Gaddi ailesi
Floransalı ressam ailesi. Yüzyılı aşkın süreyle Floran- .sa’da resim sanatına egemen olan ailenin üyelerinden GaddoGaddi (1250’ye d.-1330), Giötto’yla dostluk ku-rup, Cimabue’nin etkilerini taşıyan mozaikler yaptı.
Oğlu Taddeo (1350’ye d.-1366), Giotto’nun en başa¬rılı öğrencileri arasında yeralıp, Sante Croce kilisesinde¬ki Meryem’in Yaşamöyküsü fresk dizisinde (1332-38), ustasının anıtsal üslubunu sürdürdü. Başyapıtı sayılan Pistoia katedrali mihrap arkalığındaki Meryem Çocuk İsa ve Azizler’de, ayrıntıları titizlikle yansıttı. Oğlu Ag- nolo (1362’ye d.-1396) da, Giotto geleneğini sürdürüp, Santa Croce kilisesinin koro yerinde Haçın Öyküsü fresk dizisini (1388’e d.- 1392) gerçekleştirdi. Lorenzo Monaco, vb. birçok öğrenci yetiştirdi.
Gade, Niels W.
DanimarkalI besteci (Kopenhag 1817-ay.y. 1890). Da-nimarka’da ulusal romantizm akımının kurucusu olan Niels Wilhelm Gade, Leipzig Gewandhaus Orkest¬rasında Felix Mendelssohn’un yanında şef yardımcılığı yaptı (1843-48). Mendelssohn ve Robert Schumann’ın etkilerinin yanı sıra, Danimarka halk müziğinin de etki¬lerini taşıyan besteleriyle, Danimarka’nın XIX. yy’da ye¬tiştirdiği en başarılı besteci sayıldı: Sekiz senfoni, uver¬türler, oda müziği yapıtları, PiyanoSonatı, kantatlar, li- edler, vb.
Gadolin, Johan
Finlandiya’lı kimyacı ve fizikçi (Âbo [günümüzde Tur¬ku] 1760-Wirmo 1852). Turku Üniversitesi’nde ders veren (1785-1822) Johan Gadolin, ender topraklarla ilgili ilk incelemeleri yapıp, demir filizlerinin analizi için yeni bir yöntem geliştirdi. Sonradan adı verilen gadoli- niti buldu.
gadolinyum
Periyodik çizelgenin IIIB sütununda (ender topraklar) yeralan kimyasal element. Simgesi Gd, atom sayısı 64, atom ağırlığı 157,25 olan gadolinyum +3 değerliklidir. Çoğunlukla öbür ender topraklarla karışık bulunur. İlk olarak 1880’de Fransız kimyacısı J.C. G. de Marignac tarafından gadolinitten yalıtılmıştır. Doğada bulunan 7 izotopundan ,52Gd radyoaktiftir ve yarı ömrü 1,1×1014 yıldır. Bazı nükleer reaktörlerde denetim çubuğu ola¬rak, bazı metallerde elektrik iletimini artırıcı olarak kul¬lanılır.
Gaelce: Bk. KELT DİLLERİ.
balinasının (Ziphius cavirostris) gövdesi siyah, yüzü ve sırtının üst kesimi krem rengidir.
gagalımemeli
Tekdelikliler takımından, gagalımemeligiller (Ornit- horhynchidae) ailesinin tek cinsinin tek türünü oluştu¬ran memeli hayvan (Bil. a. Ornithorhynchus anatinus). Yalnızca Avustralya’nın doğu kesimi ile Tasmanya’da
Gagalımemeli (O. anatinus), ırmak ve göllerde yüzerken, yassı kuyruğunu dümen gibi kullanır.
yaşayan, dişileri öbür memeliler gibi yavrularını doğur- mayıp, yumurtlayan gagalımemeli, bedeninin tüylü ol-masına ve dişilerin memelerine süt gelmesine karşın, is-keletinde sürüngen özellikleri de taşıdığı için, sürün-genler ile memeliler arasında bir geçiş evresinin temsil¬cisi sayılabilir. Belirgin biçimsel özellikleri arasında, de¬riye benzeyen ve son derece duyarlı olan, ördek gagası gibi gaga, yassı kuyruk ve perdeli ayaklar sayılabilir. Ön ayaklardaki perdeler bileklere kadar çıkarsa da, hayvan karada gezinirken bu perdeler arkaya katlanır. Erkek gagalımemelinin arka ayaklarında birer zehirli çıkıntı vardır; ama bu zehiri nasıl ve ne zaman kullandığı bilin-memektedir. Genellikle su kıyılarında yaşayan gagalı- memeliler, tatlısu kabuklularını, böcekleri, balıkları ve ikiyaşayışlıları avlarlar. Meme uçları bulunmayan dişi¬ler, yumurtalarını kıyıda toprak altına kazdıkları bir yu¬vaya bırakır, yavrular annelerinin bedenlerine yayılmış süt bezlerinden sızan sütle beslenirler.
.’te
Gagarin, Yuriy
Sovyet kozmonotu (Giatsk, Smolensk bölgesi 1934- Vladimir 1968). Dünya çevresinde uzay uçuşu yapan ilk insan olanYuriyGagarin,hava kuvvetlerinde jet pilo-tuyken, 1960’ta ilk Sovyet kozmonotları topluluğuna seçildi. 12 Nisan 1961 ‘de Vostok 1 uzay aracıyla dünya çevresinde ilk uzay uçuşunu (108 dakika) gerçekleşti¬rip, Volga ırmağı yakınına indi. Bir uçuş kazasında ölüp,
Gaeller
İrlanda, İskoçya ve Man adasının bazı bölgelerinde ya-şamış halk. Gaeller sözcüğü, Kelt dillerinden (Bk. KELT DİLLERİ) Gaelce’den türetilmiştir. Gaellerin soyundan gelenler, günümüzde de yukarda sözü edilen bölgeler¬de yaşar. İngilizce’nin yanı sıra aralarında Gaelce konu¬şurlar.
gagalıbalinagiller
Dişlibalinalar alttakımından, 18 türü bulunan balina ai¬lesi (Bil. a. Ziphiidae). Ağız bölümleri uzayarak gagaya dönüşmüş olan, boyları 4-12 m arasında değişen, kala-mar ve küçük balıklarla beslenen gagalıbalinagiller aile¬si üyelerinde yalnızca 1 ya da 2 çift işlevsel diş, bazı tür-lerdeyse, dişetlerini yarıp çıkamayan bir sıra çok küçük diş bulunur. Ailenin en çok tanınan üyesi Cuviergagalı-
Kremlin’e gömüldü. Ay’daki kraterlerden birine adı ve¬rildi.
Gainsborough, thomas
İngiliz ressamı (Sudbury, Suffolk 1727- Londra 1788). Genç yaşta resim çalışmalarına başlayan Thomas Ga-insborough, 1741’de Londra’ya giderek, İngiltere’ye yerleşmiş Fransız gravürcü Gravelot’nun yanında çalış¬tı. Sonra kitap süslemecisi Francis Hayman’ın atölyesi¬ne geçip, 1745’te, henüz 18 yaşındayken kendi başına çalışmaya başladı; ama çok geçmeden Sudbury’ye dö¬nüp, manzara resimleri yapmak istediği halde, para ge¬tiren tek tür olan portre ressamlığına yöneldi. Beaufort dükünün evlilik dışı kızıyla evlenip, 1746’da İpsvvich’e yerleşerek, bir yandan portre ressamlığını sürdürürken, ilk manzara resimlerini de yapmaya koyuldu. 1760’ta dostu Philippe Thicknesse’nin öğüdüyle ünlü ılıca kenti Bath’a yerleşti ve İngiliz soylu sınıfının en gözde res¬samlarından biri haline geldi. 1768’de Krallık Akademi- si’nin kurucu üyeleri arasına seçilip, 1774’te Londra’ya yerleşti.
Gainsborough’nun portrelerinde iki dönem ayırt edilir. İlk portreleri katı çizgilidir ve pek başarılı değildir; ama rengin daha o tarihte ağır basmaya başladığı görü¬lür, 1700’den sonraysa portreleri, psikolojik incelikle, duruşların zarifliğiyle, renklerin şiirselliğiyle zenginleş-miştir. Bu açıdan olağandışı bir teknisyendir ve renkleri¬nin bazıları günümüzde bile taklit edilememektedir. Hep ek bir iş gibi sürdürdüğü manzara ressamlığınday¬sa, Hollanda geleneğini sürdürmüş, ama kendine özgü
XVIII. yy. İngiliz soylularının portreleriyle ün salan Thomas Gainsborough’nun, 1785’te William Hallett ve eşini canlandırdığı Sabah Yürüyüşü adlı tablosu. Thomas Gainsborough’nun şiir yüklü renkleri, günümüzde bile taklit edilememektedir. (Ulusal Galeri, Londra.)
renkleriyle aydınlatmayı başarmıştır.
Başlıca yapıtları: Mrs. Siddons’un Portresi, Mavi Ço¬cuk, Suffolk’tarı Görünüm, Sanatçının Kızları, Sabah Yürüyüşü, Köprü, Miss Margaret Gainsborough, Mrs. Gainsborough.
Gaitskell, Hugh
İngiliz siyasetçisi (Londra 1906-ay.y. 1963). İşçi Parti- si’nden milletvekilliğine seçilen (1941) Hugh Gaitskell, Enerji (1947-1950), İktisat (1950) ve Maliye (1950-
1951) bakanlıklarında bulundu. 1955’te, o dönemde muhalefette olan İşçi Partisi’nin başkanlığına seçilip (Cloment Attlee’nin yerine), ılımlı bir siyaset yanlısı ol-duğundan, partinin sol kanadıyla uyum sağlamayı başa-ramadı.
galago
Lorigiller ailesinden maymun cinsi. Afrika’da, Büyük Sahra’nın güneyindeki ormanlarda yaşayan, galago
Galago cinsi üyelerinden sivri pençeli galago (G. elagantulus), uzun tüylü yumuşak kürkü, uzun kuyruğu, iri gözleri, dik kulaklarıyla,
cinsinin altı türünden en küçüğü cüce galago ya da De- midoff galagosu (Galago demidovii) fare büyüklüğün¬de, en büyüğü kalın kuyruklu galago (G. crassicauda- tus) da kedi büyüklüğündedir. Bütün türlerinin tüyleri sık ve yumuşak, kuyrukları kalın, kafaları yuvarlak, tam karşıya bakan iri gözleri parlak kahverengidir. İnce- uzun parmaklarında, pençelerini kullanmadan ağaçla¬ra tırmanmalarına yardımcı olan kesecikler yer alır. Çok çevik, hareketli hayvanlar olan galagolar, ağaçtan ağa¬ca 6 m’lik bir uzaklığı atlayarak kolayca aşabilir, yerdey¬ken kangurular gibi sıçrayarak yürürler. Gündüzleri pek ortada görünmez, güneş batarken ortaya çıkıp, arada bir ürkütücü çığlıklar atarak yiyecek arar, böcekler, meyveler, tohumlar ve kuş yumurtalarıyla beslenirler.
galaksi: Bk. GÖKADA.
galaktozemi
Kanda galaktoz bulunması. Kalıtımsal bir hastalık olan doğuştan galaktozemi, sütün başlıca bileşenlerinden galaktozun, metabolizma tarafından glikoza dönüştü¬
rülmesini sağlayan enzimin eksikliğinden kaynaklanır; tam olarak dönüştürülemeyen galaktoz, kanda zehirle¬yici düzeylere yükselir. Belirtileri çok erken ortaya çı¬kan hastalık, tedavi edilmezse, beyin ve karaciğerde ağır bozukluklara ve gözlerde katarakta yol açar. Bebe¬ğe süt vermenin kesilmesi, iyileşmeyi sağlar.
Galapagos adaları
Büyük Okyanus’ta takımada. Güney Amerika kıyısının yaklaşık 965 km açığında yeralan, yaklaşık 13 yanardağ
Haritada, Büyük Okyanus’ta Ekvador’a bağlı yanardağ kökenli bir takımada olan Galapagos adalarının konumu görülmektedir.
kökenli ada ile çok sayıda adacıktan oluşan, Ekva- dor’un illerinden birini oluşturan Galapagos adalarının (resmî adı Colon adaları), toplam yüzölçümü 7 845 km2, nüfusu 9 700’dür. Yönetim merkezi, San Cristo- bal’dir.
Peru soğuk su akıntısının üstünde yeraldıkları için ge-nellikle serin ve ekvatorun üstündeki öbür adalara oranla kurak bir iklim etkisindeki adalarda, kıyı bölgele¬ri çöl iklimini andıran bir iklim etkisindedir. Yüksek dağ¬ların (bazılarının yükseltisi 1 525 m’yi bulur) yamaçları¬nın üst kesimleriyse bol yağış alır ve yoğun bir bitki örtü¬süyle kaplıdır.
Galapagos adalarının başlıca özelliği özgün uyarlan-malar geçirmiş, başka yerlerde bulunmayan hayvan çeşitleridir. Bunların arasında dev kara kaplumbağaları, uçamayan karabataklar, deniz iguanaları sayılabilir. Tü-mü, koruma altına alınmıştır.
1535’te İspanyolların buldukları Galapagos adaları (Galapagos İspanyolca “kaplumbağa” anlamına gelir), 1832’ye kadar korsanların ve balina avcılarının uğrağı oldu. O tarihte Ekvador tarafından ilhak edilerek yerleş-meye açıldı. Doğabilimci Charles Darwin, 1835’te ada¬ları ziyaret ettikten sonra, ünlü evrim kuramını pekiştir¬di.
Galapagos ispinozları
Yalnızca Galapagos adalarında yaşayan 13 kuş türüne verilen ortak ad. Serçe büyüklüğünde olan Galapagos ispinozlarının erkekleri siyah, dişileri kurşuni renklidir. Türler arasındaki belirleyici ayırım, gagalarda görülür: Bazı türlerde, kalın, ağırdır ve ispinoz gagasına benzer; bazılarındaysa daha küçüktür ve floryaların gagasını an-dırır. Charles Darwin, Galapagos ispinozlarında farklı türler arasındaki benzerliği fark ederek, bu türlerin bir tek ortak atadan türediklerini ileri sürmüştür.
Galar
Gana’da yaşayan halk. Nijer-Kongo dil ailesinin Kva- Kru lehçesini konuşan, yaklaşık 600 000 kişi kadar olan Galar, XVII. yy’da Nijer’den güneye göç eden halkın soyundan gelirler. Gana’nın kıyı bölgesinde, Volta ır¬mağı ağzında yaşar, balıkçılık, tarım, hayvancılık, avcı¬lık ve toplayıcılıkla geçinirler. Toplumlarında babaerkil akrabalık sistemi egemendir. Bununla birlikte, bazı top-lumsal görevler ve mallar, kadınların mülkiyetindedir ve kadından kadına geçer. Karı ve koca evlendikten sonra ayrı evlerde otururlar. Çokeşlilik yaygındır.