ESARET

ESARET

 

Gencecik Mehmetçiklerin Mısır çöllerinde, Hindistan’ın bunaltıcı ikliminde, Burma bataklıklarında, Sibirya’nın buz kaplı dağlarında, Korsika ve Guyan zindanlarında çektikleri esaret çilesi savaştan daha ağırdı…

Esret
Esaret tarihi sadece genç Mehmetçiklerin ve onları yöneten yiğit subayların Mısır çöllerinde, Hindistan’ın bunaltıcı ikliminde, Burma bataklıklarında, Sibirya’nın buz kaplı dağlarında, Korsika ve Guyan zindanlarında çektikleri çileden ibaret değildin Bu tarih bizlere, esirlerimizin gittikleri bölgelerde elle yazıp, karbon kağıdı ile teksir ettikleri gazeteleri, hayatını kaybedenlerin medfun olduğu şehitlikleri, kaldıkları bölgelerdeki Müslümanların her yolu kullanarak onlara yaptıkları maddi yardımları, hatta hayatlarını tehlikeye atarak onların vatanlarına dönebilmeleri için hazırladıkları sahte pasaportları, esir Mehmetçiklerin dönüşlerinde Türkiye’ye getirdikleri malullükleri ve şehid olduğuna inanıp arkasından dua eden anasının karşısına bir anda çıkıp onu hıçkırıkla karışık sevince boğan vuslat sahnelerini, kısacası destansı bir yaşanmışlığı, benzeri tarihte çok az görünen en az
Esaret ve ölüm, I. Cihan Harbi’nin en önemli iki kavramıydı. Çoğu 15 ila 25 yaşları arasında 2 milyona yakın insan hayatlarını, vatanları ve kendilerini yönetenlerin idealleri uğruna feda etmiş, 1 milyon kadarı da esaret kamplarında çile çekmişti. Bu konu, kaleme alman birkaç esaret tarihi ve yayınlanan 15-20 hatırat dışında ülkemizde henüz örtüsü tam olarak açılmamış bir sırlar, acılar ve çileler perdesi olarak araştırmacılarını, romancılarını, hikâyecilerini, belgesel ve filmcilerini beklemektedir. Bu tarihin içinde hem kendi acılarımızı, hem kaybettiğimiz güzel hasletlerimizi, hem de bunlar karşında ölümüne direnişlerimizi görmek ve öğrenmek, ayrıca genç nesle öğretmek mümkün olacaktır. Bir hilal uğruna ne güneşlerin battığını neden hâlâ keşfedemediğimize yanma yerine, bunu keşif için bir adım atmanın bizlere daha çok yakışacağını düşündüğümüz için böyle bir konu ile karşınızdayız.202.152 kişinin rol aldığı bir trajediyi de anlatmaktadır.

Türkler Esir Düştü

1

Üç kıtada binlerce Osmarılı esiri açlık, sefalet, memleket hasreti ve mağlup olmanın verdiği acıyla uzun seneler esir kamplarında beklediler…

 1 MISIR

İngilizler tarafından esir edilen Osmanlı askerleri özellikle İngilizlere ait Hindistan ve Mısır gibi sömürge topraklarında tutuluyordu.

Kahire yakınlarındaki Heliopolis Kampında Ocak 1917’de esir olarak 3.906 Türk askeri ve astsubayı vardı. Kahire’nin 15 km. güneyinde ve Nil nehrinin sağ kıyısında bulunan Maadi Kampında ise çoğu Çanakkale Savaşı ve Filistin Cephesi’nde esir düşmüş 5.556 Osmanlı askeri vardı. Kahire merkezdeki Abbasiye Hastahanesi ve Mısır Hilal-i Ahmer Hastahanesi de esir kampı haline getirilerek yaralı ve hasta askerlere tahsis edilmişti. Burada verem, tifo, dizanteri vb. hastalıklardan yüzlercesi hayatını kaybetmişti.

kamplar

 

Mısır’da bir başka esir merkezi ise İskenderiye ve çevresiydi. Buradaki en önemli kamp olan Seydibeşir, İskenderiye’nin 15 km kuzeydoğusunda, deniz kenarında küçük bir vadideydi. Seydibeşir Kampı’nda 430 subay, 410 emir eri, 10 imam ve Mekkeli 20 sivil esir bulunmaktaydı. Mısır’da; yaralı olmayan esirlerin kaldığı Seydibeşir, Bilbeis ve Heliopolis kampları yanında Zekazik, Tora (Tura), Maadi, Talil Bekir ve Kuveysina adlı yeni kamplar da kurulmuştu. Toplam bu yedi kampta,kurmuşlardı. Bunlar genelde Irak Cephesi’nde esir düşen ya da Mondros’la esir kabul edilen Osmanlı askerleri, orada görevli memurlar ve Türk ordusuna yardımcı olan İraklılardan oluşuyordu.
Bunlar Basra’da bulunan gözlem kampında 10-15 gün durumları incelendikten ve izolasyon kampında sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Hindistan’a gönderiliyorlardı. Ayrıca Bağdat’ta bulunan esir kampında da bir miktar esir asker bırakılarak, bunlar “Amele Taburu” olarak çeşitli bayındırlık işlerinde çalıştırılmışlardı. Hindistan’daki esir kampları Bombay ve Kalküta çevresindeydi. Bombay çevresindeki en önemli kamplar Sumerpur ve Bellary kamplarıydı.
Sumerpur Kampında 3.366 Osmanlı esiri, Bellary Kampında ise Mart 1917’de toplam 137 Türk esir bulunmaktaydı.
Kalküta’da ise şehir istasyonundaki bir karantina kampı dışında Kataphar ve Tognung’da daha çok sivil Osmanlılarm kaldığı küçük esir kampları vardı.

1 ferik (korgeneral), 3 mirliva (tuğgeneral), 16 albay, 99 yarbay, 226 binbaşı, 701 yüzbaşı, 814 üsteğmen, 2.067 teğmen ve 724 zabit vekili, kalanı astsubay olmak üzere 5.839 subay ve ast subay kalıyordu. Bir başka ifadeyle Türk ordusunun çok önemli bir bölümü Mısır çöllerinde esirdi.

Mısır’daki esirler hem esaretin psikolojik yıkıntısını, hem de bulaşıcı ve kalıcı çöl hastalıklarının faturasını ödüyorlardı, ölenler sonradan şehitlik haline getirilen mezarlıklara isimsiz olarak konuluyorlardı.

2 MALTA, KIBRIS, YUNANİSTAN VE MAN ADASI

ingilizler Malta adasında çok önemli gördükleri esirleri toplamışlardı. Bunlar arasında Kutü’l- Amâre’de İngiliz ordusunu perişan eden Ali İhsan (Sabis) ?aşa. Teşkilatı Mahsusa liderlerinden Eşref Sencer (Kuşçubaşı), Hicaz’ı kahramanca müdafaa eden Fahreddin Paşa ve kurmay heyeti de vardı. Ayrıca 1915 Ermeni Tehcirine adı karıştırılan tüm Osmanlı hükümet üyeleri, milletvekilleri, ordu komutanları ve aydınlar da vardı.

Malta’daki esirler San Salvator, Vardela Baraks ve Polverista esir kamplarına konulmuşlardı. Malta’daki esirlerin çoğu özellikle asker olanlar kiralanan teknelerle kaçarak İtalya üzerinden Anadolu’ya gelerek Milli Mücadele’ye katılmışlardı.

Kıbrıs Magosa’da da ingilizlere ait 4.000 esirin kaldığı ayrı bir kamp vardı. Mısır’daki kampların yetmemesi üzerine kurulan bu kampta çok esir ölüyordu. Kıbrıs Çanakkale Cephesi’nde esir alınan Osmanlı askerleri Seddülbahir’de bulunan bir kampa götürülürken armymoduk

Bağdat’ın 110 kilometre batısında yer alan Ramadi yakınlarında esirlerimiz adasında ölen esirler için 1968 yılında bir “Çanakkale Şehitliği” oluşturulmuştu. Bu şehitlikte yatan esir sayısı 287 idi.

Magosa Kampı da ihtiyaca cevap vermeyince bazı Türk esirleri Yunanistan’da Selanik’te kurulan bir başka İngiliz esir kampına götürülmüşlerdi. Selanik’teki bu esirler kamyonlara bindirilerek Serez’de çeşitli işlerde çalıştırılıyorlardı.

1

Çin Hindi’nde bulunan Burmada ise en önemli kamp Thatmyo Kampı idi.

1917 sonlarında kampta 5.000 Türk esirinin bulunduğu b^ir^mekteydi. Thatmyo Kaı^pı’nda ölen esirler orada 5 ayrı mezarlığa d^nedilmişlerdi. Bu esirlerin anısına Thatmyo’da 17 Ekim 1996’da bir Türk şehitliği inşa edildi.

Burma’da bulunan bir başka önemli kamp da İngiliz hükümetinin yazlık askeri karargâhı olan ve Mandalay şehrinin güneyinde, Meiktila gölünün yanında bulunan Meiktila Kampı idi. Burada 10.000 Osmanlı askeri Almaktaydı. Bunlardan 1050’si hayatını ^ybetmiş ve yeni yapılan Türk mezarlığına defnedilmişti.

Burmalı Müslümanlar özellikle başkent Rangun’daki Türk esirlere çok büyük bir yakınlık göstermişler, İngiliz yönetiminin engellemesine rağmen büyük âlim ve Burma Hilal-i Ahmer Cemiyeti Reisi Ahmed Molla Davud önderliğinde onlarla bir lokma ekmeklerini, bir yudum sularını paylaşmışladır.

3 FRANSA

A Mısır'da Kuveysina esir kampındaki Mülâzım-ı evvel Mustafa'nın 7 Eylül 1335'te yazdığı mektubun zarfı - (Ana Ben Ölmedim - Cemalettin Taşkıran)

A Mısır’da Kuveysina esir kampındaki Mülâzım-ı evvel Mustafa’nın 7 Eylül 1335’te yazdığı mektubun zarfı – (Ana Ben Ölmedim – Cemalettin Taşkıran)

Fransa’daki Osmanlı esirleri  genelde Çanakkale’de esir düşen subay ve askerlerden oluşmaktaydı. Çanakkale’de Fransızlarca esir alman Türkler muharebeden sonra, Limni Adasının Mondros şehri ve arkasından Korsika adasına taşınmışlardı. Burada da bir müddet kalan esirlerin bir kısmı daha sonra Fransa’nın güney kesiminde bulunan bazı kamplara yerleştirilmişlerdi. Bu kamplar Güney Fransa’da Beziers ve Montpellier şehirlerindeydi. Beziers merkezde bir depoda bulunan esir kampında 29’u astsubay, 612’si er, 3’ü sağlık görevlisi ve l’i imam 645 Türk esiri vardı.

Fransa’da Osmanlı esirlerinin bulunduğu bir başka kamp bölgesi ise Montpellier şehrinin çevresiydi. Buradaki Türk esirlerinin tamamı bağcılık işinde çalıştırılıyorlardı.

Fransızlar tarafından Korsika Adasında bırakılan Türk esirlerinin sayısı 1916 yılı sonlarında 190’dı.Korsika’da bulunan Borgo Çalışma Kampında ise 1916’da 3 Türk astsubayı ve 92 er vardı.

Ocak 1915’ten itibaren Fransa’da yaşayan çoğu tüccar Osmanlılar, toplama kamplarına gönderilmek üzere Fransızlar tarafından tutuklanmışlardı. Şubat 1917’de tutuklananların sayısı 324’e ulaşmıştı. Bunların önemli bir bölümü De Lounge, Pontmain, La Chartrouse ve Garaison’daki esir kamplarına konulmuşlardı.

Limni'de Yunan bayrağı altındaki esirlerimiz

Limni’de Yunan bayrağı altındaki esirlerimiz

Fransa’da bulunan bütün kamplarda sivil esirlerle birlikte 2.500’e yakın esir Osmanlı vardı. Bunlardan 2.000’i askerdi. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığının resmî belgelerinde Fransa’dan dönen esir sayısı 804 olarak belirtilmişti. Bunlardan 32’si subay, 772’si er ve erbaştı. Kalanların bir kısmı vatanları Türkiye toprakları dışında kalanlardı. Büyük bir kısmı ise esarette hayatlarını kaybedenler ya da evlenip Fransa’ya yerleşenlerdi.

4  RUSYA

15 Aralık 1917 tarihinde fiilen son bulan Kafkas Cephesi ve Galiçya Cephesi’ndeki mücadeleler sonunda 65.000 civarında Türk askeri Ruslara esir düşmüştü. Ruslar bu esirleri Tiflis ve Hazar Denizindeki Nargin Adasını ara merkez olarak kullanıp, çoğunlukla Rusya’nın Kuzey kıyıları Sibirya’ya ve Ural bölgesine göndermişlerdi. Tiflis’ten tren yoluyla ya da Kafkasya’da bulunan en büyük toplama kampı konumundaki Nargin Adasından deniz ve nehir yoluyla nakiller yapılıyordu. Nargin’de sürekli sayıları 3.000 ile 6.000 arasında değişen Türk esir bulunmaktaydı. Su kaynağı ve bitki örtüsü olmayan, çok sayıda yılan bulunması nedeniyle “Yılan Adası” denilen Nargin’e hayat şartlarının zorluğu yüzünden Türk esirlerince “Cehennem Adası” da denilmekteydi.

üç KITADA ESARET GAZETELERİ

Türk esirleri, esareti unutmak için kamplarda spor, musiki, dil, okuma-yazma, gazete çıkarma vb. faaliyetlerle uğraşmışlardı. Mısır’daki esir Türk subayları Seydibeşir’de Tan, Yarın, Nilüfer, Hilâl, Ocak, İzmir, Nasreddin Hoca, Sada, Zincir, Türk Varlığı ve Esaret Albümü; Seydibeşir’e yakın Kuveysna Kampında Esaret, Tıraş, Karikatür, Tetebbu, Tan ve Bâdiye; Tura’da Kafes ve Işık; Zekazik’te Kızıl Elma ve Garnizon; Kahire’de Kafes ve Heliopolis’te Güvercin olmak üzere 23 adet gazete çıkarıyorlardı. Bu gazeteler elle yazılıp, karbon kağıdı ile teksir edilmek suretiyle basılıyordu.

►Burma'da Thatmyo Türk esir kampında çıkarılan Iravadi gazetesinin bir sayısının ilk sayfası (Ana Ben Ölmedim - Cemalettin Taşkıran) ▼ Mısır'da esir kampında okuma yazma öğrenenlere verilen "takdirnâme" - (Ana Ben Ölmedim - Cemalettin Taşkıran)

► Burma’da Thatmyo Türk esir kampında çıkarılan Iravadi gazetesinin bir sayısının ilk sayfası (Ana Ben Ölmedim – Cemalettin Taşkıran)
▼ Mısır’da esir kampında okuma yazma öğrenenlere verilen “takdirnâme” – (Ana Ben Ölmedim – Cemalettin Taşkıran)

HindistaıvBurma’da Bellary Kampı’nda ise Binbaşı Cemal Bey yönetiminde Ajans dışında Püsküllü Bela, Köpük, Tulü (Doğuş) ve Kara Günler adlı و gazete çıkarılmıştı. Thatmyo Kampında da Türk esirleri “Irewadi (iravadi)” ve “Ne Münasebet” adlı iki gazete çıkarmaktaydılar. Civardaki kamplara da gönderilen ve elle çoğaltılan bu gazetelerde şiir, haber, coğrafi ve sosyal konulardaki yazıların yanında karikatürler de bulunmaktaydı.

Rusya’da Maşovadom’da ise esirler, Mehmet Asaf Ey yönetiminde “Niyet” adlı Osmanlıca haftalık bir gazete çıkartmaktaydı. Bu gazete de elle yazılıp karbon kağıdı ile teksir edilmek suretiyle basılıyordu. Bu gazeteye diğer domlardan da yazılar gönderiliyordu. Siyaset dışı güncel konulardan bahseden gazeteyi Mehmet Asaf 37م sayıya kadar devam ettirmişti.

Krasnoyarsk’ta da Türk esirler tarafından el yazması “Kurtuluş” adlı bir gazete çıkarılmaktaydı. Bu gazetede gerek kamp içindeki olaylar, gerekse kampın etrafındaki bölgeler hakkında yazılar yer almaktaydı. Ayrıca Türk esirler 0ل Aralık 1’5ل9أ Mart 1918 tarihleri arasında 1م1ه sayıya kadar gelebilen “Vaveyla” adlı bir dergi çıkarmışlardı. Tek nüsha halinde basılan dergi, kâğıt ve mürekkep kıtlığı yüzünden çoğaltılamamıştı. Toplamda 12 sayfa olan derginin amacı imkânlar dâhilinde Türk esirlerini eğitmekti. Dergide mizah yazılar, bilmeceler ve bulmacalar, hatta Rus gazetelerinden çeviriler de bulunmaktaydı.

Kazan’daki Türk esirler Şimal Yağı ve Kurultay adında iki, Ufa’daki Türk esirler ise Altay adında bir gazete çıkarıyorlardı. Buradaki Türk esirlere Tatarlar ve Osmanlı Hilal’i Ah iner Cemiyeti de yardım ediyordu.

Kuzey Rusya vilayetlerine gönderilen esirler, iskân edilecekleri birimlere ulaşmadan evvel sağlık kontrolü için Moskova’daki geçici kamplarda tutulmaktaydılar.

Çoğu subay olan Türk esirler, Moskova’da çok zor şartlar altında yaşamaktaydılar. Karantina nedeniyle Türk esirlerin camiye gitmelerine ve şehirde bulunan Müslüman halkla irtibat kurmalarına bile izin verilmiyordu. Esirler çoğu zaman peynir ekmekle karınlarını doyuruyorlardı. Ancak yine de Rusya’daki Müslüman Türkler bir fırsatını bularak onlar adına çok sayıda yardım cemiyeti kurmuş ve onlarla yakından ilgilenmişlerdi.

Ruslar, ellerinde bulunan Türk esirleri üç farklı şekilde iskân etmişlercii: Esir kamplarında iskân, geçici iskân ve “dom” denilen ev sistemiyle iskân.

Varnavin, Vetluga, Makaryef’teki kamplarda dom sistemi uygulanıyordu. Varnavin ve Vetluga daki Türk esirlere Moskova’dan İslam Tatar Partisi, Moskova’da kurulan Müslüman Esirlere Yardım Komitesi, Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti ve merkezi Stockholm’de bulunan Esir Türklere Yardım Komisyonu da çeşitli yardımlarda bulunmaktaydı.

Moskova çevresinde Arhanjelsk, Kiev, Kaluga, Uralsk kamplarının yanında; Sibirya’ya gönderilen Türk esirleri Krasnoyarsk, Tomsk, İrkutsk, İrbit, Barnaul şehirlerine yakın esir kamplarına da yerleştirilmişlerdi. Esirler kamplarında dil öğrenme, ibadet ve 1917 sonrası Bolşeviklik propagandası dinleme dışında çok fazla bir şey yapmıyorlardı. Bir yandan, oradaki Müslüman Tatarların yardımı ile firarı düşünüyorlardı.

Bunlar dışında Rusya’da Çin-Moğolistan sınırında bulunan Troyskosavsk’de, Tataristan’da Kazan, Simbirsk ve Ufa’da Türk esirlerin bulunduğu birer esir kampı vardı.

Irak Cephesinde esir düşen askerlerimiz

Irak Cephesinde esir düşen askerlerimiz

Rusya’daki Türk esirlerin önemli bir bölümü Ekim 1917 Komünist Devrim sırasında ve sonrasında yaşanan kargaşadan istifade ile sahte pasaportlarla firar ederek geri dönmüşlerdi. Tutulabilen kayıtlara göre Rusya’dan firar yolu ile 1.344 esir Türkiye’ye dönebilmişti. 1917- 1921 arasında görüşme ve anlaşmalar sonunda 15 bin civarında esir Rusya’dan geri dönebilmişti.

Kafkasya’da sayıları 20.000 olarak verilen Türk esirlerden ancak 3-4.000’ i dönebilmiş, 2-3.000’i Ermeniler tarafından yolda katledilirlerken, büyük bir kısmı da Kafkasya’da ölmüş ya da evlenerek yeni bir hayat kurmuştu.

İngilizler ele geçirdikleri Türk esirlerin bir kısmını Malta Adasına götürerek buradaki Verdala Kışlasındaki kampta tutuyorlardı

İngilizler ele geçirdikleri Türk esirlerin bir kısmını Malta Adasına götürerek buradaki Verdala Kışlasındaki kampta tutuyorlardı

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*