DOLANMAK

DOLANMAKDOLANMAK

DOLANMAK geçz. f. (dolamak’tan dola- n-mak). Bir şeyin etrafını kuşatmak: İnce kolları kadının boynuna sımsıkı dolanmış (H. E. Adıvar). Sarık hemen bozulur, son¬ra şöyle bir dolanır (M.Â. Ersoy). || Bir şeyin etrafında dönmek, gezinmek: Yedi ik¬lim dört köşeyi dolandım / Meğer dünya her tarafta bir imiş (Köroğlu). Meliha Ha¬nını, ezrailin tepesinde alıcı kuş gibi dolan-

dığınm farkında değil (K. Tahir). || Yayıl¬mak, ağızdan ağıza dolaşmak: ölüm habe¬ri bütün şehirde dolandı. || Halk dili. Bü¬külmek: Ayağı dolandı.
+ Dolanma i. Dolanmak eylemi.
— Astron. Bir gökcisminin, başlangıç nokta¬sına dönmek üzere yaptığı dairesel hare¬ket: Mars’ın Güneş çevresindeki dolanma süresi iki yılda, ekseni etrafındaki dolanma süresi ise yirmi dört saatte tamamlanır (Con¬dillac).
— Balıkç. Balık ağının kendi üzerine sarıl-ması. || Balık oltasının kendi üzerine sarıl-ması.
— Psikol. Elde etme veya hareket dolanma¬sı, bir nesneyi ele geçirebilmek için veya önünde engel bulunan bir yere ulaşmak için bir hayvanın o zamana kadar başvurulma¬mış bir aracı kullanması. Bk. ANSİKL.
— ANSİKL. Psikol. Bazı bilginlerin «hayva¬na mahsus icat» adını verdikleri bu olay¬lar, bir düşünme ve anlaşmadan değil, hayvanın belli bir duruma karşı gösterdiği somut uymadan (intibak) doğmaktadır. Bu uyma, elyordamıyle yapılan deneme ve ya¬nılmaların, birtakım çağrışımların ve şart¬lı reflekslerin kazanılması yoluyle meyda¬na gelir, (ML)

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*