DİYARIMUDAR
DİYARIMUDAR. Esk. coğ. Arapların Mudar boyunun VII.yy.da yerleştiği bölge. Merkezi: Rakka. Kuzeyde Sumeysaftan (Şamşat, Samsat) başlar; Fırat dirseğinin doğusunda kalan, Fırat ile, Harran’dan (Carrhae) gelerek ona karışan Belih suyu arasındaki kuzey Fırat bölgesi, güneye doğ¬ru uzanan bir ova durumundadır. Eskiden beri doğusundaki en önemli yerleşme mer¬kezi Harran’dır; kuzeyinde Urfa (Edessa) yer alır. Fırat ve Belih ırmakları ile kolları tarafından sulanan bölge, büyük bir tarım alanıdır.
• Tarih, Tarih boyunca, Asurluların, İran-lIların, Grek ve Romalılarla BizanslIların, sonra Müslüman Araplarla Türklerin ve Haçlıların hâkimiyetinde kalan Diyarımu- dar’ın etnik bütünlüğü olmamıştır. 1036¬1039 Yıllarında Van gölü kıyılarında üsle¬nen türk akıncıları, 1042’de Göktaş ve Kı¬zıl Bey. oğlu Mansur yönetiminde bölgeyi
ete geçirdiler. Fakat kesin olarak alınması Sultan Melikşah’ın, 1077’de Emir Tutuş’u Suriye’ye göndermesiyle oldu. Bunun üze¬rine Âmid’ı (Diyarbakır) bırakan Şerefüd- devle Müslim, Rahbe’ye çekildi. 1084’te Me- Iikşah Rahbeyi Şerefüddevle’ye bırakınca bölge, Türkler ve Araplar arasında bölün¬müş oldu, kuzeyi Türklere, güneyi Arap- lara kaldı. Bu bölünmeyi Türklerin yara¬rına değiştirmek isteyen Anadolu Selçuklu sultanı Süleyman Şah, Şerefüddevle’yi yen¬diyse de (1085) Melikşah’ın desteğini kazana¬madığı için bölgenin güney kısımlarının Anadolu beyliğine katılması tasarısı sonuç¬lanmadı. Bölge uzun süre Artuklulann elin¬de kaldı. llOO’den sonra Haçlıların akınları başladı. 1186’da da Selâhaddin Eyyubî’nin eline geçti. Eyyubîlerin devamı olan Türk ve Çerkez Kölemenlerinin elinde iken Alâ- eddin Keykubad I tarafından alındı (1233). Nihayet Yavuz Suttan Selim’İn Mercidabık zaferiyle (1516) osmanlı hâkimiyetine girdi. Yapılan ilk teşkilâtlandırma ile Urfa, Ane ve Rahbe Diyarbakır beylerbeyliğine. Rak¬ka ise Halep beylerbeyliğine bağlandı.
XVIl.yy. da merkezi Rakka olan ayrı bir beylerbeylik haline getirildi; yeni yerleştiri¬len halkla daha çok türkleştirildi. Birinci Dünya savaşında Suriye cephesinin çökme¬sine kadar türk hâkimiyetinde kaldı. 20 Ekim 1921 Ankara itilâfnamesi ile fransız mandasına bırakılan Suriye ile Türkiye ara¬sında demiryolu boyunca bölündü. Bölge¬nin Samsat, Urfa, Harran, Birecik, Seruc şehirleri Türkiye sınırları içinde kaldı, (M) DİYARIREBİA. Esk. coğ. Ortaçağda Re¬bia Araplarının oturdukları bölge. Kuzey¬de Rasülayn, Mardin, Tel Fagan ve Nu¬saybin, güneyde Tigris ve Sarsar, doğuda Küçük Habur, Yukarı ve Aşağı Zap ır¬makları, batıda Çağcağa (Hermes) ve Büyük Habur sularının vâdisiyle sınırlanır. Merke¬zi, Musul.
— Tar. Diyarırebia halife ömer zamanın¬da Utbe bin Ferhad tarafından alındı (641); Emevıler devrinde bir eyalet haline getiril¬di. Abbasîler devrinde^ bölgenin güney kıs¬mına bir süre haricî başkanı Musavvir hükmetti. Halife El-Mutemid’in, emrindeki türk ordusunu Musul’a göndermesiyle bölge¬de türk hâkimiyeti başladı. 1042’de Oğuz oy¬makları, Ukaylîemîri Karvaş’ı yenerek Mu¬sul, Cizre, Nusaybin ve Sincar’ı ele geçirdiler ve Tuğrul Beyin idaresini yerli arap emirleri¬ne kabul ettirdiler. Şerefüddevle Müslim a¬raplık kaygısıyle Diyarbakır hükümdarı Nas- rüddevle’ye yardım ederek Artuk Beye kar¬şı harekete geçti. Şerefüddevle yenilince böl¬ge Büyük Selçuklu imparatorluğuna katıldı (1084). Bundan sonra Diyarırebia bölgesi¬ne türk beylikleri Musul adını verdiler. Bölge sırası yle Zengîler, İlhanlIlar, Celâyir- liler ve Timurtuların hâkimiyetine girdi. Daha sonra Akkoyunlu ve Safevı İran, bölgeye hâkim oldu. Diyarırebia 1516’daki Kızıltepe savaşından sonra Osmanlı devle¬tinin eline geçti. Kanunî Sultan Süleyman’¬ın Bağdat seferinden (1534-1535) sonra da İl teşkilâtı kuruldu. Birinci Dünya sava-şından sonra yapılan Mondros antlaşma¬sının uygulanması sırasında böJgedeki zen¬gin petrol yatakları ingilizlerin dikkatini çekti. 8 Kasım 1918’de bölgenin merkezi Musul’u İngilizler ellerine geçirdiler. 1926 Haziranında Ankara’da yapılan Türkiye-In- giltere antlaşmasıyle bölgenin kuzey bölü¬mü (Cizre, Nusaybin, Mardin, Resuleyn) Türkiye’ye bırakıldı, (M)