DİYALOG

DİYALOG

DİYALOG

DİYALOG

DİYALOG i. (yun. dialogos*tan fr. dialo¬gue). iki veya birçok kişi arasındaki ko¬nuşma. || iki kişi arasındaki konuşmanın içeriği. ¡1 Edebiyat eserinde, kişiler ara¬sındaki konuşma: Bir oyunun diyalogla¬rı. || Filim senaryosunda, olayda yer alan kişilerin konuşmaları için hazırlanmış bö-lüm. || Konuşma biçiminde edebiyat eseri; düşüncelerin çelişecek şekilde anlatılması yazara ahlâkî, felsefî, dinî v.b. düşünce¬lerini açıklama imkânı verir: Eflatun*un Di¬yaloglar’ı.
— ANSİKL. Müz. Bu terim, edebiyattaki anlamı genişletmek suretiyle XVI. yy. ortalarından beri müzik diline yerleş¬ti; aslında, karşılıklı konuşma tarzında müzik, çok daha önceleri kilise şarkıların¬da, Rönesans’ın metot, çok sesli şarkıların¬da bentlerden kurulu halk şarkılarında ve Laudi spirituali’de yer almakta idi. İtalya’¬da 1544’ten XVII. yy. sonuna kadar yazılmış 6, 7 veya 8 sesli (solo ve koro¬
nun söyleştiği) motet derlemeleri bulunmak-tadır. Almanya’da «ruhanî diyalog» Luther’- ciler tarafından benimsendi ve çok tutuldu. İngiltere’de 1650’den XVII. yy. sonuna ka¬dar Dowland, Lawes, Hilton’un adlarına din dışı arya ve diyalog*\arâ& (ayres and dialogues) rastlanır. Fransa’da, konuşmalı besteler XVI. yy. ın çok sesli şarkılarının çoğunda, sonra da XVII. yy. da kutsal mü¬zik alanında kullanılageldi. XVII. yy. sonu ile XVIII. yy. başında bu tarz ancak çalgı müziğinde, özellikle org için düzenlenen bestelerde devam eder. (L)
Diyaloglar yun. Dialogoi, Eflatun’un bir¬kaç Mektup dışında bütün yazılarının genel adı. Bir edebiyat türü olarak felsefî diyalog, Sokrates’in öğretiminden doğdu; ondan önce bazı sofistler de sorulu-cevaplı araştırma metodunu kullanmışlardı; ama Sokrates bu metodu maieutike (doğurtma) sanatının temeli yaptı; öğrencilerine, in¬sanda doğuşta var olan bilgileri, sorular¬la gün ışığına çıkartabileceğini gösterdi. Bu¬gün elimizde bulunan bu geniş derleme (42 diyalog) Sokrates’in «doğurtma» metodunu en mükemmel şekliyle ortaya koyar. Diya¬logların sınıflanması, uzun süre, kesin bir karara bağlanamadı: bunun sebebi, Eflatun’¬un gerçekte bir araştırma konusu olması gereken düşünce evriminin biliniyor sanıl- masıydı. Bu yüzden XIX. yy. da çelişik so¬nuçlara ulaşıldı. Bugün Lewis Campbell, Lutoslawski, Dittenberger v.b. nın çalış- malarıyle herkesçe kabul edilen sonuçlar üzerinde anlaşmaya varıldı. Bu düşünürler, Eflatun’un ölümüyle yarıda kalmış olan Kanunlar’ım (Nomoi) üslûp ölçüsünden baş¬vurma kaynağı olarak alıp, tutarlı bir sı-nıflamayı gerçekleştirdiler.
Diyaloglar üç bölümde toplanır:
1. Gençlik veya Sokrates diyalogları, Sokrates’in düşüncelerinin geliştirildiği diyaloglardır; bir tanım çevresinde dönen canlı tartışmalardan meydana gelir: Lak- hes’te konu cesaret, Euthyphron’da dindar¬lık, Kharmides’te ise isteklerin ölçülülüğü¬dür. Bazı diyaloglar ise, daha karmaşık me¬seleleri işler: Protagoras’ ta faziletin öğreti¬lip öğretilemeyeceği tartışılır. Mesele birçok yönü ile ele alındıktan sonra diyalog, ge¬nellikle bir çıkmaza (aporia) girerek son bulur.
2. Olgunluk çağı diyaloglarında bunlarda Eflatun’un, Sokrates’in «istihza»sından u-zaklaştığı ve dogmatik bir felsefeyi geliş¬tirdiği görülür. Bu diyaloglardan Phaidon’- da ruhun ölümsüzlüğü, Şölen (Symposion) ve Phaidron’da Sevgi, Devlet*te (Politeia) ideal şehir devletinin teşkilâtlanması ve fi¬lozofun eğitimi gibi konulan işler ve Sokrates’e uzun konuşmalar yaptırır. Bu diyaloglardaki düşünceler eflatuncu idealiz¬min temelidir.
Bu iki bölümde bir hikâye düzeni buluruz: ilgi çekici bir girişten sonra (Protagoras’ta sofistler topluluğu, Phaidros’ta llissos kıyı¬sında gezinti), konuşma tabiî olarak gelişir. Konuşanların belirgin bir kişiliği, faal rolleri vardır: Şölen’e katılanlarda veya Gorgias*ın baş kişilerinde bu özellikleri bu¬luruz.
3. Üçüncü grupta yer alan yaşlılık döne¬mi diyalogları soyuttur. Tenkitçi bir meta¬fizikle ilgili tartışmalarda, kanilikli konuş¬manın yerini uzun açıklamalar almıştır. Bu açıklamaları, ancak, tartışmaya katılanlarm konuşmacıya hak verdiklerini belirten söz¬leri keser. Diyaloga canlılık veren çevre tasvirlerine rastlanmaz. Theaitetos, Sofist (Sophistes), Devlet Adamı (Politikos) eski bir konuşmanın yazılı tutanağından başka bir şey değildir.
Açıklamalar söylev biçimindedir; akla ses¬lenen kanıtlamalara dayanır; aklın doğru o¬lanı kavrayamadığı durumlarda ise mitos’- lara, hayal ürünü hikâyelere başvurulur. Bunlardan en önemlileri Phaidon ve Dev¬let’it görülür; bunlarda ruhların öteki dün¬yadaki hayatları anlatılır. Timaios’taiki mi¬tos ise evrenin yaratılmasını ve düzenini di¬le getirir. Dinî bir niteliği olan bu mitos’- lar, belki de, pythagorasçı etkilerin ürünü¬dür. Bu mitos’ları, soyut bir düşünceyi ay¬dınlatan örneklerle, özellikle sembolik ör¬neklerle karıştırmamak gerekir: Devlet’teki «mağara» sembolü, Devlet Adamı’ndaki kralın dokumacısı örneği bunların en ünlü¬leridir.
Diyalogun felsefedeki önemini kavramak için «diyalektik» metodu göz önünde bulun¬durmak gerekir; mutlak-olan’a yükselmeyi sağlayan bilgi metodu olarak diyalektik, as¬lında «diyalog kurma sanatının» kaynağın¬dan başka bir şey değildir. Nitekim kitabın yaygın olmadığı medeniyet aşamalarında her türlü bilginin kaynağı karşılıklı konuş¬ma olmuştur.
• (Her diyalogun konusu için o diyalogun adına bakınız), [L]

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*