Genel

DAMLA

DAMLA

DAMLA

DAMLA

DAMLA

DAMLA i, (esk. türk. tammak, damlamak > tam-ı-ğ-la-ğ > tamla’dan). Yuvarlak biçimli, çok küçük miktarda sıvı: — Bir bakın! Ben içine birkaç damla karanfil yağı katıyorum (K. Tahir). Gözlerinden dökülen birkaç damla yaşı parmaklarlyle sildi (H. R. Gürpınar). || Bir ölçü ile akıtılan ilâç: Doktorun göz için verdiği damlalar iyi geldi. [| Çok az miktar: Damlası altından kıymetli olan kan (Tank Buğra). |l Yüreğe gelen inme: Damladan öldü. || Damla sakızı. Bk. SAKIZ.
— ÇEg. DEY. Denizde bir damla. Bk. DENiz. ¡1 Kanının son damlasına kadar. Bk. KAN.
— Camc. Cam yapımında kullanılan karışım içindeki alkalilerin buharlaşarak uçması ve fırının üst kısmında yoğunlaşarak pota içine damlamasından meydana gelen ve cam eşyanın görünümünü bozan renkli cam parçası.
— Eczc. Reçine veya bitki özsuyunun katılaşmış küçük parçacığı. (Şekli, yanağa akan gözyaşı damlasını andırır: Damla aselbent. Damla sakız. [Damla şeklindeki ö-zütler daha saf olur.])
— Fiz. Damla cam, ergitilmiş camın soğuk suya akıtılmasıyle meydana gelen ince sivri uçlu, sert cam parçacıkları. (Sivri uç kırılırsa damla cam, toz halinde etrafa dağılır. J1 Damla metodu, bir sıvının yüzey gerHim katsayısını ve hacmini, bir eriyiğin yoğunluk veya sulandırma derecelerini damlalık yardımıyle bulmağa yarayan metot.
— Kâğıtç. İmalât sırasında kâğıt üzerine düşen bir su damlasının bıraktığı yuvarlak iz, leke.
— Kuyumc. Damla alma, bir madenin cinsini ve türünü tayin etmek için, ergime halindeki maden külçesinden çok küçük bir parça çıkarma.
— Metalürji. Soğuk damla, bir döküm parçasının içinde veya yüzeyinde, parçanın bütününden daha önce soğuyarak katılaşan ve yüzeyi kütleyle* kaynaşmayan bir maden damlasından ileri gelen döküm hatası: Soğuk damlalar, ya döküm sırasında yapılan bir hatadan (çok soğuk mâden, damlalar akıtılması) veya kalıbın yanlış beslenmesinden ileri gelir.
— Mim. Dor mimarîsinde, üçüz yivlerin (triglif) altındaki koni şekli. |j Dor üslûbundaki saçaklıklarda, süs kuşağının üçüz yivleri ve damlalık mütülünün altında sarkan, gözyaşı biçiminde süsleme. (Taş mimarîde belli bir görevi olmayan damlalara arkeologlar, ilkel tahta mimarîde takoz vazifesi gören bu süs unsurunun bir devamı gözüyle bakar.)
— Parazitol. Kalın damla, kan boyama tek-
niği; alyuvarların içinde asalak yasayarak sıtmaya sebep olan çeşitli plasmodiumların aranması ve tanınması için kullanılır.
— Petol. Kan bozukluğundan ileri gelen suyuklarda bozukluk, eklem çevresinde iltihaplanma ve daha sonra tofus birikimi. Sekil bozukluğu, yarım çıkıklar ve kötürümlük gibi belirtiler gösteren hastalık. Bk. ANSİKL.
— Petr. Damlama noktası, ergime noktasının başlangıcı. (Damlama noktası, dondurulduktan sonra yavaş yavaş ısıtılan bir petrol yağının, deney kabının dibine açılmış bir delikten damlalar halinde düşmeye başladığı sıcaklıktır.)
— Vet. Damla hastalığı hayvanlardan yalnız kuşlarda görülür; damlalı kuşların eklemlerinde, sıvı keselerinde, böbreklerinde ve sidik yollarında ürat birikintileri bulunur.
— ANSİKL. Patol. Damla hastalığı, temel besinlerden herhangi pirinin metabolizmasındaki bozukluktan ileri gelen bir beslenme hastalığıdır. Damla esas itibariyle bazı azotlu maddelerin, yani nükleoproteitlerin organizmada ürik aside dönüşerek birikmesi seklinde bir bozukluktur. Damlanın iki şekli görülür: had damla, müzmin damla. Had damla, genellikle keyifsizlik ve baş ağrısı şeklinde başlayan kısa süreli nöbetler yapar. Fazla yemek, yorgunluk, kuvvetli heyecan ve travmaların nöbetlere yol açması mümkündür. Hastalık hemen daima ayak baş parmağında başlar. Ağrı çok şiddetlidir, 6-7 gün sonra hafifler. Ağrı sona erince, o zamana kadar az olan sidik bollaşır, açık bir renk alır, içinde çok ürat bulunur. Müzmin damla’da ateş ve genel tepki görülmez; artrik tam olarak yaygınlaşmadığı için eklem çevresinde sürekli bozukluklar yavaş yavaş ortaya çıkar. Daha sonra, damla belirtileri, giderek yaygınlaşır, topuğa, dize, kalçaya yahut bileğe, dirseğe, kol, hattâ omur eklemlerine kadar yayılabilir. Bu yayılma sırasında bazı kesimlerde had ilerlemeler, ankiloza ve hasta kısımlarda kötürümlüğe yol açabilen yeni bozukluklar görülür. Damlanın özel belirtilerinden biri tofus, yani deri altı bağ dokusunda, sıvı keselerinde, hattâ kulak kepçesinde katı birikimler oluşumudur. Bu birikintiler sodyum ürat, kalsiyum fosfat ve kolesterinden meydana gelir. Bunlar bazen son derece sert küçük tümörler, bazen zırh gibi sert plakalar, bazen de topaklar halindedir; sonunda hepsi yara haline gelir, irinlenerek tebeşiri andıran bir madde kıkırdaklarda, bağlarda ve kirişlerde toplanan ürat birikintileri eklemlerde şekil bozukluklarına sebep olur; daha sonra bu bozukluklar kemik uçlarını da sarar. Bu bozukluklar ilerledikçe hareketler de gittikçe güçleşir. Damlanın tedavi yolu genel sağlık kurallarına (bedenî etkinlik, ruhî gevşeme) ve iyi bir beslenmeye (pürince zengin yiyeceklerin, yağların alkolü içkilerin azaltılması) yer vermektir, ilâç olarak en iyisi üre çıkartıcı ilâçlardır; benzoik asit p- OJipropil-sülfamit) şimdiki halde en etkili ilâçtır, fakat bu ilâç elverişli dozda kullanılmazsa üre taşlarının birikmesine ve had nöbetlere yol açabilir. Damla nöbetlerine kargı kolşisin fenilbütazon gibi ilâçlar veya böbreküstü hormonları kullanılır.
♦ Damla damla zf. Azar azar, katre kat-re: Korku yüreğine damla damla sızmış, oraya tortu gibi çökmüştü de sezememi,y m{ydi yoksa? (K. Tahir). Yanında damla damla bittiğimi duyarım (F.N. Çamlıbel).
— Ted. Sıvı bir ilâcı vücuda yavaş yavaş ve sürekli bir şekilde verme usulü. (Bunun için ilâç bol suda eritilir, sonra makat, deri altı veya damar yoluyle damla damla şırınga edilir.)
♦ Damlalık i. Sıvıları damlalar halinde akıtmak için bir ucu kauçuk başlıklı, öbür ucu sivri’, cam veya plastikten yapılmış âlet: Bir koşu gidip evden kiiçük şişedeki afyon ruhunu bir damlalıkla birlikte eve getirdi (B. Felejı),
— Eczc. Belli bir eriyiğin (ilâç veya başkası) alınacak miktarını damla damla saymağa yarayan küçük aygıt. || Bir ilâcı vücuda damla damla vermeğe yarayan şırınga âleti.
— İnş. Bir yapıda çörtenleri ve dam oluklarını taşıyan yan duvar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir