wiki

EBÛ KAYS B. ESLETİN MÜSLÜMANLIĞA NİYETLENMESİ

Peygamberimiz, Medine’ye gelince; şiirlerinden Hânîf’likten, son zamanda zuhür edecek Peygamberin Mekke’de doğacağından, Medine’ye hicret edeceğinden bahsedip duran Ebû Kays’e: «Ey Ebû Kays! îşte, senin vasf edip durduğun Adam’ın herhalde budur!» dediler.

Ebû Kays: «Evet! Herhalde, hak ve gerçek dinle gönderilen Peygamber bu!» dedi ve Peygamberimizin yanma geldi.

«Sen, insanları nelere dâvet ediyorsun?» diye sordu.

«Peygamberimiz: «Allâh’dan başka tanrı bulunmadığına ve benim de, Resûlullâh olduğumu kabul ve tasdîk etmeye dâvet ediyorum!» dedi ve Islâm Şeriatım anlattı.

Ebû Kays: «Bunlar, ne güzel, ne iyi şeyler!

îşimi gördükten sonra Senin yanma dönerim!» dedi.

Yolda, Abdullâh b. Ubey b. Selûl’a rastladı.

Abdullâh b. Übey: «Nereden geliyorsun?» dedi.

Ebû Kays: «Muhammed’in yanından geliyorum. Bana anlattıkları şeyleri çok güzel budum.

Bu zât, herhalde, ötedenberi bilip durduğumuz, Yahudî âlimleri tarafından geleceği bize haber verilmiş olan Peygamber olsa gerek!» dedi.

Abdullâh b. Übey: «Vallâhi, sen, Hazreç’le harbe tutuşacaksın! (1)

Sen, her sefer bizim harbimizden, sığınacak yer aradın.

Bir sefer, Kureyş’le andlaşma yaptm.

Bu defâ da, onlara karşı Muhammed’e tâbi olmak mı istiyorsun?!» dedi (2).

Ebû Kays, Abdullâh b. Übey’in sözlerine kızdı:

«Vallâhi, bir yıla kadar Müslüman olmayacak, herkesten sonraya kalacağım!» dedi.

Sonra da, evine döndü. Peygamberimizin yanma uğramadı.

Ebû Kays, Hicretin onuncu ayında, Zilhicce’nin başında vefât etti.’

Rivâyete göre Ebû Kays ölürken, Allâh’m birliğini ikrar etmiştir (3).

Başka rivâyete göre Ebû Kays, öleceği sırada, Peygamberimize adam gönderdi.

Peygamberimiz de (Lâ ilâhe illâllâh!) de! de, bununla, Kıyâmet gününde sana şefâat edeyim!» dedi.

Ebû Kays’m, bunu söylediği, işitildi (4).

(1) ibn-i Sa’d – Tabakat, c. 4, s. 383-385.

(2) İ!bnji Esîr – Üsdüigabe, c. 5, s. 278.

13) Ibn-i Sa’d – Tabakat, c. 4, s. 385, ibıvi Esîr Üsdülgabe, c. 5, s. 278-279.

(4) Ibn-i Esîr – Üsdülgabe, c. 5, s. 278, Ibn-i Hacer – isâbe, c. 4, s. 161.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir