirleriyle
de şöhret bulmuştur.
Tahminen 1868’de ölmüştür. Şiirleri 1923’ten
sonra Anadolu’da yayımlanmaya başlamıştır. Ancak
bu şiirlerin sayısı azdır. Bâzılarının ona âit
olma ihtimâli zayıftır. Şiirleri derlemeye dayandığı
için, çok az şiiri dışında büyük ölçüde değişikliğe
uğrayarak günümüze kadar gelmiştir. Şiirleri Cingözoğlu
Osman, Karacaoğlan, Âşık Sâzi, Deli
Aziz ve Hurûfî şâir Âşık Veli’nin şiirleri ile karıştırılmaktadır.
Şiirlerinde sâde ve sanat endişesinden
uzak bir dil kullanmıştır. Ancak üç beş şiirle
şöhrete ulaşmıştır.
DADALOĞLU
04
Kas