wiki

ELEKTRO EN SEFALOGRAFİ (EEG)

E L EK TR O EN SE FA LO G RA F İ (E EG );
Aim. Elektroenzephalgraphie (f), Fr. Electroencéphalographie
(f), İng. Electroencephalography.
Saçlı deri üzerine konulan elektrotlarla,
beyin hücreleri arasında mevcut olan elektrikî potansiyellerin
elektroensefalograf denen cihazlarla
kaydedilmesi işlemi. Buna kısaca EEG de denir.
EEG için kullanılan cihazlar tam veya yarı
transistörlü olup, hacimleri küçülmüştür. Bu cihazların
iki kısmı vardır. Birinci kısmında, beyin
hücreleri arasında mevcut olan düşük voltajlı elektrikî potansiyelleri büyütmek için amplifikatörler
bulunur. Cihazın ikinci kısmı şilograf olup, gelen
elektrikî potansiyelleri kâğıda geçirir. İşte bu
potansiyellerin yazdırılması ile elde edilen şeride
elektroensefalogram ismi verilir. Bu elektroensefalogramda
alfa, beta, teta ve delta ismi verilen ve
beyin hücreleri arasında elektrikî potansiyellerin
karşılığı olan değişik frekansta beyin dalgaları
mevcuttur. Beyin dalgalarını ilk defâ tesbit eden
bilgin Canton’dur. Bir İngiliz bilgini olan Canton
(1874) tavşan ve maymunların kafatasına veya
direkt olarak beynine koyduğu elektrotlardan bu
dalgaların mevcûdiyetini anladı. Bu metodun insana
uygulanmasını ise ilk olarak 1924’te Viyanalı
Berger gerçekleştirdi.
Beyin dalgaları, beyin yüzeyinde bulunan piramit
şeklindeki hücrelerden kaynaklanmaktadır.
Beyin yüzeyinde ayrıca yıldız şeklinde ve iğ şeklinde
de hücreler vardır. Bugün kullanılan EEG cihazları
8-16 kanallı olup, beyin yüzeyinin her bölgesinden
gelen elektrikî potansiyel farkları aynı anda
tâkib edilebilmektedir. EEG için kullanılan cihazın
mühim parçalarından biri de başa takılan
elektrotlardır. Çok çeşitli elektrotlar mevcut olup,
bugün en çok kullanılanlar, gümüşten yapılmış,
disk şeklinde 5 mm çapında, ortası çukur olanlardır.
EEG’nin çekilişi: Tok karnına gelen hasta
sessiz odada rahat bir koltukta oturur, uyanık ve
gözleri kapalıdır. Baş derisi yağlı ise önceden sabunla
yıkanarak temizlenir ve elektrotlar saçlı deri
üzerine belirli pozisyonlarda yerleştirilir. Sonra
cihaz çalıştırılarak çekime başlanır. Beyin dalgalarının
yazdırıldığı kâğıdın hızı saniyede 30 milimetredir.
Çekime başlamadan önce cihazın ayarlaması
(kalibrasyonu) yapılır. Beyin dagalarının
yüksekliği mikrovolt ile ifâde edilir.
EEG beyinle ilgili bâzı bozuklukların teşhisinde
işe yarar. Bunlar arasında en mühimi saradır. Beyin
dalgaları sara hastalığında normalden farklı
özelliklere sâhiptir. Bu özellikler değerlendirilerek
teşhise varılır ve ilâç seçimi yapılır. Fakat bâzan
saralı hastalarda EEG tamâmen normal olabilir.
Şüpheli durumlarda EEG çekilirken bâzı uyarmalar
(derin nefes alma, ışık, ses vermek gibi) yapılarak
gizli sarayı açığa çıkartmak mümkün olmaktadır.
Beyin apseleri, beyin hasarı veya urlarında
beyin dalgalarının yükseklikleri ya çok azalır veya
hiç dalga teşekkül etmez. Çünkü harap olan
beyin hücrelerinde elektrikî aktivite meydana getirebilme
özelliklerini kaybetmiş olurlar. Kazâlardan
sonra beyin sarsılması durumunda genellikle
bir bozukluk bulunmaz, bâzan yaygın yavaş dalgalar
(teta ve delta) bulunabilir. Diğer beyin hastalıklarında
ve uyku ilâçlarına da bağlı olarak bunlara
benzer dalga değişiklikleri husûle gelir.EEG’nin geliştirilmiş bir şekli CEEG’dir (Computer
Analized EEG). Bu cihaz, New York’ta çalışmalar
yapan tanınmış Türk doktorlarından Prof.
Dr. Turan İtil ve arkadaşları tarafından bulunmuş
ve HZi Nöro-Psikiyatri Vakfı tarafından New York,
İstanbul ve çeşitli dünyâ ülkelerine yayılmıştır.
CEEG, esas olarak bir EEG cihazı ile 3 adet
(biri merkezî, ikisi yardımcı olmak üzere) mikrokomputerden
meydana geliyor. Otomatik bir elektrot
kaskı ile oldukça kullanışlı hâle getirilen EEG
cihazından alınan grafik, yine otomatik olarak
komputerlere verilip 8 EEG kanalı birlikte analiz
ediliyor ve aynı zamanda renkli topografik beyin
şemaları da çiziliyor. Bu şemalarda, beynin çe-„
şitli bölgelerindeki dalga değerlerini net olarak
görmek mümkündür.
Sistemin kullanıldığı ilk araştırmalarda psikotropik
ilâçların terapik etkileri kesin olarak belirlenebilmiştir.
Bu durum şu iki yönden önemli
olabilecektir. Hekim hastasına verdiği ilâcın cins
ve dozunu ayarlamakta daha isâbetli karar verebilecektir.
Ayrıca, patentli ilâcın yerine imâlatına
izin verilen yeni muâdil ilâçların tesirlerinin tesbitine
yarayacaktır. Amerika’da birçok ilim adamı
sağladığı kesin veriler sebebiyle psikotropik ilâçların
muadiliyetlerinin tesbitinde CEEG ve pupillometri
gibi objektif metodların da kullanılmasını
istemektedir.
Bu arada sistemin 2 zaafını da belirtmek gerekir.
Bunlardan ilki, EEG çekimi sırasında meydana
gelen artifakların da beyin dalgası olarak
değerlendirilmesi. Bunun çekim sırasında silinmesi
gereklidir. İkinci zaaf da grafiğe çok seyrek
akseden anomalilerin oldukça düşük değerde
algılanması. Halbuki bu anomaliler genellikle
önemli ifâdelerdir. Bu zaafın giderilmesi
için de «hekimin kâğıt üzerinde kontrolü gerekmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir