Genel

DONJA DOLINA, Gradiska’da (Bosna)

DONJA DOLINA, Gradiska’da (Bosna)

DONJA DOLINA, Gradiska’da (Bosna)

DONJA DOLINA, Gradiska’da (Bosna)

DONJA DOLINA, Gradiska’da (Bosna)

DONJA DOLINA, Gradiska’da (Bosna) Sa-
va kıyılarında kazıklar üzerine teraslar ha-
linde inşa edilmiş konutların bulunduğu yer.
Demir çağına ait keşiflerle yeteri kadar ay-
dınlığa çıkarılmış bulunan Orta İtalya’daki
tarihöncesi konutlarla, Donja Dolina’ların
birbiriyle ilişkili olduğu sanıldıysa da, de-
mir çağı ile bronz çağı arasındaki uzun ara-
dan dolayı bu düşünce artık taraftar bul-
mamaktadır. (L)
DONJUAN i. Usta kadın avcısı, her za¬man yeni aşk serüvenleri arayan kişi, (L)
Don Juan, bir masal kahramanı: bu kah¬ramanın serüvenlerinin kökünün gerçek bir olguya dayandığı sanılır. La Cronica de Sevilla (Sevilla Kroniği), Don Juan Teno- rio’nun, Komandador Ulloa’nın kızını ka¬çırdıktan sonra, Komandador Ulloa’yı öl¬dürüşü ile başlar. Fransiskenler, koman- dadoru kiliselerine gömdükten sonra Don Juan’ı kiliseye çağırıp öldürürler. Sonra da, Don Juan’ın mezarı başında komandadora hakaret etmeğe geldiğini, heykelin de onu yutup cehenneme götürdüğü söylentisini ya¬yarlar. Şairler, Fransiskenlerin bu masalın¬dan faydalandılar ve Don Juan’ın çarpıldığı cezayı tanrının gazabına bağladılar. Tirso de Molina El Burlador de Sevilla y Gonvi- dado de Piedra (Sevilla’lı Çapkın ve Taşın Davetlisi) [1625] komedisini yazdı. Kısa sü¬re sonra Don Juan, bir masal kahramanı olarak İtalyan edebiyatına geçti. Giliberto’- nun bu konuda bir traji-komedisi (bugün kaybolmuştur) ve Cicogni’nin kanlı, ama güldürücü bir serüven komedisi (1650’den önce) vardır. Don Juan’ı Fransa’ya tanıtan İtalyan komedileri oldu (1658’den sonra). Bu konudaki İtalyan oyunları birçok fransız yazarı tarafından taklit edildi. Bunlar ara-sında Villiers’in (1659) ve Dorimond’un (1661) oyunları sayılabilir; bu iki yazarın e¬seri aynı adı taşır: Le Festin de Pierre (Ta¬şın Ziyafeti). Molière de, Don Juan’ın serü-venlerini konu alan bir oyun yazdı (1665). Kısa süre sonra başka oyunlar Don Juan’- ın halk arasındaki ününü yaygınlaştırdı: Rosimond’un le Fes-tin de Pierre ou Y At¬hée Foudroyé’si (Taşın Ziyafeti veya Çar¬pılan Allahsız) [1669], Thomas Corneille’in le Festin de Pierre’i (Taşın Ziyafeti) [1677]. Bu sonuncusu Molière’in oyununun man¬zum biçiminden başka bir şey değildir. Don Juan, İngiltere’de de ilgi uyandırdı, Sad- wel, The Libertine (Çapkın) [1677] adlı ese¬rinde, konuyu İngiliz tiyatrosuna uyarladı, ispanya’da XVII. yy.ın sonuna doğru An¬tonio de Zamora, Tirso de Molina’nın ori¬jinal metninden faydalanarak yazdığı oyu¬nu, modern sahne düzenine uyguladı. Bu Ömekseme, XVIII. yy. da Don Juan’ı sah-
neye koyan İtalyan libretto yazarlarının fay-
dalandığı kaynak oldu. 1734’te Goldoni, Ve-
nedik’te Giovanni Tenorio Ossia il Disso-
luto Punito’sunu (Giovanni Tenorio veya
Cezasını Bulan Ahlâksız) oynattı; 1761’de
Gluck, Parma’da dört perdelik Don Gio-
vanni Ossio il Convitato di Pietra (Don
Juan veya Taşın Davetlisi) [Angiolini’-
nin koreografisi] adlı bir bale yazdı; ama
Don Juan’ı bir operaya konu yapan ilk
besteci, Vincenzo Righini’dir; yazar eseri-
ne İl Convitato di Pietra Ossia İl Dis-
soluto (Taşın Davetlisi veya Ahlâksız)
[1777] adını verdi. Nihayet 1787’de Lo-
renzo da Ponte, Zamora’nın piyesinden
yararlanarak, Mozart’ın şaheserine yol a-
çan librettoyu yazdı (bk. DON GİOVANNİ).
XIX. yy. da Avrupa romantizmi, bazen
kahramanın kötülük ruhunu kişileştiren şey-
tanlığı üzerinde, bazen de gerçek sevgiyi
bulamayan bir çapkını kemiren derin kay-
gılar üzerinde durarak, Don Juan’ın kişili-
ğinin etkisinde kaldı. Don Juan masalına
dayanan eserler arasında şunlar sayılabilir:
Puşkin’in Kamenny Gost’ı (Taşın Davetlisi)
[1830]; Alexandre Dumas’nın Don Juan de
Mananı ou la Chute d’Un Ange’ı (Ma-
nara’lı Don Juan veya Bir Meleğin Düşü-
şü) [1836]; Prosper Mérimée’nin Les Ames
du Purgatoire ou les Deux Don Juaiï\ (A-
raftaki Ruhlar ve İki Don Juan) [1834];
Zorrilla’nın Don Juan Tenorio’su (1844);
Zorrilla, El Desafio del Diablo (Şeytanın
Meydan Okuması) ve Testigo de Bron-
ce (Heykelin Şahitliği) adlı eserlerinde de
Don Juan’ı kahraman olarak seçti. Don
Juan’ı konu alan alman yazarları arasın-
da ise, özellikle bu masalı Goethe’nin
Faust’ u ile birleştiren Grabbe (1839) ile
Lenau’yu (1844) saymak gerekir. Byron’un
Don Juan’ma gelince, bu eser İspanyol ma-
salından belirli ölçüde farklılık gösterir.
Don Juan ile ilgili yeni tiyatro oyunları ara-
sında şunlar sayılabilir: Milosz’un Miguel
Manara’sı (1911-1912); Edmond Rostand’m
La Dernière Nuit de Don Juan’i (Don
Juan’in Son Gecesi) [1922]; Henry Bataille’-
în l’Homme à la Rose’u (Güllü Adam)
[1921]; André Obey’in l’Homme de Cend-
res’ i (Kül Adam) [1949] ve H. de Mont-
herlant’in Don Juan’x (1958). Don Juan
tasvirleri resim alanında, öteki edebiyat kah-
ramanlarınınki meselâ «Don Kişot» kadar
bol değildir. Molière’in 1682’de basılan ki-
tabının kapak süsünden bu yana ilhamını
Byron’un eserinden alan Delacroix’nin Don
Juan’ın Deniz Kazası’nı (1841, Louvre), Ch.
Rickette’in aynı konudaki tablosunu (Lond-
ra) ve A. Johannot’un Haidée Tarafından
Bulunan Deniz Kazasına Uğramış Don
Juan’ını (Besançon) sayabiliriz, (L)
Don Juan (veya Dom Juan) veya le Festin
de Pierre, Molière’in 5 perdelik manzum
komedisi. 15 Şubat 1665’te Palais-Royal
tiyatrosunda oynandı. Molière bu eserde,
kısa süre önce Villiers (1659) ve Dorimond’-
un (1661) işlediği bir konuyu tekrar ele al-
dı. Molière’in Don Juan’x da, kadın pe-
şinde koşan bir çapkındır. Tanrının uyar-
malarından korkmaz; öldürdüğü şövalyenin
heykelini yemeğe davet eder ve sonunda
hakettiği İlâhî cezaya çarpılır. Ancak
Molière, Don Juan’ın karakterini derinleş-
tirmiş bu «soylu kötü kişi»yi insanlara hük-
metme arzusuna kapılan mağrur bir canavar
haline getirmiştir. Don Juan yüzüstü bı-
raktığı Elvire’in göz yaşlarıyle alay eder,
köylü kızları ayartarak gönül eğler; dilen-
ciyi, vereceği sadaka karşılığında Tanrıya
küfretmeğe zorlayarak dinden imandan çı-
karır; parlak sözlerle alacaklısı M. Diman-
che’ı atlatır; pişman olmuş gibi davrana-
rak ikiyüzlülük rolü oynaması korkaklığın-
dan değil, pişman olanların günahlarının
bağışlanacağına inanan öz babası Don Luis
gibi safları küçümsediği içindir. Don Juan’-
ın gururu Tanrı karşısında da kırılmamış-
tır: Tanrıbilmezliği, felsefî bir inanç olmak-
tan çok, belki de Tanrıya bir meydan okuma-
dır. Efendisinin piyes boyunca işlediği bun-
ca hayasızlık, iyi yürekli uşak Sganarelle’i
çileden çıkarır. Piyesin kompozisyonu çok
serbesttir: oluntular, köylü maskaralığından
ağır başlı komediye kadar büyük değişik-
likler gösterir, (L)
Don Juan, Byron’un şiiri, 1818’de yazılma¬ğa başlandı ve yarım kaldı. Şiir on altı bö-lümden meydana gelir; 1819’da ilk bölüm-

lerin yayımlanışı üzerine büyük bir skan-
dal yarattı. Şiirinde Byron’un kendisini kişi-
leştiren serüvenci kahraman, bütün Avru-
pa’yı dolaşır: Sevilla’dan, korsan Lambra’-
nın kızı Haidée’nin bulunduğu bir yunan
adasına, sonra bir saraylı kadını kandır-
dığı İstanbul’a, oradan da rus kraliçesi Ka-
terina’nın sarayına ve nihayet Puritan İn-
giltere’ye gider. Şairin en iyi eserlerinden
biri olan bu şiir, özellikle hayal canlılığı
ve alaycılığı ile İngiliz toplumunun yergi-
si niteliğini taşır, (L)
Don Juan, R. Strauss’un senfonik şiiri
(Weimar 1889). N. Lenau’un Don Juan’ın-
dan alınan üç sahne, eserin konusunu mey-
dana getirir. Birinci bölüm, zevk kaynaş-
malarını; ikinci bölüm, aşkı; üçüncü bö-
lüm de fırtınadan sonraki yatışmayı tasvir
eder. (L

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir