wiki

EBÜDDERDÂ

EBÜDDERDÂ; Resûlullah sallallahü aleyhi ve
sellem efendimize sahâbî olmakla şereflenenlerden.
İsmi, Üveymir bin Zeyd el-Ensârî el-Hazrecî’dir.
Künyesi Ebüdderdâ’dır. Doğum târihi bilinmemektedir.
652 (H.32) senesinde Şam’da vefât
etti. Tefsir, hadis, fıkıh ilimlerinde çok meşhurdur.
Bilhassa Kurân-ı kerîmi ezberlemiş olmasıyla
ve kırâat ilmini pekçok kimseye öğretmesiyle
tanınmaktadır.
Ebüdderdâ radıyallahü anh önceleri ticâretle
uğraşırdı. Resûlullah efendimizin, Medine’ye
hicretinden iki sene sonra İslâmiyetin üstünlü-ğünü, güzelliğini görerek Müslüman oldu. Müslüman
olmadan önce Bedr Savaşı yapılmıştı.
Uhud ve diğer savaşların hepsinde bulundu.
Uhud Savaşında gösterdiği cesâret ve kahramanlığı
çok dikkati çekmiş, Peygamber efendimiz;
“Üveymir ne mükemmel süvâridir.” buyurarak,
onu medh etmiştir. Peygamber efendimiz
hicretten sonra Eshâb-ı kirâm arasında kurduğu
kardeşlikte, Ebüdderdâ’yı Selmân-ı Fârisî
ile kardeş yaptı.
Ebüdderdâ, Hendek Savaşında, Hudeybiye
Antlaşmasında, Hayber ve Mekke’nin fethinde,
Huneyn ve Tebük gazvelerinde ve Vedâ Haccında
bulundu. Âyet-i kerîmelerin çoğunun tefsirini bizzat
Peygamber efendimize sorarak öğrendi.
Peygamber efendimizin vefâtından sonra, Medine’de
kalmaya tahammül edemedi. Dolaştığı her
yerde Resûlullah’ın hâtırasını görüp, dayanamadığından
Şam’a yerleşti. Hazret-i Ömer’in isteği
üzere Şam’da ders vermeye başladı ve pekçok
âlim yetiştirdi. Tefsir, hadis, fıkıh ilimleri yanında,
verdiği Kur’ân-ı kerîm dersleri meşhurdur.
Şam’da Câmi-i Kebîr’de verdiği derslere pekçok talebe
katılırdı. Onlara onar kişilik halkalar hâlinde
ders verir, her ders kümesini ayrı ayrı kontrol
ederdi. Yapılan bir yoklamada talebe sayısının,
1600 civârında olduğu görüldü. Derslerine Eshâb-
ı kirâmdan da devâm edenler vardı. Tâbiînden
pekçok âlim onun talebesidir. İbn-i Âmir el-Yahsûbî,
Ümmüd-Derdâ es-Sugrâ, Sâhib-i Ebüdderdâ
adıyla meşhur Halîfe bin Sa’d, Râşid bin Sa’d gibi
meşhur birçok âlim bunlardandır. Ebüdderdâ
aynca tabâbet ilmine de vâkıftı. Bu sebeple, gerekli
ilâçları yaparak hastaları tedâvi ederdi.
Bir ara, Medine’ye döndü. Hazret-i Ömer ona
Bedr Eshâbından olanlara verilen maaş kadar maaş
bağladı.
Hazret-i Osman devrinde Şam kâdılığma tâyin
edildi. Şam’dayken Küfe ve başka yerlerden gelenkimseler ilminden istifâde edip, fıkhî meseleleri
ondan sordular. Hazret-i Osman’ın halifeliğinin
son yıllarında hastalandı ve vefât etti.
Peygamber efendimizin, hakkında; “Her ümmetin
bir hâkimi vardır. Bu ümmetin hâkimi de
Ebüdderdâ’dır.” buyurduğu Ebüdderdâ, herkese
iyilikle muâmelede bulunurdu. Kızgınlıkları ve
kırgınlıkları yatıştırır, hep güler yüz gösterirdi.
Kimseyi incitmez, kimseden incinmezdi. Tok gönüllü
ve cömertti. Kendisini ziyârete gelen her
misâfire ikrâmı çoktu ve bizzat kendisi hizmet
ederdi. İlmi, takvâsı, üstün ahlâkı ve daha birçok
vasıflarıyla çok sevilip, hürmet gösterilmiştir.
Ebüdderdâ, hazret-i Âişe’den ve Zeyd bin Sâbit’ten
radıyallahü anh hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
Kendisinden; hanımı Ümmüdderdâ, Fedâle bin
Ubeyd, Ebû Ümâme, Ma’dân ibni Ebî Talhâ, Ebû
İdris Havlânî, Alkame bin Kays, Sa’îd bin Müseyyeb,
Muhammed bin Şîrîn radıyallahü anhüm
ve daha çok sayıda hadis âlimi, hadîs-i şerîf rivâyet
etmiştir. Ebüdderdâ’nm rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler,
Kütüb-i Sitte’de yer almıştır.
Ebüdderdâ buyurdu ki:
Üç şey olmasa bir gün bile yaşamağı istemezdim.
Bunlar sıcak ve uzun günlerde Allah için
oruç tutup susuz kalmak, gece ortasında Allah
için secde etmek ve meyvelerin iyisi arandığı gibi
sözlerin de iyisini arayan kimselerle sohbet etmektir.
Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet ediniz. Kendinizi
ölmüş biliniz, iyilik zâyi olmaz, günâh unutulmaz.
Ölümden sonra neler göreceğinizi, başınıza
gelecekleri bilseydiniz, isteyerek ne yemek yiyebilir,
ne de su içebilirdiniz.
Peygamber efendimizden yüz yetmiş dört hadîs-
i şerîf rivâyet etmiştir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden
bâzıları:
Din kardeşinin arzû ettiği yemeği ona yediren
kimsenin günâhları bağışlanır. Din kardeşini
sevindiren Allah’ı sevindirmiş olur.
Bir kimse kardeşine arkasından duâ ettiği
zaman, bir melek ” Allah, sana da o duâ ettiğin
gibi versin.” der.
Her hastalığın başı çok yemektir.
Dertli mü’minin duâsını ganimet bilin.
İbâdet yapınız! Herkese ezelde takdir edilmiş
olan şeyi yapmak kolay olur.
Sevdiğin şey gözü kör, kulağı sağır eder.
Kıyâmette mîzân’da en üstün (diğer rivâyette
en ağır gelecek) şey güzel ahlâktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir