MEKKE’NİN fethi, müslümanlar arasında çok büyük
bir değer taşıyordu. Bunun için bir kısım mü’minler Resûlüllah’ın
Mekke’yi fethi halinde adaklar adamış, sadakalar
va’d etmişlerdi.
Nitekim hicretin sekizinci senesinde Mekke’yi fetheden
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz Harem-i Şerifte iken bir
zat geldi. Bâzı müşkülleri olduğunu söyleyerek suallerini
sordu. Biri şöyleydi. Diyordu ki:
– Ya Resûlâllah, siz Mekke’yi fethederseniz ben gidip
Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’da namaz kılacağım, demiştim.
Şimdi ise siz Mekke’yi fethettiniz, artık gidip orada namaz
kılmalı mıyım?
Resûl-i Ekrem Efendimiz sual sâhibinin cevabında
gecikti. Ancak sual sâhibi ısrarlıydı. Tam üç defa sualini
tekrarladı.
Nihayet üçüncüsünde cevabını verdi:
– Senin şu Harem-i Şerifte kılacağın namaz, başka
yerde kılacağından çok daha faziletlidir. Bunu unutma.
Sual sâhibinin müşkülü böylece hallolmuştu. Ama
böyle vaadlerde bulunanlar sadece bir kişiden, yahut bir
erkekten ibaret değil di ki. Bizzat Resûl-i Ekrem’in zevcei
muhteremeleri Meymune de böyle vaadlerde bulunanlar
arasındaydı. İşte o da sualini soruyordu: – Ya Resülâilah, Den de MeKKe yı letne muvanaK olursanız
Beytü’l-Makdis’de namaz kılmayı kendime borç
edinmiştim.
Tebessüm eden Efendimiz:
– Senin buna gücün yetmez, buyurdu.
– Neden gücüm yetmez?
– Çünkü Kudüs ile senin aranda düşman var. Rumlar
istilâ etmişlerdir.
– Öyle ise ben de oraya koruyucu asker ve muhafızlarımla
giderim.
Resûlüllah’ın ikazı şöyle oldu:
– Ey Meymune, oraya gitme sevabını almak istiyorsan
bizzat yürüyerek gitmektense orada yanacak kandil yağı
nın parasını gönder, aydınlığı temin eden yağları sen alı
ver. Bu da senin için yeterli sevaba vesile olur.
Meymune validemiz vefat edinceye kadar Mescid-i Aksâ’yı
aydınlatan yağların parasını göndermiş, geceleri yanan
kandillerin yağ parasını devamlı ödeyerek mescidi aydınlatma
sevabına lâyık olduğunu fiilen göstermiştir.
FETİH GÜNÜNDE ADAKLARLA İLGİLİ BÂZI SUALLERİN CEVAPLANMASI
05
Mar