Genel

Ekolojik denge

Ekolojik denge

Buraya kadar açıklanan temel bilgiler, bizi, doğada normal olarak bulunan ekolojik denge’den söz etmeye götürüyor. Günümüzde tehlikede olan bu dengenin yemden kurulması gerektiğini sık sık duyuyoruz. Gerçekte durum nedir? Eksiksiz bir ekolojik denge, belirli bir ekosıstemde bitki miktarının otçul türlerin miktarıyla, daha genel anlamda, av sayısının avcı sayısıyla uyum içinde olmasını gerektirir. Bir başka deyişle, bir türdeki her artma veya azalma (hatta türün yok oluşu) ekolojik dengeyi tehlikeye sokabilir.

Nitekim, av ile avcı arasında, her zaman nispeten dengeli bir durum vardır. Bir zamanlar yaygın olan kanının tersine, avcıların sayısını belirleyen avların sayısıdır. Sansarlar ve bunların avladıkları sincaplarla dolu bir orman düşünelim. Eğer sansarların sayısı artarsa, sincaplarınki biraz azalacaktır. Bunun üzerine daha az besin bulabilen sansarların sayısı, ölüm veya başka ormanlara göç gibi nedenlerle azalacaktır; sincaplar da yemden daha çok sayıya ulaşacaklardır. Bu çevrim böylece sürüp gider. Dolayısıyla, avlarla avcıların oranındaki ufak dalgalanmalar ekolojik denge anlamına gelir.

Gerçekler daha karmaşıktır, çünkü avcılar seyrek olarak tek bir çeşit avla beslenirler. Tilki, porsuk, boz ayı gibi bazı türler bitki, leş veya her şeyi yerler. Avcıların çoğalması, avlarının sayısıyla sınırlı olduğundan, bu koşullarda hızla üreyip çoğalamayacakia-rı açıktır. Dolayısıyla, avcıların çok sayıda oluşu ekosistemin iyi işlemesinin güvencesidir. Hasta veya sakat bireyleri yakalayan avcı, avlarının miktarını sınırlamadan, niteliksel bir ayıklamayı sağlar. Mesela kurt ve vaşak, Avrupa’da ne geyik ne de karacanın soyunu tüketmiş; yalnızca bu türlerin içinde etkili bir ayıklanmaya yol açmıştır. Geyikgillerin yoğunluğu, bulabildikleri besin miktarıyla belirlenir. Eğer bu hayvanlar aşırı ölçüde çoğalırsa, salgın bir hastalık, sayılarını makul düzeye indirir veya nüfusun bir bölümü başka yörelere göç eder.

Öte yandan, haksız yere zararlı bulunan kimi avcılar, yok edilmişlerdir. Doğa korumacıları, yırtıcı kuşlar, etçiller ve yılanları «yeniden güçlendirme» çabasındadır. Yalnızca insanoğlu tarafından başka bir doğal çevreye sokulan bir avcı, zararlı olabilir: An-tiller’e zehirli yılanları öldürmesi amacıyla dışarıdan getirilen mangust, savunmasız kalan memeli ve kuşların yok olmasına yo] aça. Hangisi olursa olsun, bir türün başka bir doğal çevreye zorla sokulması ekolojik dengeye hep zararlı olmuştur.

Doğal bir çevrim sonucunda veya dış nedenlerden ötürü yerli çeşitlerin hızla üreyip çoğalmasının, insanoğlunun etkinlikleri, özellikle de tarım üzerinde, korkunç etkileri olabilir: mesela böcek (meşe keseli tırtılı, Afrika ve Ortadoğu’da çekirgeler) ve kemirici (özellikle de tarlafaresi) istilaları. Böyle durumlar karşısında, hayvanların çoğalma nedeni incelenerek, böcek öldürücü ilaçlar yerine, biyolojik savaş gibi çevreye uygun savaş yöntemleri kullanılması uygun olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir