DEVE
DEVE i. (esk. türk flver’den). Geviş getiren memelilerden hörgüçlü yük hayvanı: Beş bin koyunla on bin dedeleri ele geçirildi (Cevdet Pasa). [Bk. ANSİKL.] || Hecin devesi, –—
hızlı yolculuğa elverişli evcil deve çeşidi.
(Kuzey ve Orta Afrika’da yaşar. Tuaregle-rın bineği olan hecin devesi günde 200 km yol alabilir. Bazı özel askeri birlikler de hecin devesini binek olarak kullanır. Birinci Dünya savaşında osmanlı ordusunda hecin süvari alayları vardı.) || Tek hörgüçlü deve. bir deve türü. (Thar çölünden Senegal’e kadar bütün ülkelerde yaşayan evcil bir hayî, vandır. Yük ve binek hayvanı olarak kullanılır. Sırtında tek hörgüç bulunur. Yürüyüşü rahvandır. (Eşanl. HECİN.) || İki hörgüçlü deve, iki hörgücü bulunan deve turu (Orta asya devesi de denir. Uzunluğu 3 m kadar, rengi sarı-esmerdir. Çöl hayatına uygundur.)
— CES. DEY Deve bir akçeye, deve bin akçeye, ucuz da olsa gerekmediği zaman bir şeye para verilmediğini, gerektiği zaman ise, ne kadar pahalı olursa olsun o se- j yın sağlandığını anlatır. || Deve gibi, uzun ?”.• … boylu ve hantal. || Deve köçeği (köşeği) T“ M.’n’ra”jr,l,erı deve yavrusu. || Devede kulak, büyük bir albumlJnderı’ Hannover bütüne göre ufacık parça, küçük, önemsiz:
— Nuh Bey, az çok para almıyor mu? —
Alıyorsa da devede kulak (K. Tahir). || **eve güreşi
oto. nraocco, Baufle (LAROUSSE) ; N. Erktim, Yem Satal, ar, iv i {MEYİ,AK)
alp devedikeni
mavi devedikeni
âdi devedikeni
Deve hamuru gibi, sindirilmesi güç olan yemekler için kullanılır: Deve hamuru gibi börek. II Deve kini, geçmeyen kin. || Deve nalbanda bakar gibi, ilgisiz olduğu şeye kayıtsızca bakış. || Tekiz. Deve olmak, [para için] kaybolmak. || Deve Umarı, acele ve uydurma yapılan iş. || Tekiz. Deve yap-nıuk. başkasının malını saklayarak kendine mal etmek. 1| Deve yürekli, korkak kimseler için kullanılır. || Tekiz. Devenin bası (nah), anlatılan şeyin inanılacak gibi olmadığını belirtmek için söylenir: — Yok devenin bası! Be birader, görmüyor musun Elbe nehrile Berlin arası ne kadar (B. Felek) II Argo. Deveye binmek, esrar çekmek. | Deveye hendek atlatmak, yapılması çok güç işler için kullanılır: Bunak amcaya bu dâvayı anlatmak deveye hendek atlatmak demekti (R.N. Güntekin). ||_ Deveye ot lâzımsa bovnunu uzatsın, uğraşmadan hiç bir işin gerçekleşemeyeceğini anlatır. || Devevi diize çıkarmak, güçlükleri giderip işleri yoluna sokmak. || Deveyi ha-mtıdu ile yutmak, bir şeyi olduğu gibi ele geçirmek. || Atla deve değil a!, bir şeyin pek önemli olmadığını belirtir. || (Bir) de-devekuşu ve (veya develer) yükü, «pek çok» anlamında kullanılır: Âlimdi, develer yüku kitap okumuştu (N. Araz). ]| Sen adam oluncaya kadar devenin kuyruğu yere değer, «senin adam olman imkânsız» anlamında söylenir.
I| Deveyi yardan uçuran bir tutam ot, «o-nemsiz şeye karşı duyulan tamah, buyuk /.ararlar doğurabilir» anlamında söylenir.
— Ask. tar. Deve kolu, yolsuz, arızalı, susuz ve çöl karakterindeki bölgelerde taşıma işlerini başarmak üzere develerden kurulmuş eski askerî ulaştırma birliklerine verilen ad. Bk. ANSİKU
— Atçılık. Deve döslii, karnı içeriye çekik at.
— Dokumc. Deve tüyü (yünü), deve tüyünden yapılmış, deve tüyü renginde olan Bk. ANSİKU
— Spor. Deve yuları, türk güreşinde, rakibin kolunu koltuk altına aldıktan sonra çenesinin yanından avuçlamağa verilen ad.
— Zır. Deve diji, [nar, buğday v.b. için] taneleri iri.
hayvandır. Afrika devesine (C. dromedari-ııs) Kuzeybatı Hindistan’dan, Nübye, Suriye ve Atlas okyanusuna kadar bütün ülkelerde rastlanır. Bunun tek hörgücü vardır. Tüyleri çok ince, boyu oldukça yüksek ve narindir. Her iki deve türü de gayet ıyı yuk hayvanıdır. Binek için elverişli olan deve hecin devesi’ dir. En iyi develer Hoggar (hecin) develeridir. Bunlarla, hemen de hiç otlağı ‘bulunmayan bölgelerde birkaç hafta süren yolculuklar yapılabilir. Devenin kamburu, bir yedek yağ deposudur. Bu yüzden uzun zaman açlığa dayanabilir. Oldukça kaj rısık kimyevî bir olay sonucunda, yedek yag suya dönüşür. Kum fırtınası çıktığında burun delikleri tamamen kapanabilir. Ayakları kuru kuma gömülmez. (Bk. DEVEGtL-LEK.)
Sümerlerin deveye «dağ fili» demeleri, bu hayvanın yakın zamanda evcilleştirildiği kanaatini vermektedir. M.ö. VIII. yy. da Geç Hitit şehir devletleri, Hurriler ve Araplar deveyi kullanmışlardır. Asur kralı Sanherıb -in ordusunda, daha sonra Pers kralı Key-hüsrev’in Lydia kralı ^Kroisos ile yaptığı savaşta deve görülmüştür (M.ö. 546). Develerden ürken atlar lidyalı süvarilerin çözülmesine sebep olmuştur. Bu tarihi olay M.ö. VI. yy.da, Batı Anadolu’da devenin bilinmediğini göstermektedir. Pers kralı Kamby-ses’in ordusu, ancak Bedevî Arapların yar-dımıyle Mısır’a ulaşabilmiştir. Bedeviler ordunun beslenmesini kolaylaştırmışlardır (525). Büyük İskender file daha çok öner vermiştir.* İran çölünü geçmekte İskender’in bak-tria develerinden faydalandığı sanılır.
Günümüzde deve, çölde özellikle Büyük Sahra’da göçebe hayatı yaşayan kabilelerin hayatında çok büyük bir rol oynamaktadır. Hıristiyanlığın ilk yüzyılında Sahra’ya girmiş olan deve, Roma asker dizilerine dışarıdan saldırmayı kolaylaştırmıştır. Deve, devamlı bir kuraklık şeklinde beliren ıklım şartlarının gittikçe ağırlaştığı bir bölgede insan hayatının sürüp gitmesini sağlamıştır. Dişi devenin sütünden de yararlanıldığı ı-çin bu çevrede koyun ve keçinin önemi azalır. Etinden önemli bir fayda sağlanmaz. Deve her şeyden önce bir yük veya binek hayvanıdır. Tuaregler deve kervanlarıyle geçinirler. Bu kervanlarla güneye tuz götürür, orada darı ile değiştirirler. Çadırlar Orta Asya’da deve kılından yapılır, Afrika devesinin kısa tüylü derisi de çadır yapmağa elverişlidir.
devekuşu
öne doğru develope (bale)
_ ANSİKU Deve, güçlü ve yüksek boylu bir hayvandır. Boynu uzun ve eğridir. Ikı parmağı vardır. Parmaklarının ucu birleşe-rek kalın, değirmi ve çok esnek bir yastık haline gelmiştir. Zamanımızda yalnız evcil deveye rastlanır. Deve cinsinin ıkı turu vardır: iki hörgüçlü asya devesi ve tek hörgüçlü a/rika devesi. Çağımızda yaşayan devenin anayurdunun Asya olduğu sanılır. Asya devesinin (Camelus bactrianus) ıkı hörgücü vardır. İran’a kadar bütün Orta Asya’da yaşar. Çok kanaatkar, ısı değişikliklerine. özellikle soğuğa çok dayanıklı bir
Türkiye’de bulunan develer afrika develeri ile asya develerinin çiftleşmesi sonucu ortaya çıkan melez hayvanlardır. Bu develer ülkede kurak iklimin hâkim olduğu bölgelerde yaşar. Günümüzde Güney bölgelerde ve az da olsa Ege bölgesinde deveye rastlanır. 1950’de 110 305 olan deve sayısı, giderek azalmış, 1%8’de 42 000’e inmiştir.
— Ask. tar. Yolsuz çöllerde yapılan askerî harekâtta lojistik destek ancak deve kolları -nın yardınlıyle sağlanabilirdi.
Büyük birliklerin lojistik ihtiyaçlarını destekleyebilmek için, deve kolları birleştirilme; siyle kurulan «deve katarlarından» Birinci Dünya savaşında, Suriye, Filistin, Sina, Kanal, İrak cephelerinde faydalanıldı.
— Dokumc. Tek ve çift hörgüçlü develerden alınan ve tekstil ham maddesi olarak kullanılan deve yünleri kıl ve tüyün bir karışımından meydana gelir. Kıl kısmı 5-6 sm uzunluğundadır ve tüylere nazaran daha koyu renklidir. Tüyler ise, kıllardan daha ince ve daha kıvırcık, ortalama 10 sm uzunluğunda olur, renkleri sarıdan esmer sarıya kadar değişebilir. Deve yünleri, kalite bakımından 5 gruba ayrılır:- 1. taylak, en değerlisidir, sadece tüylerden meydana gelmiştir; 2. ikinci nevi, az kıl karışıktır ve oldukça yumuşaktır; 3. üçüncü nevi, büyük bir kısmı kaba ve sert kıllardan meydana gelir; 4. dördüncü nevi, puskulleşmış uzun yünler; 5. yele adı verilen kaba ve oldukça uzun kıllar.
Deve yünleri kırpıldıktan sonra bir ayırma işlemine tabi tutulur. Bu ayırma sonunda değişik deve yünlerinden alınan miktarlar, ortalama olarak şu oranlarda olmaktadır: taylak, yüzde 2, ikinci nevi yüzde 23, u-çüncü nevi yüzde 54, dördüncü nevi yüzde 18 ve yele yüzde 3.
4 Deveci i. Deve çobanı. || Kiralık deve sağlayan kimse. || Deve kervanını güden kimse. ‘
— Teşk. tar. Yeniçeri ocağının 29. ortasının adı. (Ortanın kıdemlisi başdeveci, terfi edince Hünkâr hasekisi veya Rumeli ağası olurdu.) ¡| Deveciler ortaları, yeniçeri ocağında 23. ortanın meydana getirdıgi sınıf. (Ocağın, itibarı en yüksek olan sınıfıdır. Savaşlarda siper işlerinde çalışırlar. Ayrıca sefere gidiş ve dönüşte Yeniçeri ağasının develerinin yük işleriyle uğraşırlardı.) [ML]