ERKEN YAŞLANMA HASTALIĞI: PROGERİA

ERKEN YAŞLANMA HASTALIĞI: PROGERİA

Progeria (Eski Yunancada erken yaşlılık anlamına gelir), ender görülen, son derece İlginç ve öldürücü bir hastalık* î*r. Bu hsstahğ? yakalanan çocuklar yandaki resimde görülen dokuz yaşındaki erkek çocuk gibi, erken yaşta dede ya da nine haline gelirler. 8u hastalar, saçları döküldüğü, kalp krizleri ve eklem iltihapları oluştuğu için, bir zamanlar, yaşlanma sürecini incelenmesinde mükemmel bir bilimsel model olarak kabul edilirlerdi. Fakat günümüzde bi-

ıırn SûSmiarı, bu ben£#yışiifi yiı^ik î’aŞİeiifni;il klftil^rr-dığında sınırlı olduğunu ortaya çıkardılar. Büyük olasılıkla kalıtsal olarak bu hastalığa ymksAmmn fpnç kurbanlarda, katarak, şeker ya da kanser gibi yaşlılıkla yakın ilişkili hastalıklar ender görülür. Diğer yandan, genellikle ileri sürüldüğü gibi, progeria kurbanlarının 13-19 yaşlan arasında

tamini ye sebzelerde bulunan kare t enden vücudun oluşturduğu A vitamini birer anfloksidahdrrfar. Harman, ontioksidan maddelerin, farelerde beklenen ortalama yaşamı % 20 veya daha fazla uzattığı ve yaşlılıkla ilgili hastalıkların oranını ise düşürdüğünü söylemektedir. Ancak, Antioksidanların sonsuz gençlik iksiri olacağından şüphe edenler vardır. Smith “Yıllarca önce yapılan deneylerde, antioksidan maddelerin kültürdeki hücrelerin yaşamını uzatmadığını bulduk” demektedir.

Başka bir olası yaşlanmayı geciktirme yöntemi ise gıda atımına sınırlamak olabilir. Harman, azaltılmış beslenme ile hücrelerde serbest temel madde durumunun önlenerek, yaşamın uzatılabileceğini ileri sürmektedir. Walford, normal diyetteki kontrol fareleri İle karşılaştırılmalı olarak yaptığı deneyde, 30-40 kalori daha az beslediği farelerin, diğerlerine göre % 20 – % 50 daha uzun yaşadığını bildirmiştir. Bu bulgular, laboratuvar hayvanlarına uygulanan herhangi bir sınırlı diyetin yaşamı uzatabildiğin! bulan Sen Antoria’daki Teksas Üniversitesi Sağlık Bilimi Merkezi Fizyoloji Bölümü Başkanı Edward Masoro tarafından sağlamlaştırılmıştır. Yiyecek maddelerinin azaltılmasının neden bu kadar çarpıcı sonuçlar doğurduğu, ne Walford ne de Masoro bilmektedir. Masoro’nun açıkladığına göre, gıda kısıtlaması büyüme ve gelişmeyi etkileyen hormonlar özerinden etki etmediği gibi, kış uykusunun yarattığı metobo-lizma yavaşlamasına da neden olmamaktadır. Kendi üzerinde yaptığı deneylere ek olarak Walford, laboratuvar hayvanlarında erken başlatılan gıda kısıtlamasının nasıl etki ettiğini araştırmak ve hücresel düzeydeki değişiklikleri gözlemlemek için yollar aramaktadır.

Masoro bu konuda da şüphecidir. “Fareler ile insanlar arasında ilişki var demek için, birçok kimse komik kanıtlar bulmaya çalışmaktadır. Bence bu bulguların hiçbir değeri yok, insanları yüz beş veya yüz on yaşından daha çok yaşatabiliriz diye iddia etmenin hiçbir mantığı yok.” şeklinde konuşmuştur. Bu açıdan Maso-

Şubat 1985
ro, genetik saat teorisini ve ölümün programlanmış ol-duğünu Heri sürenlerle görüş birliği içerisindedir. Bir hayvanın yaşamındaki belirli bir noktada, hücreleri, beyni ya ua her ikisi birdentetiği çekmekte ve hücrelere ölüm zamanının geldiğini bildirmektedir.

Florida Üniversitesi yaşlılıkla ilgili çalışma merkezi başkanı Leorand Hayflick, 1961’de yaptığı bir laboratuvar çalışmasında, insan embriyo dokusundan elde ettiği normal hücrelerin ölmeden önce ancak yaklaşık elli kere çoğaldığını gözlemiştir. “Hücre bölünmesi sadece bir hücrenin olayıdır.” diye Hayflick, hücrelerin veya insanların, hücre bölünmesi durduğu için değil, hücre bölünmesi durmadan önce oluşan fonksiyonel değişikliklere bağlı olarak ölüm olayının ortaya çıktığına inanmaktadır. Bilim adamları, bütün bu sorunlara cevap aramadan önce, Baltimore Yaşlılık Enstitüsü’-nde olduğu gibi, daha temel ve uzun süreli araştırma ve çalışmaların yapılması gereklidir. Burada yedi yüz erkek üzerinde yirmi altı yıldan beri çalışılmaktadır. Grevlich, çalışmanın en az bir yirmi beş yıl sonra tamamlanacağını ummaktadır. Ayrıca 1978 yılında, projeye kadınlar eklenmiştir. Böylece diğer soruların yanı s »ra, kadınların niçin erkeklerden daha uzun yaşadığı da cevap (anacaktır.

Bugün, bilim yaşlılık için ne bir panzehir ne bir büyülü ilaç ne de bir gençlik iksiri sunamamaktadır. NİA’nın amacı» yaşamı uzatmaktan çok daha iyi hale getirmektir.

Grevlich “Biz yaşamın kantitesi ile değil, kalitesiyle uğraşıyoruz” demektedir. Yaşlılığın nedenlerini değil, etkilerini araştırmak daha ön planda rol almaya devam edecektir. Grevlich “Yaşlı insanların çoğu, bu hale nasıl geldiklerine hiç de önem vermezler” diyor. Gerçekten birçok araştırıcı, gerontolojinin temel rolünün ölümsüzlük için bir anahtar bulmak mı, yoksa gittikçe artan çok sayıda yaşlı insanlara iyi şartlar sağlama yollarını aramak mı konusunda tartışmalıdır.

Discover’dan Çev. Int. Dr. Fulya DÖKMECİ

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*