DERİ; Alm. Haut (f), Fr. Peau (f), İng. Skin.
Vücudun koruyucu dış tabakası ve ayrıca birçok
görevleri olan bir organ. Deri vücudun en büyük
organlarından biri olup, vücudun yedide biri ağırlığında
ve yaklaşık 1.7 m2 şatlımdadır. Deri, sıcağa,
soğuğa, ağrı ve temâsa karşı duyarlıdır. Bakterilere
karşı da dirençli olan deri iki kattır. Üstte
olan deri katı “epidermis” adını alır. Alttaki kata da
“dermiş” veya alt deri denilmektedir.
Epidermis: Derinin en üst kısmındaki sert
kısmıdır. El ayaları ve ayak tabanları bu kısmın enkalın olduğu yerlerdir. Diğer vücut kısımlarında deri
nisbeten incedir. Epidermisin birçok büklüm
yerleri ve bunların arasında çıkıntı yapan çizgileri
vardır. Derinin üst kısmının bu engebeli hâli
ona cisimleri tutmada ve düz yüzeyler üzerinde yapılan
çalışmalarda rahatlık sağlar. Parmak uçlarındaki
çizgiler her kişide ayrı olup, suçluların
yakalanmasında bu özellikten yararlanılmaktadır.
Epidermis tabakası yağ bezelerinden salgılanan
yağlı, su geçirmez bir salgı ile sıvalıdır. Yine
derinin üst kısmında bulunan “keratin” adlı protein
su geçirmez özelliktedir. Nasırlar ve deri kalınlaşmaları
üst derinin aşırı geliştiği yerlerdir. Bunlar
mekanik tesirlere karşı meydana gelirler. Derinin
rengi epidermisin ihtivâ ettiği “melanin” adlı
pigmente (boyalı maddeye) bağlıdır. Derinin
kendi rengi açık yeşilimsi olup, bu renk kan damarlarının
verdiği pembelik ve melaninin verdiği
kahverengilikle karışarak deri esas rengini alır.
Koyu renk derili insanların derileri çok miktarda
melanin ihtivâ eder. Güneş ışınları melanin imâl
eden hücreleri uyararak daha fazla çalışmalarını
sağlar. Güneşte kalma ile rengin koyulaşmasının
sebebi budur. Benler ve esmer lekeler epidermisin
alt tabakalarında yer alırlar.
Günlük işlerdeki sürtünmeler ve giyilen elbiseler,
epidermisin üst tabakalarındaki hücrelerin
dökülmesine sebeb olur. Bu hücrelerin yenilenmesi
epidermisin alt tabakalarındaki hücrelerin üste
doğru gelişmeleri ile olur. Ephidermis katının kan
dolaşımı yoktur. Buradaki canlı hücreler alttaki
dermiş tabakasından besin ihtiyaçlarını karşılar.
Dermiş: Derinin altta bulunan tabakasıdır.
Elastik ve kollagen (katılgan) lifler adı verilenbağ dokusu iplikçikleri arasında ter bezleri, yağ
bezleri, kan damarları, kıl kökleri ve sinirler ihtivâ
eder. Üst kısmında bulunan ve kesitinde girinti
ve çıkıntıları gösteren (dalgalanmaları olan) kısım
epidermisin deri üzerinde görülen büklümlerini
yapar. Alttaki kat ise kollagen (katılgan) lif toplulukları
ihtivâ eder.
Terleme, dermişte yumaklaşmış kanallardan
meydana gelmiş ter bezlerinden olur. Derinin üzerindeki
terin buharlaşması vücuda ısı kaybettirerek
vücut hararetinin regülasyonunu (düzenlenmesini)
sağlar. Aşırı olmayan sıcaklıklarda ter hemen
buharlaşarak bir ferahlık hissi verir. Daha
yüksek sıcaklıklarda ve özellikle havanın nemli olduğu
durumlarda ter deride birikerek buharlaşamaz.
Bu da sıkıntı hissi verir. Terbezlerinde tıkanma
olursa deride iğnelenme hissi doğar. Terleme
ile tuz (NaCl) kaybedilir. Tuz kaybı yerine
konamayacak olursa, vücudun elektrolit dengesi
bozulur ve adale krampları husûle gelebilir. Terle
aşırı tuz atılmasına “pankreasın kistik fibrozu”
denilen hastalıkta rastlanır. Derinin yağ salgılayan
bezeleri genellikle kıl kökleri ile temastadır ve
ifrâzatlarını buralara boşaltırlar. Bu bezeler saçlı
deri ve yüzde bol miktarda olmalarına karşılık
ayak tabanları ile el ayalarında bulunmazlar. Ergenlik
çağında ortaya çıkan sivilceler (akne) kir ve
yağın bu bezelerin ağzını tıkamasından olur.
Deride dokunma, sıcak ve soğuk duyuları için
özel reseptörler bulunur. Ağrı hissi ise deride sonlanan
çıplak sinir uçları tarafından algılanır. Ağrı
ileten lifler de “hızlı” ve “yavaş” iletenler olarak
ikiye ayrılırlar. Temas alıcılarının yoğunluğu vücuttaki
bölümlere göre çok değişiklik gösterir.
Parmak uçlarında iki temas reseptörü arasındaki
mesâfe 2.3 mm iken sırtta bu mesâfe 67 milimetreye
kadar çıkar.
Kan dolaşımı ile ısı regülasyonu (düzenlenmesi):
Deriye gelen kan akımı iki amaçla ayarlanır.
Derinin beslenmesi ve vücut ısısının düzenlenmesi. Akım, damarların kasılarak daralması ve
gevşeyerek genişlemesiyle ayarlanır. Bu ayarlama
derideki damarların duvarlarında bulunan sinirler
aracılığıyla olur. Geniş sinir sistemi ağı, vücuttaki
organların, bu arada derinin uyumlu bir
şekilde çalışmasını sağlar. Vücut ısıtılacak olursa
deri damarları genişleyerek deriye soğutulmak
üzere daha fazla kan getirilir. Aynı şekilde derinin
soğutulması da damarları kasar ve az miktar kan
deri ile temasa geçer. Bu şekilde kanın sıcaklığı
muhâfaza edilir. Ayrıca deri fizyolojisindeki isbat
edilmiş bir hakikat da, terleme sırasında ortaya
çıkan enzimlerin, kuvvetli bir damar genişletici
olan MBradikinin”in kana verilmesini temin ettiği
husûsudur. Vücudun otonom sinir sistemini etkileyen
rûhî faktörler derideki damarların kasılmasına
sebeb olurlar. Korkan kişinin yüzünün bembeyaz
olması bundandır.
Hipodermis: Derinin hemen altında bulunan
bu tabaka az miktarda yağ dokusu ihtivâ eder ve
vücutta yağın depolandığı en önemli kısımdır. Şişmanlarda
bu bölüm santimetrelerce kalınlığa varabilir.
Aşırı olmamak şartıyla yağ dokusu sıcaklık
muhâfazası, enerji depolanması ve dayanıklılık
açısından faydalıdır.
Tırnaklar parmak uçlarında bulunan boynuzsu
tabakalar olup, epidermis tabakalarından birinin
değişmiş hâlidir. Tırnak, tırnak yatağının dibindeki
kökten sürer, kökün ârızaları tırnaklarda
bozukluklara sebeb olur.
Derinin korunması: Deri yumuşak tahriş etmeyen
bir sabunla yıkanmalıdır. Uzun zaman güneşte
ve sert rüzgâr altında kalmamalıdır. Beslenme
her organ için olduğu gibi deri için de önemlidir.
Yaşla birlikte deri incelir yağ dokusunu kaybeder.
Katılgan ve elastik lifler giderek harap olur
ve deri elastikiyetini kaybeder. Güneş ve rüzgâr da
deriyi yaşlandıran âmillerdir. Bu yüzden elbise
ile örtülü bulunan deri, daha canlı ve tâze kalmaktadır.
Aşırı ultraviyole ışını alan (deniz kenarında
çok duran) kimselerin deri kanserine yakalanma
ihtimâlleri yüksektir.
Hayvanlarda deri: Genel özellikler bakımından
ve vazife açısından insan derisinden bir kısım
farklılıklar gösterir. Deri, hayvanlarda daha büyük
işler üstlenmiştir. Soğuğa ve sıcağa karşı koruyucu,
dış tesirleri önleyici vazife yapar. Hayvanların
yaşadıkları bölgeye, iklime ve tabiat şartına
göre derilerinin kalınlığı değişir, kıllanması artar,
bâzı uçucu hayvanlarda kıllar tüy şeklini alır.
DERİ
06
Kas