Fizik, Allah’ı Arıyor

Fizik, Allah’ı Arıyor

allah

allah

Dr. Celâl

Zafer Okuyucuları, “God and The New Physics” (Allah ve Yeni Fizik) isimli kitabı kısa sürede dördüncü baskısına ulaşan ünlü fizikçi Paul Davies’i iyi tanırlar.

Bu konudaki bütün kitapları aynı alâkayı gören Paul Davies’in değişen fiziğinde, kısa fakat zevkli bir seyahate ne dersiniz?

Kitabında yaradılışın temel sorularına inen Davies. “Bana öyle geliyor ki,” diyor, “temel fizik, insana ve insanın varlığına yeni yaklaşımlar getiriyor. Varlığın “Kâinat neden başladı ve nasıl sona erecek? Madde nedir? Hayat nedir? Şuur nedir?” şeklindeki temel soruları, aslında yeni değil. Yeni olan, artık bütün bu sorulara cevap bulmanın eşiğinde olmamız. Bu noktaya, fizikte son zaman-
Ediz

larda yaşanan şaşırtıcı gelişmelerle vardık.”

Davies kitabın her sayfasında “Kâinatın yaratılış sebebi nedir? Kâinat niye bu hâliyle vardır?” sorusunun derinliğiyle başbaşa. Ona göre, artık ilim, bir zamanlar sadece dinin kendine mesele edindiği soruları araştırıyor.

Paul Davies, kâinatın tesadüfen, boşu boşuna, gayesizce var olduğuna inanmıyor. “Kâinatı doğuran bütün kanunlar, son derece ince bir nizamın sonucudur” diyor kitabında.

Yazar, daha sonraki satırlarda şunları söylüyor:

“Her hâdisenin bir sebebi olmalıdır. Sebepler zincirini düşünecek olursak, sonsuz bir zincir tasavvur edemeyiz. Her şeyin bir ilk sebebi olmalıdır.

varlığını, kudretini, ilmini… gözler önüne seriyor zaten. “Bir Allah’ı anlamak, hadsiz ilâhları anlamaktan çok daha kolay.”

Birbirinden zarif ve mânâlı cümlelerle, okuyucuyla beraber şu soruları da kendisine soruyor. “Kâinatı hiçten yaratan kudretin, sadece madde’yi yaratıp zaman’ı yaratmaması düşünülebilir mi?”

Bu konuda bir din adamı olan St. Anselm’in, aşağıdaki şu sözünü de kitaba aktarıyor:!

“Allah, zamanın tamamen dışında ve ötesindedir.”

Paul Davies devamla “Zaten Allah’ı zaman’m içinde ve ona bağımlı olarak düşünürsek; O’nun yaratıcılığı ve büyüklüğüne gölge düşürürüz. Esasen madde’yi zaman’* dan ayıramadığımıza göre, maddenin yaratıcısı da Allahtır” diyor.
Paul Davies, kitabının sondan bir önceki bölümünde “Kâinatın Sonunu” (Kıyâmeti) işleyerek bu dramatik sahnenin bir ilim adamının dilinden, birbirinden tehşetli, fakat nefis tasvirlerle görüntülenmiş son perdesini anlatıyor.

“Kâinatın ölümü, önümüzdeki mik-rosaniye içinde olabilir” diyen yazar, tıpkı yaratılış (Big Bang) gibi, sonun da mukaddes olduğunu ifade ederek, “Uzayın, zamanın ve maddenin, nasıl birdenbire ortaya çıktığını düşünüyorsak, ayni hâdisenin tersini de düşünmeliyiz. Düşünmeden de öte, bugün çok sayıda fizikçi, kıyâmetin, kâinatın sonunu temsil ettiği fikrinde birleşiyorlar” diyor.

Herşey, herşeyle bağlıdır.

Kâinat yaratılmıştır. Kâinat, yâni herşey, her an yaratılır. Ve herşey, herşeyle bağlı olarak yaratılır.

Bu son noktaya, God and The New Physics’inde (Allah ve Yeni Fizik) şöyle paragraf açar Davies:

“Küçük-büyük, basit–karmaşık, kozmik-atomik herşey birbirine muhtaç ve bir gerçeğin ayrılmaz parçalarıdır. Biri birisiz olmaz. Kâinat, temelinde derin bir birlik ve yekparelik saklar. İşte bu yekparelik, bize herşey olmadan, hiçbir şeyin olamayacağını’ söyler.”

“Herşey;

Uzak ya da yakın

Birbirine bağlanmış

Gizlice, ölümsüz bir el tarafından

Tek bir çiçek bile yapamazsın

Bir yıldızı yerinden oynatama-dan. ” Francis Thompson

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*