DONGEN (Kees VAN)

DONGEN (Kees VAN)

DONGEN (Kees VAN), hollanda asıllı fran-

DONGEN (Kees VAN)

DONGEN (Kees VAN)

sız ressamı (Delfshaven, Rotterdam 1877-
Monte Carlo 1968). Genç yaşında baba e-
vinden ayrıldı, Rotterdam limanında gön-
lünce yaşamağa koyuldu, sınaî desinatörlük
öğrenimini yarıda bırakarak New York’a
gitti, Rotterdam’a döndü, bir gazeteye desi-
natör olarak girdi. Steinlen ve Toulouse-Lau-
trec’in eserlerini görünce babasından biraz
para koparıp ressam olmak için doğruca
Paris’e gitti. Orada geçinmek için her mes-
leği denedi, fakat Rotterdam’a dönmek zo-
runda kaldı. 1900’de tekrar Paris’e yollan¬dı, meşhur «Bateau-Lavoir»a yerleşti ve Picasso’nun gözde modeli Fernande Olivier’- nin birkaç portresini yaptı (Fernande’ın Portresi, 1905). Geçinebilmek için sehpasını sokaklara kuruyor, birkaç frank karşılığın¬da gelip geçenlerin portrelerini çiziyor, bu arada gazetelere de desenler yolluyordu. Ka¬biliyetini keşfeden Félix Fénéor sayesinde Bağımsızlar salonundaki sergiye katıldı, kendi ilk kişisel sergisini de 1904’te açtı. Empresyonistlerin etkisini taşıyan bu man¬zara resimleri (Delfshaven’den Görünüş,
[1896] , Bulutlar, Ebe Kuşağı v.b.) karşısın¬da tenkitçiler özellikle ressamın aşırılığı üs-tünde durdular. Gerçekten de Van Dongen çiğ renkler kullanıyor, gece hayatının ve eğlence yerlerinin ışık tezatlarını belirti¬yordu. Resimleri satılmağa başlayınca «Ba- teau-Lavoir»dan çıktı, fakat tarzını değiş¬tirmedi: Fov’lar Cézanne’m ölçülü paleti¬ne yönelirken, o yine eski çiğ renkleriyle çalışmağa devam ediyordu. Güney Amerika’¬yı, İtalya’yı, Mısır’ı dolaştı. Cassati (Jasmy) kontesiyle karşılaşması (1913) hayatında ve üslûbunda büyük bir dönüm noktası oldu: kontesin bile bile yapmacıklı birçok port¬resini çizdi, cüretli resimlerle süslediği ma¬likânelerinde bütün Paris sosyetesinin çağ¬rıldığı gösterişli ziyafetler vermeğe başladı. Artık Cannes’ın ve Deauville’in * en gözde şahsiyetlerinden biri olmuştu. Paris sosye¬tesinin bütün gözde kimseleri portrelerini yaptırmak için ona koşuyorlardı (Boni de Castellane, Ednıonde Guy, Anna de Noail- les, Maurice Chevalier v.d.). Jasmy ile bo¬zuştuktan sonra (1934), kendini tamamen eserlerine verdi, insanlar arasına pek karış¬maz oldu. Bu arada bazı incelemeler (Van Dongen Raconte la Vie de Rembrandt [Van Dongen’in Kaleminden Rembrandt’ın Haya¬tı]) yayımladı, birçok kitabı resimledi (Bin- bir Gece Masalları, Marcel Proust’un bütün eserleri v.d.). Tabloları Paris Modern Sa¬nat müzesinde, Avrupa ve Amerika’daki çe¬şitli koleksiyonlar arasındadır, (L) DONG-HOİ, Kuzey Vietnam’da şehir, il idare merkezi, Annam kıyısında. Balıkçılık limanı. Annam’lılardan kalma kale. (!¦•)
Don Giovanni (veya il Dissoluto Punito [«Cezasını Gören Sefih»]), Mozart’ın iki perdelik neşeli dramı (dramma giocoso). Lorenzo Da Ponte’njn İtalyanca libretto¬su üzerine bestelendi, ilk olarak I787’de Prag’da bestecinin yönetiminde çalındı. Tir¬so de Molina’dan bu yana türlü değişikliğe uğrayan bu eski İspanyol teması, Mozart ve Da Ponte’nin işbirliğinde belki de en mükemmel şeklini buldu. Bu eser, kıvrak-lığı, olayların değişikliği, inceliği, ilhamının derinliğiyle olduğu kadar, güçlü ve içten duyguların heyecan verici anlatımıyle de kendini kabul ettirir. Karşıtlıklarla dolu, dokunaklı, güldürücü sahnelerde veya aşk sahnelerinde, kişilerin ne kadar kılı kırk ya-rarcasına işlenmiş oldukları görülmektedir. Bütün dünyada ün kazanmış olan bu ope¬ra, ilk defa 1805’te Paris operasında sah¬neye kondu, (

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*