Deprem araştırmaları istatistiklerine göre, her yıl dünyamız bir milyondan fazla deprem ile sarsılmaktadır. Yılın ilk altı ayında ortalama iki çok şiddetli, on şiddetli, bin kadar da küçük deprem meydana gelmektedir. Bu depremler ancak sismograflarla kaydedilebilen küçük sarsıntılardan farklı olarak mal ve can kaybına yol açtıkları gibi, büyük felaketlere de sebep olurlar.
Çok şükür ki, depremlerin büyük bir kısmı, iskân edilmeyen veya seyrek yerleşim merkezlerinde meydana gelir. Ekseri depremler, sadece sismologların ölçme istasyonlarında kaydolabilecek şiddettedirler. Deprem, kalabalık yerleşme merkezlerinde veya büyük şehirlerde meydana gelirse, sonuç çok daha korkunç olur.
Depremin meydana gelmeline engel olmak mümkün değildir. Bu yüzden insanları depremden korumak için iki yöntem düşünülebilir. Birincisi: Deprem bölgelerinde yerleşmiş olan sakinlerin hemen tahliye olabilmeleri için uygun uyarıları zamanında yapmak. İkincisi: Depremin kötü sonuçlarını önleme parolası olan “Depreme dayanıklı evler’’.
1975 yılında Çin’den hem iyi, hem de kötü haberler alındı. Şiddetli bir deprem, Liaoning bölgesini yerle bir etmiş; fakat facianın önceden doğru olarak tahmini ile yüzbin-lerce insanın hayatı kurtarılmıştı. Bu gün insanlığın hemen hemen tümü, deprem felaketinden can kaybına uğramadan :n düşük düzeyde mal kaybı ile kurtulabilir. Çünkü isabetli deprem tahminini mümkün kılan somut olaylar saptanmıştır.
Deprem öncesi, bu bölgelerdeki kayaçlarda yarıklar ve <iıçük çatlaklar gözlenmiş, dünyanın manyetik alan şiddetimi değişikliğe uğradığı yapılan ölçümlerle tespit edilmiş, haza içerisindeki iyonize olmuş elektrik parçacıkları, yüksek rakımlara ulaşmıştır.
Bu belirtilerin hemen hemen en önemlisi, radyoaktif bir .’.i/ olan Radonun, yer kabuğundan oldukça yüksek bir mik-l.ırda yayılmasıdır. Etkili diğer bir gösterge ise hayvanların lorıııal olmayan davranışlardır. Büyüklü küçüklü tüm fareler güpegündüz deliklerini ve inlerini terk ederler, derin balçıklıda yaşayan balıklar küçük göllerin üst yüzeylerinde debe-t’mrler. Çiftlik hayvanları ahırlarda panik içinde bulunurlar «• ,»hırlarını kırmayı denerler. Bu olaylar depremden tam «•^bııçuk saat önce cereyan eder.
Bilimsel verilerin yardımı ile depremi önceden tahmin •ilini mııınkıınse de heı /aman (¡ııvenılehılefek hır yol
lr ‘ * M, ^ \ ‘ » < ‘ıfj <li * U.l< 3 y . 4 ^ ‘‘i ı
I * » K ” f ’ , * J ‘ tf r u ’’i ‘ r’■»
* r t * * p < i j n Mü i rçî i
fiK(i ¿1 IH V ^ \ ‘ , u Sı* ^
f
değildir.
Bu gerçek, Liaoning depreminden hemen hemen bir yıl sonra anlaşılmıştır. 27 Temmuz 1976 tarihinde Çin’in bir endüstri şehri olan Tangshan, müthiş bir deprem ile yok oldu. Beklenmiyen felaket ansızın gelmiş ve yüzbinlerce insan çöken evlerin yıkıntıları altında kalmıştı. Depremden sonra yapılan değerlendirmelere göre, bu felaketle 650.000-750.000 insan hayatlarını kaybetmiştir. O günden sonra, depremler karşısında önceden tahmin ve uyarının yeterli bir önlem olmadığı iyice ortaya çıkmıştır.
Deprem konusunda çalışmak üzere bir araya g işadamları sadece depreme dayanıklı yüksek binalar, k ler, barajlar ve nükleer santraller inşa etmek değil; lahi bu gün için üçüncü dünya ülkelerinin talebi olan *’ felaketinden korunulabilmenin basit yöntemleri üzı mi’ lışmalar yaptılar.
Bilim adamları, ilk önce inşaat malzemelerine dikta tiler. Küçük bir yer sarsıntısı esnasında, çabuk kınlat rek malzemeden yapılmış duvarlar hemen çatlar vı I üzerine gelen ağır çatılar içeride oturanların başları ı;ı lir. Dolayısıyla, deprem tehlikesine karşı alınacak e-ı önlem, yapı malzemelerinin uygun seçimidir. Bunun içir çamuruna saman veya çalı çırpı karıştırılır, böylece < ların içerisinde güçlü bir örgü meydana getirilir ve Jij. lığı sağlanır. Aslında, en iyi öneri; taş veya tuğla ile y kagir yapıya daha fazla sağlamlık verebilmek için, kuçu ve pencere ile hafif bir tavan kullanılmasıdır. Uzmanla re, pişmiş tuğladan çok pişmemiş tuğladan inşa edilen lar daha dayanıklıdır. Eğer inşaat çok fazla gevrek mal den yapılmış ise esneme durumu göstermez.
Mühendislere göre, yapının duvarları, bir paketi bağlandığı gibi çelik veya demir kafeslerle bağlanman deprem sırasında duvarlar biribirinden ayrılarak vıkıl
Herşeyden önce bir kat, değerlendirme skalası u de kullanılan malzeme bakımından depreme dayanıklı lıdır; yani çelik betonarme olmalıdır. Ancak, her zam böyle değildir. Halen 20. yüzyılda, deprem bölges ol; liforniya’da, çelik-betonarme binaların 13 kattan f;zlt larına izin verilmemiş, 48 m. yükseklikte sınırland r > Fakat u/manianı göre, daha iyi bir yapı tekniği ve ‘ini ııın Sıtp’l.mılıj’,1, İni sınırlamayı ¡;ereksı/ kılar Duny.11
İki mı,,’/ ir’ ! j i i>'”l ! />■ *<*ı >
dikleri tiMıh >u,h >I h ■ “/tt 1
‘iewhd!l P.’inuHİ v>‘ ır»rtı nımusum *■» itin tahrip ahr ıı^ıi r ””Matalar u/< thv n‘-i mıryolu k yetersi/ qucenlikt>’i, *
len yıkılmıştır,
betonarme olarak yapılmış, depreme dayanıklı en yüksek nası ise 32 kattır.
ideal olarak esas maddenin çelik olduğunu söyliyebılı Çeliğin sadece sağlam olması değil, ayın zamanda meyd gelen enerjiyi de nötürleştirme kudretinde olması gere 1906 yılında San Fransisko’nun tamamen tahrip olmasın sonra, harabeler arasında sadece çelik betonarme bınal; yükseldiği görülmüş ve şehri yem baştan ııışa eıme işine “S Stood” kampanyası ile luşl.ıııınışııı /Viijiiii hır ıılke t
yy 7*
Ü;î€vJ’5”
ff
ey küRstfîiiıksüyosijSâ-iciıii-irBî ¿dft t£8îfc
¡¡S iç-‘i dinil >•■ ,!<‘. .,,1-1?’ ^
Amerika’da bu tip yapılar yapılabilmiş, ancak Üçüncü Dün-ya’nın yoksul ülkeleri için bu tip inşaatlar çok pahalı olmuştur.
Mühendisler depreme karşı dayanıklı evler ile birkaç yıldan beri değil, eskiden beri uğraşmaktadırlar. I920’li yılların başlarında Amerikalı mimar Frank Lloyd Wright, Tokyo’da imperial Oteli’ni tasarlarken, olabilecek depremlere karşı dayanıklılığını da düşünmüş, pek çok arkadaşının gülmesine rağmen bu konuda gereken her şeyi dikkate almıştı.
Söz konusu otel, sadece üç kat ile bodrum katında oluşan basık bir yapıdır. Dış duvarları çelik örgülü beton çekirdekten olup, içte ve dışın tuğla duvarlarla takviye edilmiştir. Wright, oteli ISO m. ıı/ıınlu^undaki yan kısımını dairesel Lut(j|jtlj bir jmvj ueürıııuLır Anuk bunların uiunlueu 18
m. den fazla değildir. Ayırma yerleri tabakalar şeklindedir ki, bunlar yapı hattı üzerinde birbirine karşı gelirler.
Otel yumuşak bir zemin üzerinde inşa edilmiştir. Wright’-in fikri; aşağıya doğru genişleyen duvarlar üzerinde yapıyı inşa etmek ve alt kısmını da beton bir plaka ile kapatmaktı. Bu şekilde otel, aynen bir gemi gibi yumuşak zemin üzerinde yüzecek ve deprem sarsıntılarını kolaylıkla geçiştirecekti. Duvarların alt kısımları ise pek çok sıralar halinde kısa beton direklerle bağlanmıştı.
Deprem bölgelerindeki binalardan ayrıca güvenlik önlemlerinin alınması gerekir. Bu binaların su, gaz ve elektrik tesisatları da özel olmalıdır. Küçük tahribatlarda olsun, bii vük felaketlerde olsun tuz kacaBı, elektrik konukları, su se
ii»:Su r<, Yal
4: r ‘ .fi’oü1- j.: –‘> ■’ “ıV/V^lnfiK
jît.-* .Vfji./Jiij-. yr.ı> ;f ,; •”•!ırîl<«[îr jSj
■îsîJü’S’Ss..,!1.’ ;
. J ‘,’!/• ,-“T ¡13. jf< ,|
Ösy-sfı:. J. ■ i ara Mır inqtesfil:..
bekelerinin arızalanması sık görülen olaylaniır. Wı ;ht ilacında bunları da göz önüne almıştı.
İnanılmaz bir rastlantı sonucu, 1923 Eyiül’ünde İmperiyal’in açılışının yapıldığı gün saat 11 ,!i8’de o birine girdi. 200 şeref konuğunun toplandı |ı otel, satlantik gibi sallanmağa başladı. Tokyo şehrinde i tinde bir deprem olmuştu. 5.000 bina bir ssniyede olmuş ve kısa bir süre sonra şehir alevleıle sarılı
Deprem sonucunda 140.000 kişi de yaşamlarını O sırada Amerika’da bulunan Wright ise mperiy ne olduğunu merak ediyodu. Amerikalı rrimarın cevap ancak iki hafta sonra geldi. Yapının sahibi hachio Okura, Wright’a gönderdiği telgraftı aynen yordu: “Otel, sizin dehanız sayesinde bir abide gil hasara uğramamış olarak ayakta durmaktad r. En iy rimle.”
Wright’in oteli depreme dayanıklı inşaatın nas cağı konusunda iyi bir örnekti. Japon İçişleri Bakanı Goto, araştırıcılar ve mühendislerle birlikte, iki-üç rar görmüş Tokyo’yu deprem kenti olarak planlay den inşa etmeyi azmetti. Evler mümkün olduğu ka edilerek, sadece çatlıyarak ayakta kalabilecek malzerr binalar ııışa edildi, Şehrin yeniden kurulması için g(
ırkuı tlıı/eyındcydı
n
J-iltlJlIl wı
ı mi’ı,, a) u.ı u*.
am alık lir ı
I şii ■erli nştı tim Oı ekili
JOIl
öylı
, hı; dili I
ya] îhirı defa 5. I ır e iki en
ı,
birçok plan gelişti. Fakat üçüncü dünyanın bazı deprem gelerinde beklenen gelişmeler olmadı. Depremler bu bc lerde, hâlâ kentleri ve kasabaları ufak bir sarsıntı ile öli sürüklemektedir.
1902 yılında İtalyan Giuseppe Mercalli 12 şiddetin depremi ölçebilecek bir skala geliştirdi. Mercalli skalasır örnek verirsek: I şiddetindeki deprem sadece ölçülebil« şiddettedir. 4 şiddetinde, halk depremi hisseder, çanak çör ve pencereler kırılır. 7 şiddetinde, baca ve duvarlarda yı malar meydana gelir. 10 şiddetinde, birçok binalar yıkılı toprakta yarıklar oluşur. 12 şiddetinde ise birçok yapı) lir, yerkabuğunda kuvvetli değişiklikler olur.
Depremin tahribat derecesini, tetkik ederek böyle skala ile ortaya koymak tümüyle akla yakındır. Otuzlu y rın başlarında Charles F. Richter adındaki genç fizikçi, skaladan yararlanarak, en hafifinden en şiddetlisine kadar < remlerde zarar, ziyan ve can kaybını saptadı. Bu tabii depremin şiddetine, vuku bulduğu zeminin sağlamlığın; en- önemlisi, inşaatın kalitesine bağlıdır.
Richter’in fikri şudur: Ölçülebilen şiddetli bir depr de, deprem dalgalan deprem süresince bir enerji açığa kartır. Bu esnada deprem ölçme aletindeki vuruşlar; şidc olanlarda, yavaş olanlara oranla on milyon kere fazladır, /ı değerler ise çok yüksek olı|ıı^mıl,ııı Rıtlıicr’in ölçiıs
1 I I I I t k i
‘ubılır. Kullanıcının, kart ile geçi; için aynı zamanda ken-ınc verilen bir sayıyı oradaki numaratörün tuşlarına basısı en çok uygulanan yöntemdir. Kişinin kimliğini pekişti-t başka bir yöntem de, el geometrisi ya da bakarak ve palı devre televizyonu ile yüz tanınmasıdır. Ama bu ikin-tekniklerin, geçiş trafiğini yavaşlatmak gibi önemli sakınan vardır. Bu nedenle, trafiği az olan ve güvenlik derecesi ksek kapılarda uygulanması daha uygundur.
Geçmek amacı ile olsun olmasın, kart okuyucuya ya da pıya yapılabilecek fiziksel zorlama ve bozma gayretleri, kul-ıılan alarm sistemleri ile anında tespit edilebilir. Yardımcı venlik unsurlarının en çok kullanılanları, ancak bir kişiyi ıbilen döner kapılar gibi, kimlik belirlenmediği takdirde geçişi gelleyen kapılar ve turnikelerdir. Son zamanlarda optik tur-<eler de birçok yerde kullanılmaktadır. Bunların geçiş tra-ini yavaşlatma sakıncaları da çok azdır.
Çoğu uygulamada MIB’in ayrıca korunması gerekmez, inkü esasen geçişi kontrol edilen bir. yerde bulunmakta-
Yine de bazı önemli fonksiyonları, ancak mekanik bir ahtar vasıtası ile ya da elektronik bir parola ile değiştirile-ir şekilde yapılmışlardır.
Giriş kontrol sistemlerinin yaptığı iş, insanların hareket [gürlüğünü sınırlamaktadır. Bu sebepten bazı kişilerin bu ı kontrolden hoşlanmayacağını ve garip ya da arzu edilme-:n şekillerde tepki göstereceklerini düşünmek yersiz değil-r. Örneğin,.kalabalık bir giriş-çıkış zamanında farklı ya da nı kapıda okuyucuya aynı anda verilen kartlar MIB’nin fazla iklenmesine yol açabilir. Kısa da olsa bir bekleme süresi izi kişilerin tahrip etme, çalma gibi olumsuz girişimlerine >1 açabilir. Diğer bir sorun da şudur: Tam girerken cepler-; kart arayıp, bulmak, sonra da doğru şekilde yarığa uzat-ak kişilere zor gelebilir. Bunun sonucu olarak da yarığa yamçı cisimler atıldığı sık görülen olaylardır. Bu gibi faktör-
Çözüm I: 1 ..Fd2 2.gS FxgS 3.a5 Ac8 4.a6 Fe3 5.Şb8 Fd4 6.Şb7 Fa7 7.Şa8 Ad6l 8.c8V Şxc8 9.Şxa7 Şc7 tO.ŞaS Ac8 ti.a7 Ab6 mat!
|Eng-Halk, 1985)
Çözüm II: 1 .Ag5l hxg5 2.Vg6 Kf6 3.Vh5 Kh6 4.Ve8 Şh7 5.Fg8 Şh8 6.Ff7 Şh7 7.Vg8 mat (IMunn-Tarık, 1982)
Çözüm III: 1.Kxh7 Kxh7 2.Vc7 Kxhı 3.Vg7 mat (Rajcevlc-Keene, 1984
ler, kullanıcı personelin eğitimi ve daha uygun sistemlerin seçilmesi ile azaltılabilir.
Bir çok kuruluşta giriş kontrolü, binanın yangın alarmı ile birlikte düşünülmektedir. Bu iki sistemin birleştirilmesi, sistemin bilgisayarının özelliklerini iyi bilen, ehil kişilerce yapılmalıdır. Bu iki ya da daha çok sayıdaki isteğin, öncelik ve zamanlamaları iyi dengelenemezse, örneğin bilgisayar her odanın sıcaklığını tek tek kontrol ederek, gayet karmaşık bir arıza bulma işlemini yaparken, işe gelen personel kapıların açılması için bir süre bekletilebilir. Ya da binanın başka bir kısımındaki ciddi bir yangın hiç kayda geçmezken: sistem yüzlerce kişinin binaya girişine izin verebilir.
Düşünülmesi gereken bir başka husus da acil durumlardaki çıkışlardır.Yangın ya da deprem gibi olaylarda, personelin güvenli olmayan yerlerde kapalı kalmaları kesinlikle önlenmelidir. Böyle olaylarda, çoğu zaman elektrik kesintilerinin olabileceği göz önünde bulundurularak, kapalı kalabilmek için elektrik gücü kullanan, kesilince ise açılan kilitlerin kullanılması düşünülebilir.
Bankalar, oteller gibi trafiği yoğun olan kuruluşlar, hem kendilerini ve memurlarını hem de müşterilerini korumak durumundadırlar. Genellikle böyle yerlerde silahlı, üniformalı görevlilerin nöbet tutması ve kapalı devre televizyonu gibi kolayca göze batacak koruma önlemleri alınmaktadır. Bu tür önlemler insanlarda gözetleniyor olmak gibi bir rahatsızlık yaratmakta, çoğu zaman da yeterli güvenliği sağlayamamaktadır. Sadece giriş alanlarında alınan önlemlerle birlikte, gereken diğer alanları elektronik giriş sistemleri ile kontrol altında tutmak, güvenlik yönünden daha etkili olmaktadır
Depremler Ve Yapılar
22
Ara