DİANA, Romalılar Tarafından, Yunanlıların Artemis’i İle Bir Tutulan Tanrıça
DİANA, Romalılar tarafından, Yunanlıların Artemis’i ile bir tutulan tanrıça. Şair Ca-tulus’un dediği gibi İtalya yarımadasında oturanların tanrıçası olan Diana’nın «dağlara, yeşil ormanlara, ıssız çayırlara ve ırmaklara hükmeden» bir vahşî tabiat tanrıçası olduğu sanılmaktadır.
Diana kültü, İtalya’nın çeşitli bölgelerine yayılmıştı. Capua yakınında, Tifata dağında hüküm süren bir Sabin Diana’sı (Diana Tifatina) vardı. Fakat en ünlüleri Latium Diana’sıydı (Diana Aricina, Diana Ne-morensis veya Nemi Diana’sı).
Bu tanrıçanın Nemi gölü yakınında Albanus tepelerinde zengin bir tapınağı vardı ve buranın rahibi olabilmek ancak belirli bir ağacın dalını kırmak ve görevli rahibi öldürmekle mümkündü. Nemi’de, Diana’nın mitolojik rahibi olan ve bu tanrıçayle kutsal bir çift meydana getiren Virbius adında bir erkek tanrıya da tapılırdı. Nemi’de bunların şerefine her yıl 13 ağustosta gece eğlenceleri düzenlenir, başlarında gülden çelenk-ler, ellerinde meşaleler bulunan kadınlar sokaklarda dolaşırlardı. Bu münasebetle av köpeklerine saygı gösterilir, vahşî hayvanlara dokunulmazdı, çünkü Diana hem av hayvanlarının koruyucu tanrıçası hem de bir Bereket tanrıçasıydı. Diana Lucina aynı zamanda doğum sancılarını hafifleten bir tanrıçaydı.
Diana’nın kültü Latium’da bir süre siyasî bir önem de kazandı. Latin konfederasyonunun üyeleri Roma’da, Aventinus tepesindeki Diana tapınağında toplanırlardı. Bu tapınak tanrıçanın Roma’da bulunan tapınaklarının en büyüğüydü; Servius Tullius tarafından yaptırılmış ve imparatorluk çağının başında onarılmıştır.
— İkonogr: Tanrıçanın, Efes Diana’sından (Roma’da, Vatikan ve Dresden’deki kopyaları) yunan mimarı Praksiteles’in üslû-buyle yapılmış Gabii (Louvre), Larnaka (Viyana) ve Ostia Diana’sına kadar birçok eski heykeli ve bunların Dresden, Münih, Stockholm, Londra, Roma v.b. yerlerde de sayısız kopyaları vardır.
Bu eserler daha sonra Jean Goujon, Germain Pilon, Anet Diana’sı (Louvre), Allegj rain (Louvre), Desjardins (Versailles), Vasse (Potsdam) ve Caserta (Napoli) parkı heykel-tıraşlarıyle özellikle Houdon’u etkilemiş (Leningrad, Louvre) ve bunların yaptıkları heykellere ilham kaynağı olmuşlardır.
Diana efsanesi, XVI. yy.dan beri ressamları etkilemekten geri kalmamıştır. Ressam Correggio, Arabasına Binmiş Diana’ yı (Parma’da San Paolo manastırının freskleri) çizdi. Gabriel Blanchard Diana ile Peri Kızları’m (Versailles’da Diana Salonu tavanı), Fontainebleau okulundan biri de Diana’nın Avlanışı adlı tabloları yaptılar (Louvre). Ayrıca Diana, Paris Bordone (Dresden), Veronese (Leningrad), Rubens (Dresden), Paul Bril (Louvre), J. Fyt (Viyana), Louis de Boullongne (Tours), De Troy (Nancy) tarafından da yapıldı. Fakat en ünlü olanları İl Domenichino (Roma’da Borghese galerisi) ile Vermeer’e (La Haye) ait olanlardır. Diana’nın Banyosu’nu François Clouet (Rouen), Carracci (Brüksel), Cambiaso (Cenova), il Caavalier d’Arpino (Louvre), Albani (Louvre), Watteau, Boucher (Louvre), Aktaton’un Diana’ya Baskını nı Tiziano (Madrid), Correggio (Parma yakınında San Vitale villası) ve J. Fr. de Troy (Basel), Cailisto’nun Gebeliğini Keyfeden Diana’yı da Tiziano (Viyana ve Madrid), Annibale Carracci (Louvre) ve Dietrich (Dresden), Diana ve Venüs’ü Primatiecio (Aix-en-Provence), Diana ve Pan’ 1 Lan-franco (Louvre), Diana ve Endymion’u Annibale Carracci (Roma Farnese galerisi), Dosso Dossi (Dresden), Blanchard (Versailles) ve J. B. Van Loo (Louvre) çizmişlerdir. Bu konuda daha birçok eseri yapılmıştır. Bunlar arasında desen ve gravürü İtalyan çinilerini, ağaç veya taklit mermer süslemelerini Anet şatosunun halılarıyle Paris’te T. Dubreuil’ün taslaklarına göre yapılan Diana’nın Hikâyesi halılarını, Fontainebleau şatosundaki Diana galerisinin resimlerini (Abel de Pujol ile Blondel’in), Anne d’Autriche’in dairelerindeki Romanel-li’nin fresklerini (Louvre) ve XVII. ile
XVIII. yy. ın, mitolojik kılığa sokulmuş ka-
289
diontranilit
Nîmes’de Diana tapmağı,
Fransa
din portrelerini de hatırlatmak gerekir. (L)
Diana (Los Siete Libros de la), porlekiz asıllı Jorge de Montemayor’un Castilla dilinde yazdığı nesir ve nazım karışımı pastoral roman (1559). Uzun bir ayrılıktan sonra geri dönen çoban Sireııo, bir sihirbazın büyüleriyle uzaklaştırmayı başardığı Diana’yı bulur; ama rakibi Delio, Diana ile evlenir. Sireno gibi aşktan yana mutsuz | olan başka erkek veya kadın çobanlar birbirlerine içlerini döker ve başlarından ge- I çenleri anlatırlar. Bu anlatılar üslûbun za- j rifliği ve tatlılığı ile büyük başarı sağla- i yan romanın bir çeşit devamıdır. Monte-mayor’un Diana’s 1, Alonzo Perez, daha j sonra da Diana Enanıorada (Âşık Diana)
[1564] adlı eseriyle Gaspar Gil Polo tarafından işlendi. (L)