DÂMEN veya DAMAN
i. (fars. dâmen veya dâmân). Esk. Elbise eteği: Atladı dâmen tutup üç çifte bir zevrakçeye (Yahya Kemal). Pir Sultan Abdal’ım destim dümende I ismim Koca Haydar, neslim Yemen’de (Pir Sultan Abdal). || Dağ eteği: Dâmânına bir nehr-i hayalî uzatır leb / Üstünde uyur gölgeli bir gayş-ı mükevkeb (Ahmed Hâşim).
— Esk. Dâmen-i afv ile setr buyurulmak, affedilmek. || Dâmen-âlûde («eteği bulaşmış»), iffetsiz kadın. || Dâmen-âlûdegi, iffetsizlik. || Dâmen-bûs, etek öpen. || Dâmen-bûsi, etek öpme töreni. || Dâmen-çîn («etek toplayan»), naz eden. || Dâmen-dermeyan, («eteği belinde»), işe hazır. || Dâmen-derme-yan-ı gayret olmak, bir işe canla başla girişmek. || Dâmen-gîr («etek tutan»), yalvaran. Dava eden. || Dâmen-keş («etek çeken»), hiç bir şeye karışmayan: Dâmen-keş-i vefadır madem ki senden ol şuh (Re-caizade Ekrem). || Dâmen-zen, etek sallayan. || Dâmen-zenî, etek ile yelpazeleme.
+ Dâmene i. Esk. Dağ eteği.
# Dâmeni i. Esk. Eteklik. |j Kadın başörtüsü. (M)