Dil Felsefesi

Dil Felsefesi

Çok daha genel olarak iletişimsel etkileşimin göz önüne alınması, önceki bütün çözümlemelerin gözden geçirilmesini gerektiriyordu. Nitekim Francis Jacques, klasik imlem çözümlemesinin, konuşanların kendilerini konuşanlar olarak bilip tanımalarını ve varlıklara ilişkin ortaklaşa bir ilişki kurmalarını sağlayan karmaşık imlem süreçlerinin terimleri içinde yeniden nasıl formüle edilmesi gerektiğini gösterdi. F. Jacques, bu incelemelerinden karşılıklı-konuşma ilişkisinin her tür iletişimin a priori koşulu olduğunu ileri sürerek, felsefî sonuçlar çıkardı. Buna göre, kişiler ancak, basit laf alışverişinden farklı olan diyalog aracılığıyla, anlam ve gönderim üzerinde anlaşan konuşanlar olarak ortaya çıkabilirler. Öte yandan Jürgen Habermas, sosyolojik bir perspektif içinde, toplumsal anlayışı ve rasyonaliteyi tamamen yararcı ve araçsal amaçlara yönelen bir davranma strate-jisiden ayırt ettiği bir iletişimsel davranış üzerinde temellendirdi («İletişimsel Davranış Kuramı», Theorie des Komunikativen Han-delns, 1981). Kari Otto Apel’in sezgilerini yeniden ele alan ve felsefî bakımdan yorumlanmış olan pragmatik yaklaşım, böylece, bir ahlak felsefesine bağlanan

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*