ENDÜLÜS EMEVt DEVLETİ; 765-1031
yılları arasında Endülüs’te hâkimiyet kuran Emevî
Hânedânı. Ed-Dâhil (Muhâcir) lakabıyla bilinen
Abdurrahmân’dan îtibâren Üçüncü Hişam’la sona
eren bu devlet, 275 sene yaşadı. Üçüncü Abdurrahmân’a
kadar “Kurtuba Emirliği” diye adlandırılan
devlete bu hükümdâr zamânında “Endülüs
Emevî Hilâfeti” nâmı verildi. Hükümdâr,
“Emîr-ül Mü’minîn” ünvânım aldı.
Endülüs Devletinin kuruluşu: Devletin kurucusu
Abdurrahmân bin Muâviye bin Hişam bin
AbcJülmelik bin Mervân bin el-Hakem, Ebü’l-Muttarif
künyesiyle tanınmaktaydı. Mührüne “Abdurrahmân
Allah’a güvenir ve sığınır.” yazısını
yazdırmıştı. Sûriye Emevî Devletinin yıkılması
üzerine Fırat Irmağını geçerek Filistin’e kaçtı.
Azatlı kölesi Bedir, kız kardeşini ve servetini kaçırarak
onun yanma geldi. Abdurrahmân, Afrika
vâliliğinin merkezi olan Kayrevan’a gitti. Burada
gereken iltifâtı göremeyince, bir müddet de Zenâteler
yanında misâfir kaldı. Abbâsî Devletinin
kurulmasıyla Şam’dan ayrılıp, Endülüs’e yerleşen
Emevîlerin varlığını haber alan Abdurrahmân,onlara
mektup yazarak, kendilerini karşılamalarını ve
yardım etmelerini söyledi. Orada bulunan Yemenlilerle
de işbirliği yaptı. Yanında bin kadar
Berberi olduğu halde Eylül 755 târihinde Gırnata’nın
güneyinde ufak bir liman olan El-Münekkeb
(Almunecar)e ayak bastı. Endülüs vâlisi olan Yûsuf
el-Fihrî ile olan savaşta gâlip geldi. Abdurrahmân
bundan sonra Kurtuba’ya giderek emirliğini
îlân etti (756). Bu haberi duyan Emevî taraftarları
akın akın bu ülkeye gelmeye ve onun devlet
kurmasında yardımcı olmaya başladılar.
Abdurrahmân’m hükümdârlığı otuz üç yıldan
fazla sürdü. Bu devrede Abdurrahmân kurduğu
yeni devleti sağlamlaştırmak için bölgesindeki
Müslümanları etrafında topladı. Kuvvetli bir ordu
kurdu. Tarım ve sanâyi gelişti. Büyük bir ticâret filosu
kurularak İstanbul’a kadar ticârî münâsebetler
tesis edildi. Bu arada câmiler, yollar, şehir etrafındaki
surlar yaptırıldı.
Abdurrahmân’m 787 senesinde vefâtından
sonra, yerine oğlu Hişâm geçti. Hişâm önce iki
kardeşi Abdullah ve Süleymân’ın ortaya çıkardığı
karışıklığı bastırdı. İç âsâyişi sağladıktan sonra,
orduları ile Narbone ve Celikiye üzerlerine seferler
yaptı. Ayrıca tarım ve ticâretin gelişmesi
için köklü tedbirlere başvurdu. Fakat 39 yaşında
öldü. Yerine oğlu Hakem geçti. Hakem zamânında
iç karışıklıklar baş gösterdi. Hakem bu karışıklıkları
bastırmak için çaba gösterdi. Yerine
geçen İkinci Abdurrahman devri de çeşitli iç karışıklıklarla
geçti. Bunun zamânında devlet zayıfladı.
852 senesinde vefât edince yerine oğlu
Muhammed geçti. Babasından daha sert tedbirlere
başvuran Muhammed, kara ve denizden olmak
üzere Celikiye üzerine geniş bir sefer hazırladı.
Oğlu Münzir kumandasındaki kara birlikleri Batalyos’u
aldılar.8 8 6 senesinde ölünce yerini oğlu Münzir aldı. İlme
meraklı ve âlimleri koruyan bu hükümdarın saltanatı
kısa sürdü. Onun âdil idâresi sâyesinde halk oldukça
sâkin bir devir geçirdi. Ölünce yerine kardeşi
Abdullah melik oldu. Abdullah zamânında iç karışıklıklar
yeniden baş gösterdi. Neticede Abdullah bütün
hâsımlarım boyun eğmek zorunda bıraktı. Yarı
bağımsız hâle gelen Saragosa, Ucles, Huesca, Oscanoba,
Ecija, Elvira ve Jaen (Ciyan) eyâletlerini,
tekrar Kurtuba emirliğine bağladı.
Abdullah 912’de öldüğü zaman, babasının vasiyeti
üzerine yerine torunu Üçüncü Abdurrahmân
bin Muhammed’i yirmi üç yaşında iken emir
yaptılar. Üçüncü Abdurrahman ve bundan sonraki
devrelerde, târihinde bir daha erişemeyeceği
siyâsî, iktisâdî ve fikrî üstünlüğün doruğuna ulaşan
Endülüs, siyâsî güç ve medeniyet bakımından
parlak devrini yaşadı. Üçüncü Abdurrahmân
elli yıl süren saltanatının ilk seneleri iç huzuru
sağlamakla geçti. 917’de İşbiyeli ve Camoria Abdurahman’ı
tanımak zorunda kaldı. 920 senesinde
Asturia Kralı Ordonoa ve Hıristiyan ordusunu Semure
denilen yerde hezîmete uğrattı. Bundan sonra
Muez, Osma, Sam Esteban, Clunie ve Calahorro’yu
ele geçirerek Pirenelere dayandı. 951’de
Leon kralının ölümü üzerine çıkan taht kavgası da
Abdurrahmân’ın bu ülkeler üzerinde otorite kurmasına
yardım etti. Saneho ve Navarra Kraliçesi
Totey, yardım talebinde bulunmak üzere Kurtuba’ya
kadar geldi. Bu siyâsî temas Endülüs târihinde
ilk defâ vukû bulan bir hareket olup, büyük
bir başarıydı. Leon kralı on kadar kaleyi Abdurrahmân’a
bırakıyor, karşılığında ise, onun askerî ve
siyâsî desteğini sağlıyordu.
Abdurrahman donanmasını kuvvetlendirdi.
931 senesinde Sebte’yi fethederek, Mağrib’e el attı.
Fas’a yayılmış olan Şiî çetelerini bu ülkeden çıkartarak
Nakur ve Mağraveler’i kendine bağladı.Abdurrahmân 73 yaşında ölünce, yerine 961 senesinde
oğlu İkinci Hakem geçti. Bu hükümdar babasının
kurduğu düzeni titizlikle sürdürdü. Fıkıh ve
tarih konularında bilginler arasında yer alan İkinci
Hakem, ülkenin îmar edilmesi, ilim ve fikir hayâtının
gelişmesi için büyük çaba sarf etmiş, sanat ve mîmârî
eserlerin yaptırılmasında büyük gayretler göstermişti.
Kurtuba Câmii ve Kurtuba şehrinden beş kilometre
uzaklıkta yaptırılan yazlık şehrin güzelliği,
bahçeleri dillere destan olmuştur. Bu şehre ’’Çiçek
Şehri” mânâsına “Medînetüz-Zehrâ” ismi verildi.
Onun ölümünden sonra tahta vasiyeti üzerine on
iki yaşındaki oğlu İkinci Hişâm çıktı. Hişâm yaşı küçük
olduğundan idâreyi Mansur bin Ebî Âmir adlı
nâibi üzerine aldı. Mansur ve ondan sonra oğlu
Abdülmelik ve Abdurrahmân devlet üzerinde tam bir
diktatörlük kurdular. Abdurrahmân’ın Galicia’da seferde
olmasından faydalanan muhâlifler, İkinci Hişâm’ı
tahttan indirerek, Muhammed bin Hişâm bin
Üçüncü Abdurrahmân el-Mehdî’yi sultân ilân ettiler.
Bunun üzerine Kurtuba’ya dönen Abdurrahman’ı
yakalayarak îdam ettiler. Bu olaylarla barış
devri kapanarak, memleket anarşiye sürüklendi.
Netîcede Kurtubalılar Mehdi’yi yakalayıp öldürerek
1010’da İkinci Hişâm’ı yeniden sultan îlân ettiler.
Hişâm isyan eden Berberîlerle iyi geçinmek
için gayret gösterdiyse de müsbet bir netîce alınamadı
ve 1013’de tekrar tahttan indirildi. Süleymân
bin Hakem tahta geçirildi. Bu da sükûneti
sağlayamayınca, Sebte vâlisi Ali bin Hammûd’u çağırdılar.
1017’de tahta çıkan Ali bin Hammûd çok
geçmeden öldürüldü. Bunun üzerine yeniden karENDÜLÜS EMEVISULTANI
(756-1031)
ENDÜLÜS EMEVÎ SULTANLARI
Hişâm
Muâviye
Abdurrahmân
(756-788)
(1.Halife)
Birinci Hişâm
(788-796)
(İkinci Halîfe)
Birinci Hakem
(796-822)
(Üçüncü Halîfe)
İkinci Abdurrahmân
(822-852)
(Dördüncü Halîfe)
Birinci Muhammed
(852-886)
(Beşinci Halîfe)
I
Munzır
(886-888)
(Altıncı Halîfe)
Sıra No
1
2
3
4
567
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
jğ İkinci Hakem
(961-976)
. (Dokuzuncu Halîfe)
. I
İkinci Hişâm
i (976-1013)
(Onuncu Halîfe)
İ
İsim Doğum Târihi
Abdurrâhman bin Muâviye bin
Hişâm bin Abdülmelik…………………..728 (H.llO)
Hişâm bin Abdurrahmân……………….759 (H.142)
Hakem bin Hişâm………………………….771 (H.154)
Abdurrahmân bin Hakem………………792 (H.176)
Muhammed bin Abdurrahman……….823 (H.208)
Münzir bin Muhammed………………………………..(?)
Abdullah bin Muhammed………………872 (H.258)
Abdurrahman Nasır bin
Muhammed bin Abdullah………………890 (H.277)
Hakem bin Abdurrahmân…………………………….(?)
Hişam bin Hakem………………………….962 (H.351)
Muhammed Mehdi bin Hişam bin
Abdül Cebbar bin Abdurrahmân Nasr…………. (?)
Hişam bin Hakem
(ikinci defâ tahta çıkışı)………………………………..(?)
Süleyman bin Hakim bin Süleymân bin
Abdurrahman Nâsır………………………………………(?)
Ali bin Hamûd bin İmâmı Haşan………………… (?)
Kâsım bin Hamûd……………………………………….. (?)
Yahyâ bin A li………………………………………………..(?)
Abdurrahmân bin
Hişam bin Abdülcebbar………………………………..(?)
Muhammed bin Abdurrahmân
Abdullah bin Abdurrahmân Nasır……………….. (?)
Hişâm bin Abdülmelik bin
Abdurrahmân Nâsır………….. ………………………… (?)
Tahta Çıkışı Vefâtı
….. 756′(H. 138)……(H.170) 787
….. 787 (H. 170)……(H.180) 796
….. 796 (H. 180)……(H.239) 852
….. 821 (H. 206)……(H.239) 852
….. 852 (H. 239)……(H.273) 886
….. 886 (H. 273)……(H.295) 908
….. 908 (H. 295)……(H.300) 912
…912 (H. 300)….. (H.350) 961
…961 (H. 350)….. (H.366) 977
…977 (H. 366) ….(H.403) 1013
.1009 (H. 399)……………….. (?)
.1009 (H. 399) ….(H.403) 1013
.1013 (H. 403) ….(H.407) 1017
.1017 (H. 407) ….(H.408) 1018
.1018 (H. 408) ….(H.412) 1021
.1021 (H. 412) ….(H.413) 1022
.1022 (H.413) ….(H.413) 1022
.1022 (H. 413) ….(H.414) 1022
.1027 (H. 418) ….(H.422) 1031
I
Abdullah
(888-912)
(Yedinci Halîfe)
Abdurahmân … .. .. I
el-Muzaffer Uçuncu Abdurrahman
(912-961)
(Sekizinci Halîfe)
_______T____________ I_______
Muunarmrmed
el-Matul
Abdülcebbâr
Hişam
Süleyman
El-Hakem
ı
Süleyman
(1009-1016)
(Onikinci Halîfe)
ı
Ubeydullah
Abdurrahmân
Üçüncü Muhammed
(1023-1024)
(Onbeşinci Halîfe)
İkinci Muhammed
(1008-1013)
. (Onbirinci Halîfe)
Beşinci Abdurrahmân
( -1023)
(14. Halîfe)
I
Umeyye (1029-1031)
(Onyedinci Halîfe)
Abdullah
Muhammed
Abdurrahmân
(1016-1023)
(Onüçüncü Haîife)
Üçüncü Hişâm
(1027-1031)
(Onaltıncı Halîfe)
gaşalık baş gösterdi. 1018’de Kasım bin Hammûd
tahta çıktı. Merkezdeki bu kargaşalık üzerine vâliler
kendi bölgelerinde bağımsızlıklarını îlân ettiler.
Bunun üzerine Endülüs İslâm târihinde “Tavâif-
i mülûk” (Beylikler devri) ortaya çıktı ve iç çekişmeler
devleti yıprattı. Endülüs Emevîlerini bir
bayrak altında toplamak için son gayreti gösteren
Beşinci Abdurrahmân’ın oğlu Ümeyye 1031’de
tekrar Kurtuba’ya girerken yakalandı ve öldürüldü.
Parçalanan bu devlet az sonra Cevherîler tarafından
tâbi beylik hâline getirildi. Hıristiyan devletler
bu beylikleri kısa zamanda yıkmakta güçlük
çekmediler. Bunlardan yalnız “Benî Ahmer” devleti
1492 yılına kadar yaşayabildi.
Emevîler, İslâm dînini, İspanya’dan Avrupa’ya
soktu. Fas, Kurtuba ve Gırnata üniversitelerini
kurup, batıya ilim ve fen ışıkları saldı. HıristHıristiyanlık
âlemini uyandırıp bugünkü müsbet ilerlemenin
temelinin atılmasına sebeb oldu. Dünyâ
üzerindeki ilk üniversite Fas’ın Fez şehrinde bulunan
Kayrevan Üniversitesi idi. Bu üniversite
859 (H.244) yılında kurulmuştu. İlme ve âlimlere
çok değer verilirdi. Bunun için Endülüs’te ilim ve
fen çok ilerledi. Saraylar ve devlet dâireleri birer
ilim kaynağı oldu. Her memleketten ilim öğrenmek
için Kurtuba’ya akın akm toplandılar. Kurtuba’da
büyük ve mükemmel bir tıp fakültesi kuruldu. Avrupa’da
ilk defa yapılan Tıp Fakültesi budur. Avrupa
kralları ve devlet adamları, tedâvi için Kurtuba’ya
gelir, gördükleri medeniyete, güzel ahlâka,
misâfirperverliğe hayrân kalırlardı. Kurtuba’da
altı yüz bin kitap bulunan bir kütüphane yapıldı.
Ayrıca emsâli pek az bulunan ince sanatlı saraylar,
câmiler, bahçeler meydana getirildi.
Birçok ilimlerin bilhassa tıp ve astronominin
temelleri atıldı. Endülüs emevîleri devrinde yetişen
âlimlerden bâzıları şunlardır: Muhyiddîn-i ibni
Arâbî, Kâdı Ebû Bekr ibni Arabî, Nûreddîn
Batrûcî (Bkz. Batrûcî), meşhur müfessir Ebî Abdullah
bin Muhammed Kurtûbî. Son zamanlarda İslâm
ahlâkını, İslâmiyetin emirlerini bıraktıklarından,
hattâ Ehl-i sünnet îtikâdından ayrıldıkları
için, Pirene Dağlarını aşamadılar. Parçalandılar
ve yıkıldılar. Endülüs Devleti yıkılmasaydı, felsefeci
İbnür Rüşd’ün ve İbn-i Hazm’ın İslâmiyete
uymayan fikirleri din ve îmân hâlini alıp, dünyâya
yayılacaktı. Böylece İslâmiyete pek büyük zarar
verilecekti.