DÜŞÜNCE DENİLEN ŞEY NEDİR?

Arka kapıdan içeri süzülemeyiz ya da çitin üzerinden atlayıp giremeyiz. Çünkü içeri girdikten sonra, arkamızda tamamlanması gereken birçok iş bıraktığımızı görüp geriye dönmek isteyebiliriz.

Dar kapıdan girin: çünkü mahvoluşa götüren yol ve kapı geniş olduğu için oradan giden çoktur:

Hayata götüren yol ve kapı dar olduğu için onu bulan az olur.”

Dar yoldan girmek, bir yasa ve düzen evreninde yaşadığımızı idrak etmektir. “Düzen, cennetin ilk kuralıdır,” denmiş. Hayatımızı düzene sokmak için düşüncelerimize hâkim olmak zorundayız. Bu her zaman kolay olmaz. Birincisi, gerçekleşmesini gerçekten istediğimiz düşünceleri seçmemiz gerekir. İkincisi, düşüncelerimizi başkalarının etkileme tehlikesine karşı korumamız gerekir. Üçüncüsü ise yeni fikirlerimizle çatışan eski kalıplardan kurtulmamız gerekir. İşte ancak o zaman kendini- yönetmeyi öğrenebiliriz.

DÜŞÜNCE DENİLEN ŞEY NEDİR?

Düşünce denizinde yaşadığımızı söylemiştik. Orada yaşıyor, hareket ediyor ve varlığımıza sahip oluyoruz. Beyin ve Düşünce farklı şeylerdir. Birine “büyük bir beyin” demek aslında yanlış bir terim kullanmaktır. Beyin düşüncenin aracıdır. Radyonun ses dalgaları denizinden birkaçını alıp algılanabilir hale getirmesi gibi, beyin de düşünce denizinden bazı düşünceleri bulup çıkarır. Düşünce evrenseldir, her yerde mevcuttur. Bir bölgeye ya da bir kişiye özgü değildir. O halde düşünmek demek, Düşünce’yi kendi algılamamız ölçüsünde kullanmak demektir.

Ünlü bir doktorun söylediği şu sözleri çok beğenirim: “Beyin, karaciğerin safra salgıladığı gibi düşünce

yerde değildir. Zaman gibi U2 ramdır ve onun seçtiği iki “ölçülebilir” oluşu yalnızca
Hiçbir şey Düşünceyi kuşat
sının bu işte hiçbir rolü yoktu nasıl kullandığımızdır. Dolay fikirler almak için bilincini eğitimle kazandığı nitelikleri etkili bir düşünürdür.
Olma Cesaretini Gösterin lıştırabileceğimizi biliyoruz.
çekleştiğini bilmiyoruz. Ben şey biliyorum. Örneğin, elek-tüpün içine sokmayı düşün-
ıediği şey, hayata direnme-menin ve onları suçlamanın erek stres oluşturmanın çok Bilinçaltının çalışması hak-kusursuz çalışması için en-
salgılamaz.’
Düşünce, beynin içinde jz gerektiği konusunda uya-
tümüyle görecelidir. Düşüne bir Şeye kalkışırsam ha-
runda kalırım. Ya da çıplak
sanın kafatasına hapsedileme:; geçireceğimi de bilirim.
Günümüzün en üzücü ola i önemli olduğunu anlarız.
versite mezunu oldukları için
lere tercih edilmesidir. Oysa, ii’ak kullanmak, öğrenebile-bir kişi daha yetenekli, daha Evrensel Bilinçaltı öylesine bilgili olabilir pekâlâ. Birçok le o kadar duyarlıdır ki her yaparken beyinlerini de bir*r isteğimizi yerine getirir. Emin olun, girişimciliklerini ya da öneriyi tatbik eder. O daha o günlerden diplomayla utsuz oluyor ya da arzu-vardır. foruz?

Tüm insanlık ortak bir ren’in Yaratıcı Bilinci dir. Bu^

İsa, “Baba”; doğu dinlerinin bı ton, “Üst Ben”; büyük sosyol “Bilinçüstü” diyor.Diğerleri de Tanrı olarak adlandırıyorla]>yVe veren ağaca dönüşmesi

başlar. Tohum toprak altın-BİLİNCİN İKİ GÖRÜNÜMÜ n^ini tekrarlamayı, türünü

me işini yürüten bilinçtir. Tüm insanlığın ortak bir düşünce tohumlarını ele bu Bilinç’in iki görünümü, ilmu ekeceğimizi seçmek bize
lanımı var. Bilinçaltına, bilinç linç diyenler var ama ben b Düşünceyi farkında olarak kı
nekten daha önemli bir şey
tMEK

anın yolu bilincimizi kul-Lşündüğümüz zaman, tıpkı
en birinin bahçesine sa-üşünce bahçemizde hâkimi-ararımıza çalışacaktır.

Arka kapıdan içeri süzülenleyiz ya da çitin üzerinden atlayıp giremeyiz. Çünkü içeri girdikten sonra, arkamızda tamamlanması gereken birçok iş bıraktığımızı görüp geriye dönmek isteyebiliriz.

Dar kapıdan girin: çünkü mahvoluşa götüren yol ve kapı geniş olduğu için oradan giden çoktur:

Hayata götüren yol ve kapı dar olduğu için onu bulan az olur.”

Dar yoldan girmek, bir yasa ve düzen evreninde yaşadığımızı idrak etmektir. “Düzen, cennetin ilk kuralıdır,” denmiş. Hayatımızı düzene sokmak için düşüncelerimize hâkim olmak zorundayız. Bu her zaman kolay olmaz. Birincisi, gerçekleşmesini gerçekten istediğimiz düşünceleri seçmemiz gerekir. İkincisi, düşüncelerimizi başkalarının etkileme tehlikesine karşı korumamız gerekir. Üçüncüsü ise yeni fikirlerimizle çatışan eski kalıplardan kurtulmamız gerekir, tşte ancak o zaman kendini- yönetmeyi öğrenebiliriz.

salgılamaz.”

Düşünce, beynin içinde ya da uzayda herhangi bir yerde değildir. Zaman gibi uzay da insana ait bir kavramdır ve onun seçtiği iki noktaya dayanır. Uzayın “ölçülebilir” oluşu yalnızca insanın zannıdır. Bu ölçü tümüyle görecelidir. Düşünce evrenseldir. Sınırsızdır. Hiçbir şey Düşünceyi kuşatamaz. Düşünce alemi, insanın kafatasına hapsedilemez. Beyin hücrelerinin sayısının bu işte hiçbir rolü yoktur. Önemli olan, Düşünceyi nasıl kullandığımızdır. Dolayısıyla, Evrensel Depo’dan fikirler almak için bilincini açan kişi, yalnızca aldığı eğitimle kazandığı niteliklerine güvenen kişiden daha etkili bir düşünürdür.

Günümüzün en üzücü olaylarından biri, sadece üniversite mezunu oldukları için birtakım insanların ötekilere tercih edilmesidir. Oysa, üniversite mezunu olmayan bir kişi daha yetenekli, daha yaratıcı ve alanında daha bilgili olabilir pekâlâ. Birçok kişi için diplomalarını rulo yaparken beyinlerini de birlikte sardıkları söylenir. Emin olun, girişimciliklerini ve başarı duygularını da daha o günlerden diplomayla birlikte rafa kaldıranlar vardır.

Tüm insanlık ortak bir Bilinç’e sahiptir; bu Ev-ren’in Yaratıcı Bilinci’dir. Buna Emerson, “Ruh Üstü”; İsa, “Baba”; doğu dinlerinin büyük öğrencisi Paul Brun-ton, “Üst Ben”; büyük sosyolojist Dr. Pitirim Sorokin, “Bilinçüstü” diyor.Diğerleri de bunu “Süper Bilinç” ya da “Tanrı” olarak adlandırıyorlar.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*