wiki

ENFLASYON

ENFLASYON; Alm. Inflation, Fr. Inflation,
İng. Inflation. Cari fiyat seviyesinde toplam talebin
toplam arzı aşması. Lâtince şişme anlamına gelen
“inflare” kelimesinden türemiştir. “Enflasyon”
ilk defa 1835 yılında ABD’li bir devlet adamının
vermiş olduğu bir konferansta kullanılmıştır.
Enflasyonu; “ölçülen iki devre arasında reel
millî gelir artışından daha fazla para arzı, artışı olması”
şeklinde de târif etmek mümkündür. Buna
mukâbil enflasyonu toplam a rz ’daki bağımsız
değişmeler ile açıklayan görüşler de vardır. Ne
var ki, toplam talep hesaba katılmadıkça, nihâî
olarak, enflasyonu açıklamanın imkânı yoktur.Toplam talepteki değişmelerin para arzındaki artışlardan
bağımsız olarak meydana gelebileceğini
de belirtmek gerekir. Meselâ para arzında hiçbir değişiklik
olmamak kaydı ile sadece gelir dağılımının
mevcut kompozisyonu değişirse toplam talepte
de buna bağlı olarak bir dizi değişiklik olacağı
muhakkaktır.
Enflasyonun sebeplerini ekonominin arz yönünde
arayan çeşitli açıklamaları, aralarındaki ayrıntı
sayılabilecek farklılıklar bir yana, faktör ve
mal piyasalarındaki serbest rekabetten uzak ilişkilere
indirgemek mümkündür. Ancak bu tür bağımsız
mâliyet artışlarına bağlı fiyat yükselişleri,
talebi besleyen unsurlarla desteklenmedikçe (meselâ,
para arzı artışı doğacak), İktisadî durgunluğa
paralel olarak eninde sonunda yavaşlamak, durmak
zorundadır. Bu düşünce bâzı iktisatçıları, arz
(maliyet) enflasyonu diye birşey olmayacağını,
nihâî tahlilde her enflasyonun talep enflasyonundan
ibâret sayılması gerektiğini söylemeye götürmüştür.
“Enflasyon” ile “fiyat artışları” her zaman eş
anlamlı olmayabilirler. Her enflasyon beraberinde
fiyat artışı getirir. Ancak belli bir devrede fiyat
artışları olması mutlaka enflasyon var demek
değildir. Enflasyon bir vetire (süreç), fiyat artışı ise
bir sonuçtur. Bâzı iktisatçılar tarafından, bâzı fiyat
artışları ile mücâdelenin enflasyon ile mücâdeleden
farklı olduğu veya olması gerektiği savunulmuştur.
Bunlara göre fiyat artışlarındaki enflasyon
dışı sebepler şunlardır:
1. Reel millî gelirin düşmesi.
2. Ticâret hadlerinin ülke aleyhinde bozulması.
Yâni ihraç mallarının fiyatlarının ithal mallarının
fiyatlarının nisbî olarak gerisinde kalması.
3. Ekonomisi tarıma dayalı ülkelerde iklim
şartlarının elverişsiz gitmesiyle üretimin düşmesi.
Kuraklık, sel vs.
4. Sanâyi kesiminde uzun süren ve yaygın
grevler olması.
5. Harp, iç harp ve büyük karışıklıklar gibi
sebeplerle üretim sisteminden, buralara kaynak
transferi olması.
6 . Dış ticâret dengesinin bozulması sebebiyle
sanayi hizmetleri ve tarım kesimlerinde girdi noksanlarının
ortaya çıkması.
7. Nüfus artışı ve iç göçler dolayısıyla köykent
nüfus dağılımının değişmesi.
Fiyat artışlarında enflasyon dışı sebepler olarak
sayılan ve çoğaltılabilecek olan bu faktörler ile
enflasyon arasında karşılıklı bir etki-tepki (etkileşim)
ilişkisinin olduğu da şüphesizdir.
Enflasyon ile karıştırılmaya müsâit kavramlardan
birisi de ’’pahalılıktır.” Ekonomi lügatında
pahalılık diye bir kavram yoktur. Geçim mâliyeti
vardır. Fiyat endeksleri vardır, fakat pahalılık endeksi
yoktur. Pahalılık izafi bir kavramdır ve şahsın
geliri ile fiyatlar arasındaki ilişkiyi verir. Sözgelişi
fiyatlar % 20 artarken şahsın geliri % 50 artıyor
ise, o şahıs için hayat pahalılaşmamış ucuzlamıştır.
Ancak fiyatların % 50 arttığı bir ortamda
şahsın geliri % 2 0 artmış ise, o şahıs için hayat pahalılaşmıştır.
Bir başka deyişle sâdece fiyatların
artması pahalılık mânâsına gelmediği gibi, fiyatların
düşmüş olması da ucuzluk mânâsına gelmez.
Enflasyonun, gelir dağılımını bozmak, ödemeler
bilançosunu etkilemek, toplam yatırım-tasarruf
hacmiyle bunların iç dağılımını değiştirmek
gibi çeşitli İktisadî etkileri yanında kamu mâliyesi
açısından en göze batan özelliği dolaylı vergilerle
taşıdığı benzerliktir. Enflasyon vergisi
kavramını bu benzerlik doğurmuştur.
Enflasyon da, tıpkı vergi gibi, bâzı kişilerin
elinden bir kısım satın alma gücünün alınıp devlete
aktarılması imkânını vermektedir. Yine tıpkı dolaylı
vergiler gibi enflasyon da vergiyi yüklenenlerce
az hissedilir bir karakter taşır. Özellikle bu sonuncu
husus, bazı vergilerin toplumda ciddi bir tepki
uyandıracağından çekindiklerinden siyâsî karar
organlarının, niçin bunlar yerine enflasyoncu finansman
tercihini kolaylıkla yapabildiklerini açıklayan
önemli bir unsurdur. Bütün bu benzerliklere
rağmen enflasyonu vergiden ayıran çok önemli
bazı özellikler vardır:
1. Herşeyden önce enflasyon diğer vergilerden
farklı olarak, yasama organının tasdikiyle yürürlüğe
girmez.
2. Enflasyonu vergiden ayıran ikinci temel
özellik, elde edilen gelirin sâdece devlete gitmemesi,
özel kesim ile devlet arasında bölüşümde elde
edilecek pay, çeşitli unsurlara bağlı olarak değişecektir.
Enflasyonu açıklayan diğer görüşler:
Enflasyonlar, genellikle talep şişkinliğinden ve
mâliyet masraflarının kabarmasından ileri gelebilir.
1. En çok rastlanan enflasyon tipi, talep şişkinliğidir.
Harcamalar ve ihrâcat toplamının üretim ve
ithâlât tutarını aşması, talep enflasyonu belirtisidir.
Talep enflasyonunu bir formülle ifade etmek
mümkündür:
Y + M<C + I + G + X
Bu formülde Y üretimdir; M ithâlâttır; C tüketimdir;
I yatırımlardır; G devlet masraflarıdır; X
ihrâcâttır.
Talep enflasyonları parasal karakterli olabilir
veya olmayabilir. Para ve kredi hacminin genişlemesi
harcamalarda artışa ve fiyatlarda pahalılığa
sebep olmuşsa, talep enflasyonu parasal karakterlidir.Parasal karakterli talep enflasyonunda şu durumla
karşılaşılır:
AM AY
M > Y
Bu formülde M satın alma gücü hacmi; Y gelirler;
AM satın alma gücü hacmindeki artış; AY
gelirlerdeki artıştır.
2. Mâliyet enflasyonları başlıca altı sebebe
ilişkin olabilir:
a) Dış ticaretin kısıtlanmış bir rejime bağlı
bulûnması ve gümrük vergilerinin aşırı derecede
yüksek olması,
b) Gider-istihlâk-istihsâl vergilerinin ağırlığı,
c) Malî tekeller ve eksik rekâbet şartları,
d) Fâiz haddinin yüksekliği,
e) Toplu sözleşmelerle ücretlere yapılan zamlar,
f) Devalüasyon.
Enflasyonları, hızlarına göre de sınıflandırmak
mümkündür:
1. Aşırı enflasyon, dâimâ parasal karakterli
olan bir talep şişkinliğidir. Emisyonun hızla kabarması,
paradan kaçış ve tüketim humması, aşırı
enflasyonun özellikleridir.
2. Kronik enflasyon, yâhut müzmin enflasyon,
parasal karakterli olabilir veya olmayabilir. Bu
tip enflasyonların özelliği, hızının mutedil fakat süresinin
uzun olmasıdır.
3. Belirsiz enflasyon veya sürünen enflasyon
durumunun özelliği, fiyat yükselişlerinin yavaş
bir tempo izlemesidir.
Belirsiz enflasyonda, para kıymetinin bir yıldan
diğerine kaydettiği düşüklüğü çok defa fâiz
haddi telâfi edilebilir.
Enflasyonlar, iktisâdî faaliyetin akışını başlıca
üç yönden etkiler:
1. Gelirlerin dağılışı haksız bir değişikliğe
uğrar. Halktan bir kısmının geliri, enflasyon hızından
fazla ve bir kısmının geliri enflasyon hızından
yavaş artar. Zengini daha varlıklı ve fakiri
daha yoksul yapan bir durum hasıl olur. Satın alma
gücündeki haksız değişiklikler, sosyal huzursuzluklara
yol açar.
Spekülasyon kazançlarının alın teri kazancından
çok daha verimli gözükmesi, aydınların
psikolojisi üzerinde olumsuz etki yapar.
2. Enflasyonun prodüktivite ve kalite üzerinde
zararlı tesirleri vardır. İş bulma kolaylığı ve kazançların
rahatlığı, işçileri ve satıcıları kayıtsız ve
müstağni davranışlara sevk eder. Kolay kazanan ve
pervasız harcayan bir zümrenin türemesi, her türlü
malı piyasaya sürmek fırsatını temin eder.
3. Enflasyon, dış ödemeler dengesini de sarsar.
Sermâyeler para kıymetinin emin ve para kirasının
yüksek olduğu bölgelere açık veya gizli yollardan
göç eder. Enflasyon hızı diğer ülkelerden fazlaise, ihrâcatın tıkandığı ve ithal mallarına rağbetin
arttığı görülür. Turizm gelirinin gelişme temposu
yavaşlar ve vatandaların dış seyahatlerdeki harcamaları
çoğalır.
4. Enflasyon devrelerinde, sosyal gerginlikler
şiddetlenir.
Enflasyon hızını belirten formül şöyle yazılabilir:
Pt b Y0
Pt -1 Y0 -(a+ İ0)
Bu formülde Pt cârî fiyat seviyesini; Pt – 1 bir
önceki devreye âit fiyat seviyesini; Y0 tam çalışma
şartlarında ekonominin istihsâli; b marjinal
tüketim eğilimi; i0 devletin ve bankaların meydana
getirdikleri ek satmalma gücünü göstermektedir.
a tüketime bağlı sâbit bir rakamdır,
p Bu formülde: —P5t—- —1
bir önceki devreden beri fiyatların değişme oranını
göstermektedir.
b, yâni marjinal tüketim eğilimi büyük bir rakam
olduğu oranda, fiyat artışları hızlı bir seyir izlemektedir.
(a+i0) yâni bankalar ile devletin meydana getirdikleri
satmalma gücü ve tüketim şartlarına bağlı
unsur ne kadar büyük bir rakamla ifade edilirse,
enflasyonun şiddeti de aynı yönde artmaktadır.
Enflasyonun sosyal etkileri: Enflasyon, servet
ve gelir dağılımını değiştirici bir olaydır. Enflasyonda,
haklı sebep olmaksızın refah ve varlık,
bir sosyal tabakadan diğerine geçmektedir.
Enflasyonun refahtan insanların aldıkları payı
değiştirmesi, sosyal bünyede tepkilere yol açmaktadır.
Enflasyon hızı, servet ve gelirlerin kayma
yönü üzerinde etkili olmaktadır. Aşırı ve hızlı enflasyonlarda
zekâlarını ve pratik bilgilerini borsa
taklitlerindeki ustalıklarıyla birleştirebilen spekülatörler,
hayret uyandırabilecek büyüklükte
menfaatler elde etmektedirler. “Creeping” (sürünen)
enflasyonlar, sınâî müteşebbisleri meydana
getirmektedir. Emisyonun hissedilir artışlar gösterdiği
kronik enflasyonlarda, ticârî aracılar ve
müstehlike (tüketiciye) doğrudan doğruya mal ve
hizmet arzedenler, avantajlı bir ortamdan faydalanmaktadırlar.
Fâiz hâsılatıyle ve diğer basit karakterli gelirle
yaşayanlar enflasyonların dilsiz kurbanlarıdır.
Enflasyon şuurunun uyanmadığı ortamlarda,
ücretler fiyatlara gecikerek intibak etmektedir.
Sendikaların kuvveti ve bunaltıcı baskı
yaptıkları devrelerde ise, ücretler fiyatların
önüne geçmekte ve enflasyonist baskıya öncülük
etmektedir.Enflasyon temposunun hızlandırılması, spekülatif
kazançları hızlandırdığı için sahne sanatkârlarına
ve eğlence sanâyiine kazançlı olmaktadır.
Enflasyon nakdî sermâyeyi tahrib etmektedir.
Ancak bankalar, mevduat hacminin şişmesi dolayısıyla,
nominal değer eksilişlerini fazlasıyla telafi
edebilmektedir.
Enflasyon devrelerinde, millî karakter temellerinden
sarsılmaktadır. Manevî ve ahlakî değerler
küçümsenmektedir. Kumar iptilası yayılmaktadır.
Keyif verici maddeler tüketimi artmaktadır.
Gıda şartları bozulmakta ve genel sağlık durumu
sarsılmaktadır. Yolsuzluklar çoğalmaktadır. Memurların
rüşvet aldıklarına dâir söylentiler fazlalaşmaktadır.
Polis vak’aları, trafik kazaları ve boşanmalar
yoğunlaşmaktadır.
Uzun süreli kronik enflasyonlar, öğretmenlerin
sosyal statülerini ve geçim şartlarını geriletmektedir.
Böylece yeni neslin kültür seviyesi düşmekte
ve gençler dejenere akımlara kolaylıkla sürüklenmektedir.
Dejenere çocukların oranı, enflasyondan
iktisaden yararlanmış âilelerde daha
yüksek olmaktadır.
Einaudi ve Spitzmüller gibi iktisatçılar enflasyonun
topluma bozgunla sonuçlanmış bir savaştan
daha pahalıya mal olduğunu söylemişlerdir.
Aşırı enflasyon (Hyperinflation):
Bu durumda para değeri baş döndürücü hızla
düşer. 1920 Almanya, 1921 Avusturya, 1921 Rusya,
1922 Macaristan, 1922 Polonya, 1943 Yunanistan,
1945 Macaristan enflasyonları bu husustaki
en aşırı örnekleri teşkil eder. Daha yakın yıllarda
çeşitli ülkelerde, özellikle Güney Amerika’da rastlanan
enflasyonlar, bu örneklerin boyutlarına ulaşmasalar
dahi, enflasyonu ılımlı ölçüde tutabilmenin
ne kadar güç olduğunu ve fiyat artışları vetiresinin
nasıl kolayca dejenere olacağını göstermek
bakımından ibret vericidir.
Büyük Alman enflasyonunda para değerinin
düşme hızına tanınmış istatistikçi Ernst Wegemann
şu örneği vermiştir:
“Bir milyon markı olan bir şahıs, 1920’de fabrika
alabilirdi. 1921’de aynı para bir köşk almaya
yetiyordu. Bir milyon, 1922’de bir otomobil fiyatı
idi. 1923’ün ilk yarısında bir milyona ancak
bir kat elbise diktirebilirdi. 1923’ün ikinci yansında
ise, bir milyon mark sâdece bir tomar basılı kağıt
olmaktan başka bir değer taşımıyordu.”
Aşırı enflasyonlar, dâimâ parasal karakterlidir.
Para kıymetinin düşmesi banknot ve kredi hacmindeki
kontrolsuz ve sınırsız şişmeden ileri gelir.
Bu tip enflasyonlar, para değerinin kısa sürede sıfıra
yaklaşmasıyla veya inmesiyle sonuçlanabilir.
Para aşırı enflasyonlarda, kıymet ölçüsü ve
tasarruf âleti olmak niteliğini kaybeder, banknotların
mübâdele aracı olarak gördükleri hizmet de,ciddi sûrette aksar. Alışveriş, trampa usûlü ile yapılmaya
başlar. Mukavelelerde altm kayda konulması,
yaygın tatbikat hâlini alır. Çeşitli kurumlar
yardımcı paralar çıkartmaya koyulurlar. Büyük
Alman enflasyonunda çıkartılan yardımcı paraların
sayısı iki bini aşmıştır.
Aşırı enflasyonlarda, para önünden kaçış denilen
olayla kaşılaşılır. Reel kıymetlere talep hücum
derecesini bulur. Fiyat endeksleri, astronomik
rakamlara erişir. Nakdi tasarrufun değeri sıfıra
inmeye yüz tutar. Marjinal tüketim eğilimi azamî
derecesine yaklaşır ve erişir. İhrâcât tıkanır. Servet
ve gelirlerin bölünüşü değişir. Süratli servet yapan
ve enflasyon zenginleri denilen bir tabaka belirir.
Gelirlerin büyük kısmı, sayılı ellerde toplanır.
Müşâhedeler, aşırı enflasyonlarda siyâsî ve
sosyal huzursuzlukların arttığını ve ortalıkta bir
spekülasyon hummasının hüküm sürdüğünü ortaya
koymaktadır. Aşırı enflasyonun sosyal bünyede
yaptığı tahribât büyüktür. Ahlâk seviyesi
sarsılır. Âile bağları gevşer. Boşanma ve suç istatistikleri
yükselir. Sosyal değer yargıları an’anevî
ölçülerden ayrılır. Siyâsî huzursuzluklar şiddetlenir.
Aşırı cereyanlar kuvvet kazanır.
Büyük Alman enflasyonunu inceleyerek iktisat
ilmine önemli katkılarda bulunan ilim adamları
arasında bilhassa Constantino, Bresciani, Turroni
ve Albert Aftalion zikredilebilir.
Alman enflasyonu:
1919-1923 arasında Almanya’da para değerinin
şiddetli İktisadî ve sosyal sarsıntılar doğurarak
aklın almayacağı sûrette düşmesi olayıdır.
Almanya Birinci Dünya Savaşı masraflarının
bir kısmını, çıkardığı hazine bonolarına karşılık
Reichsbank’tan aldığı kredilerle finanse etmişti. Bu
finansman usûlü 1914-18 arasında tedâvüldeki
banknot miktarının ve fiyatların artmasına yol açmıştı.
Harpten sonra Almanya’nın ödemeye mecbur
kaldığı muazzam harp tazminatı ve yenilgiyle ilgili
diğer çeşitli masraflar yine kısmen Reichsbank’a
başvurulmak suretiyle karşılanmıştı. Dolayısıyla
tedavüldeki kâğıt paranın ve fiyatların artışı
hızlanarak devam etmişti. Bir müddet sonra da,
bu hareket kendiliğinden şiddetlenmeye başlamıştı.
Gerçekten bir yandan vergi hâsılatı, fiyat
yükselişleri, dolayısıyla kabaran devlet masraflarının
gittikçe gerisinde kalmış ve bundan tedavülü
yeniden genişletmek lüzumu doğmuştu. Öte
yandan fiyatların günden güne (hatta sonraları saatten
saate) yükselmesi karşısında mark’a güvenini
tamâmıyla kaybeden halk, elindeki parayı derhal
mala çevirmeğe bakmış ve böylece paranın tedavül
sürati durmadan artmıştır. Ruhr havzasının
1923 başında Fransız ordusu tarafından işgalinden
sonra hareket başdöndürücü bir hız kazanmıştı.Harpten evvel 4.2 mark olan dolar, 30 Kasım
1923’de 4.2 trilyona çıkmıştı.
Enflasyon, başlangıçta üretimin artmasına engel
olmamıştı. Fakat hızlandırıcı, mütedavil sermâyeleri
eritmek, gelecek için herhangi bir hesap
yapma imkanını ortadan kaldırmak ve kredi mal teminini
güçleştirmek suretiyle istihsali aksatmıştı.
Üretim endeksi (1913= 100) 1921’de 77, 1922’de
8 6 ‘ya çıkmışken, 1923’te 54’te düşmüştür. Ayrıca
bütün borçluların (bu arada en büyük borçlu olan
devletin) borçlan fiilen silinmişti. Buna karşılık alacakların,
marka yatırılmış olan paraların, bütün
tasarrufların değeri sıfıra inmişti. Bu sonuncu olay
da orta sınıfları kökünden sarsmıştı. Tasarruf eğilimini
zayıflatmak, israf ve spekülasyon eğilimlerini
kuvvetlendirmek suretiyle Alman enflasyonunun
pek kötü ahlakî etkileri de olmuştur.
1923 sonunda Rentenbank adlı bir banka kurulmuş
ve buna, bütün Alman taşınmaz malları
üzerinde tesis edilecek ipotek, ticarî ve sınâî müesseselerin
altınla ödenecek tahvilatı karşılığında,
Rentenmark adlı değeri 1 trilyon kâğıt mark olarak
tesbit edilen yeni bir para çıkarmak yetkisi
verilmiştir. Reichsbank’ın hükümete ve iş alemine
vereceği krediler sıkı bir surette sınırlandırıldığından,
Rentenmark tedricen halkın güvenini kazanmış
ve para yeniden istikrara kavuşmuştur. Bir
müdet sonra Rentenbank tedâvülden kaldırılmıştır.
Banknot ihraç hakkı çeşitli kayıtlar altında,
tekrar Reichsbank’a verilmiştir. Rentenmark’m yerini
yine Reichsmark almıştır.
Alman enflasyonunun nasıl bu derece şumûllenebildiği
çok münâkaşa edilen bir meseledir.
Alman hükümetinin, borçlarından kurtulmak ve
harp tazminâtım ödeyemeyeceğini ortaya koymak
amacıyla, enflasyonu bilerek frenlemediğini iddia
edenler vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir