DOĞURGAN

 DOĞURGANDOĞURGAN

DOĞURGAN sıf. (doğurmak’tan doğ-u-r- gan). Çok doğuran. Esk. Velut.
— Demogr. Döllenmeye yatkınlık gösteren kadın veya böyle bir kadınla erkeğin mey¬dana getirdiği çift. Doğurgan çiftlerin nite¬liği, çoğalmağa karşı gösterdikleri özelliğe bağlıdır. (Zt. kisir.)
— Zool. Yavruları embriyon evrimini veya hiç değilse bu evrimin büyük bir kısmını ana karnında geçiren, günü geldiği zaman tam gelişmiş «canlı» olarak doğan ve boş bir kılıf içinde bulunmayan hayvanlar için söylenir.
+ Doğurganlık i. Doğurgan olma hali.
— Demogr. Doğurganlık oranı, bir toplum¬daki belirli bir kadınlar grubunda yıllık doğum oranı. (Bu oran Türkiye’de 20-30 a¬rası yaş grubu için 335’tir.) J| Genel doğur¬ganlık oranı, döl verme çağmdaki (çoğun¬lukla on bes ile elli yaşındaki) kadınlar a¬rasındaki doğum oranı. || Kadınların do¬ğurganlığı, kadınların çocuk doğurma nite¬liği. (Sadece kadınların değil, çiftlerin do¬ğurganlığından da söz edilir.) || Meşru do¬ğurganlık, meşru olmayan doğurganlık, meş¬ru veya meşru olmayan birleşmelerin so¬nucu doğurganlık. || özel doğurganlık ora¬nı, doğum sayısının doğurganlık yaşındaki kadın sayısına oranı.
— Zool. Doğurucu hayvanların üreme şek¬li. Doğurganlık memelilerde kural, diğer o-murgalılarda istisnadır.
— ANSİKL. Gerçek doğurganlık’ta, çiftleş¬meden sonra yumurta ana karnında dölle¬nir ve dölüt gebelik süresince ana karnında beslenir (memelilerde ve köpekbalıklarında etene ile, çok yumurtalılarda erken gelişen ötekileri yiyerek [kara semenderi ve soğukta kalan mağara semenderi]). Bitkilerde döllen- mesiz doğurganlık, babaköş ve engereklerde yumurtalı doğurganlık (yumurta tam doğum sırasında açılır) görülür. Bazı hayvanlarda ise yalancı doğurganlık vardır. Bunlarda yu¬murta yumurtlanır yumurtlanmaz erkek ve¬ya dişinin vücudundaki bir kuluçka boşluğu¬na girer (denizaltı ,birçok kurbağalar, ke¬seliler v.b.). Yavrular kuluçka kesesinden çıktığı için hayvanın doğurduğu sanılır. DOĞURMA i. (doğurmak’tan doğ-u-r-ma). Doğurmak eylemi.
— ANSİKL. Vet. Hayvanlar çoğu zaman hiç bir müdahaleye lüzum kalmadan doğu* rurlar. Genellikle göbekbağının bağlanması¬na ihtiyaç kalmaz, çünkü uzama dolayısıyle
kendiliğinden kopar. Her türlü temizleme ve
kurulama ananın yalamasıyle sağlanır. Tay,
dana, oğlak ve kuzu doğduğu andan itibaren
her şeyi görebildiği gibi on beş dakika son-
ra yürüyebilir ve anasının memesini yakala-
yabilir. Buna kargılık köpek ve kedi yav-
rusu doğduğu zaman iyi görmez, ancak bir
iki gün sonra görür. Evcil hayvanların do-
ğurması veteriner müdahalesine ihtiyaç gös-
terebilir. (ML)
DOĞURMAK geçz. f. (doğmak’tan doğ-u-r-
mak). Yavru dünyaya getirmek: İki sene
sonra ölü bir kız daha doğururken kendi de
lohusa döşeğinde can verdi (H.E. Adı var).
İkiz doğurmak. || Ortaya çıkarmak: Bu
şüphesiz, kendi zaaflarımın doğurduğu bir
vehimdi (A.H. Tanpmar). Sıcakla soğuğun
aynı neticeyi doğurması hana garip geldi
(R.N. Güntekin).
— DEY. Dokuz doğurmak, bir şeyi sabırsız-
lıkla, merakla beklemek: Hilmi Bey’le Şa-
kir’in sen bugünlerde nasıl dokuz doğurduk-
larını bir bilsen (Sabahattin Ali),

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*