DOKUMAK

DOKUMAK

DOKUMAK

DOKUMAK

DOKUMAK geçi. f. (esk. türk. fofcumak’-tan). İplikleri, atkıyı ve çözgüyü düzenli olarak birbirine geçirmek: Bez dokumak. Çorap dokumak. || Meç. Meydana getirmek: Beşikte duyduğu sesler gelir hu yavruların / Dokur ufukların üstünde bir serab-ı kesif (M. Â, Ersoy). || Mah. Ağaçtaki meyveyi toplamak için sırıkla vurarak düşürmek (Ankara, Ayaş, Bolu, Çaycuma).
— ÇEg. DEY. İnce eleyip sık dokumak. gereğinden fazla inceleyip araştırmak. || Mekik dokumak, iki yer arasında çok gidip gelmek.
+ Dokutmak ettrg. f. Dokumak işini yaptırmak.
+ Dokuyucu i. Dokuma yapan kimse.
+ Dokuyuş i. Dokuma biçimi, tarzı. (W) DOKUNAÇ i. (dokunmak’tan dokun-aç). Zool. ilkel hayvanların av yakalamaya yarayan uzantılarından her biri; sayısı çok olur.
ANSİKL. Dokunaç, birhücreli asinetgil-lerde, selenterelerde, derisidikenlilerde, yosun hayvanlarında, kafadanbacaklt yumu-şakçalarda bulunur. Tamamen yumuşak ve uç kısımları sinir dokusunca zengin bu uzantılar, görme, dokunma ve koklama organlarını taşıyabileceği gibi (medüz), yakalama organı olarak da iş görürler (medüzlerin dokunaçları, ahtapotun çekmenleri). Salyangozun ve diğer kafadanbacaklıla-rın duyu organlarına, av yakalamaya yaramadıkları halde yanlış olarak dokunaç denir.
♦ Dokunaçsal sıf. Dokunaçlarla ilgili: Dokunaçsal uzantı. || Dokunaca benzer organı bulunan, (LM)

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*