ELEKTRİK PİLİ
XVIII. yy’m sonuna kadar sadece iki elektriksel görüngü türü biliniyordu: bir yandan yüklü cisimler arasındaki itme ve çekme kuvvederi, diğer yandan kondansatör boşalmaları ve kıvılcımlar. Tüm bu görüngüler, kısa süreli, hatta anlıktır. Volta’nın 1800’de pili bulmasıyla, tümüyle yeni olgulardan yararlanılan yeni bir dönem açıldı: fizikçiler ve kimyacılar artık elektrik yüklerinin sürekli dolaşımım gözlemleyebileceklerdi. Elektrokinetik, bu sürekli yük hareketlerim, yani elektrik akımlarını inceler.
Elektrik ve yaşam
Anî kas hareketleri, şiddetli kasılmalar, Leiden şişesinin deney yapan kişilerin vücudu üzerinde oluşturduğu ilk etkiler oldu. Çok geçmeden bu boşalmaların, hareket edemeyen veya felçli bir uzvu eski durumuna getirip getiremeyeceği sorusu akıllara takıldı. XVTII. yy’m ikinci yarısı boyunca, elektrik makineleri hastanelerde de yayıldı ve elektrikçiler hekimlik yapmaya başladı. Felçliler, migrenliler, sağırlar, körler vb, sonuçları sert tartışmalara yol açan elektrik kürleriyle tedavi edilmeye çalışıldı. Kendileri de birtakım felç tedavilerine girişen Franklin ve Nollet gibi birçok bilim adamı, olumsuz sonuçlara vardılar. Bu arada, anatomiciler, bir sinir üzerine uygulanan elektriğin ona tekabül eden kasta çok belirgin bir kasılmaya neden olduğunu gösterdi. 1780’lerde elektrik akışkanı ile sinir akışkanı arasındaki bir beraberlik olduğu düşüncesi yaygın bir şekilde kabul edilir oldu: aynı görünmezlik özelliği, aynı cisimlerden iz bırakmadan geçme yeteneği, aynı şaşırtıcı iletim hızı. Elektrik ile gizemli yaşamsal akışkan arasındaki benzerliği doğrulayan bir başka kanıt daha bulunmuştu: hayvanlar veya insanlar üzerinde, tamamen Leiden şişesininkilere benzer boşalmalar oluşturan, torpilbalığı veya elektrikli yılanbalığı gibi çok tuhaf balıkların varlığı. Birtakım başarısızlıklardan sonra, bir torpilbalığın-dan, bir kıvılcım bile elde edilebilmişti ve bu da, bu balığın «elektriksel yapı»sımn bir göstergesiydi. Ne var ki, elektriğin sinir akışı içindeki rolü kanıtlanamamıştı.
Galvani’nin hayvansal elektriği
Bologna Üniversitesi’nde anatomi profesörü olan Luigi Galva-ni, elektrik dahil çeşitli uyarıcıların sinirler üzerindeki etkisini incelemeye girişmişti. Galvani, kurbağa bacakları üzerinde gerçekleştirdiği bir dizi uzun deneyden sonra, son derece duyarlı olan bu kasların bazı durumlarda, yakınındaki bir elektrik makinesiyle oluşturulan bir kıvılcımın etkisiyle şiddetli bir şekilde kasıldığını gözlemledi. Öte yandan, fırtınalı bir gecede evinin balkonuna koyduğu kurbağa bacaklarının kasları uzaktan çakan şimşeklerden de aynı şekilde etkileniyordu. Üstelik sakin havada da, sinirin asılı olduğu bakır çengel balkon demirine temas ederse aynı kasılmalar oluyordu. Laboratuvara geri döndüğünde, bu kasılmalar için gerekli koşullar aydınlığa kavuştu: demir bir levha üzerine konan bacağın kasılması için, sinirin takılı olduğu bakır çengelin demir levhaya değmesi yeterli oluyordu. Galvani bu olayda, bir Leiden şişesindeki boşalmanın benzerini gördü; iç ve dış yüzeyler metal bir telle birleştirildiğinde bu boşalma gerçekleşiyordu. Sinirin iç yüzeye, kasınsa dış yüzeye tekabül ettiğini gördü: sinirle kasın dış çeperi, bir iletkenle birleştirilirse söz ko-
nusu bütün, hayvana özgü bir elektrikle boşaltılab:
Galvani, canlılarda sinir akışından sorumlu b: elektrik»in bulunduğunu kanıdadığmı düşündü.
Galvani’nin deneylerini yeniden ele alan fizyo aynı yoruma vardılar: canlılar, beyinden sinirlere, kaslara geçen bir elektrik salgılamaktaydı.