“Olağanüstü bir beyin, heyecan hissi, inanılmaz gözler, birinci sınıf koku alma ve dikkat çekici bir dokunma duyusu, oburluğa kadar gidebilen bir tat alma duyusu, süper etkinlikte bir savunma sistemi ile mürekkepbalığı, kalamar, ahtapot ve kafadanbacaklı yumuşakçalar grubunun (kefalopod), en gelişmiş organizmalarındandır.
IV/I ürekkepbalığı’nın Latince adı Sepia offi-■”‘cinalis olup, kendisi bir balık türü değil, kafadanbacaklıların önayaktılar grubundandır.
Sakin, hemen hemen uykulu görüntüsü ile vücudunu saçak gibi çevreleyen sedef renkli, mavi kenarlı yüzgecinin kıvrımlı hareketi sayesinde suda kayar gibi ilerler. İri siyah gözleri, başının önünde toplanmış 8 ‘kolu ve ayrıca iki yakalayıcı kolları (tentakül) ile mürekkepbalığı-nın zararsız, biraz beceriksiz ve yumuşak başlı bir havası vardır.
Mürekkepbalığı, genellikle 400 m. ye kadar inen dip kumları ve çakılları arasında bulunur. Hatta Atlantik Okyanusu’nda 450 metrede önemli topluluklar bulunmuştur. Bununla birlikte, mü-rekkepbalığı bir kıyı türü olarak bilinir. Bazen karides, yengeç ve balıkların bulunduğu yüzeylere çıkar ve onlardan kendine güzel bir sofra yapar, ilgisiz görünümüne rağmen, mürek-kepbalığı çok etkin bir avcıdır. Pusuya yattığı zaman, kuma gömülür ve bir avın geçişini gözler. Uygun zamanda, avını korkutmamak için önce çok sessizce ortaya çıkar, sonra yuvarlak yüzgecinin hareketleri hızlanır. Gerekirse tepkili itme sistemini kullanır. Sistem, yuvarlak kasların kasılmasıyla iç boşluğundaki suyun şiddetle dışarı atılması sayesinde çalışır ve hayvan, peşpeşe çok hızlı sıçramalar yap^r. Suyun bir kısmı, huni biçimli ayak tarafınd3n püskürtülür ve bu dümen görevi yapar. Bu sistem sayesinde mürekkepbalığının kuzeni olan kalamarlar saatte 37 km. hıza erişebilirler.
Bu denli etkin olabilmek için, bütün kasların çalıştırılması ve aynı anda kasılması gereklidir. Bu gücün harekete geçirilmesi, dev sinir ağı ile gerçekleşir, sinirler bilgiyi, beyinden il-
Michele CHAMPCIAUX
boyun kasları ve bir hareketin hemen olacağın bildiren yıldız gangliyonlar düzeyinde faaliyol gösterirler.
Yüzeysel bölgeler uyarının, anında her tarafı yayılması için daha büyük liflerle örülmüştür Bütün bu işlemler çok hızlı ve büyük bir ko sinlikle yapılır. İtme anında, kasların kasılmas saniyenin 0,068’inde gerçekleştirilir. Bu hız, mo melilerin çizgili kaslarının optimum hızına eşdo gerdir.
Avı izlerken, ağızın iki tarafındaki yuvadn sarılı bulunan uzun iki dokungaç, ileri atılır vr av yönünde gerilir. Bunların ucundaki vantuzlar avı yakalar, diğerleri de ağıza yöneltir. Ağızda papağan gagasına benzeyen çok güçlü öğütücüloı vardır. Bir yengecin kabuğunu veya bir balığın kafatasını öğütebilir. Diğer taraftan, mürekkep balığının tükürüğü birçok hayvan için öldürücü dür. Av, korunmasız bir karides ise, yekalamak bir sorun değildir. Ama bir yengeç söz konusu
Kumda saklanmış bir mürekkepbalığını ortamdan ayırdetmek çok zordur. Bu özellik avlanmada ve korunmada üstünlük sağlar.
olunca, tedbirli olmak ve arkasından yakalamak
gerekir.
Sinir sisteminin incelenmesi, duyu organlarının, özellikle gözlerinin etkinliği, yüksek derecede bir gelişmişliği ortaya koyar. Gerçekten, beyni oluşturan gangliyonlar, omurgalıların kafatasına benzer bir kapsülün içinde bulunur. Sinir kitlesi, vücudun bütününün çalışmasını sağlayan, gerçek bir koordinasyon merkezidir. Böyle bir sistem, diğer yumuşakçalarda bulunmaz. Bunu ancak, böceklerde ve omurgalılarda görürüz. Bu merkezi sinir sistemi, sindirim faaliyetini idare eden bir mide sinir sistemi ile tamamlanır.
Mürekkepbalığı, 70 milyon görme hücresine sahiptir. Gözleri çok güçlüdür. Karmaşık yapısı, omurgalılarınkini andırır. Sağlam bir kapsül tarafından korunan gözler, omurgalılarda bulunan bütün elemanlara sahiptir : retina, kornea, iris, kristalin, atnalt şeklinde gözkapağı ve insanınkinden çok görme hücresi vardır.
Gözlerin arkasında bulunan koku alma organları da çok gelişmiş ve etkindir. Hem bir dostu tanınmyı, hem de yön bulmayı ve belli bir noktaya geri gelmeyi sağlar. Karanlık sularda bu duyu avlanma için de kullanılır.
Bu hryvanlar, epidermasınd^ bulunan özel hücreler vasıtasıyla, dokunma duyusuna da sahiptirler. Gıdasının tadını değerlendirirler.
Kafadanbacaklıların duyu performansları öğrenme yeteneklerinin denenmesi ile ortaya konmaktadır. Bu açıdan mürekkepbalıkları ve ahtapotlar çok iyi öğrencidirler. Kendilerine uzatılan gıdaları alma alışkanlığı kazanabilirler. Karidesle beslenen mürekkepbalığı, bir avın
* “ • • —— I—–IJ..
ğunda, hayvan avı yakalayamamış ve birkaç gün sonra bunu öğrenerek, bir daha ava uzan-mamıştır. Aynı şekilde, bir yengeçle ödüllendirilen ve elektrik şokuyla cezalandırılan ahtapot bir kere şekli, eşkenar dörtgenden ayırabilmiştir.
Diğer taraftan, bazı sinir merkezlerinin yok edilmesi, özellikle görüntü bilgilerini alan merkezler, hareketleri ve dokunma duyusunu etkilememektedir. Hayvan, bu durumda da öğrenmeye devam etmektedir. Omurgalılarda, böyle bir bağımsızlık mümkün değildir.
Kafadanbacaklılar renklerini değiştirirler. Mürekkepbalığı, ruh haline, heyecanına ve çevreye göre renk değiştirir. Kumda saklanmış bir mürekkepbalığını, ortamdan ayırd etmek çok zordur. Ama bir av ortaya çıktığında, heyecanlanır ve önce siyah, sonra kırmızı renk bandları belirir, avını yakaladığında ise, rengi tümüyle açılır. Bir düşmanın (kedibalığı, köpekbalığı, fok gibi) yaklaşması aynı tepkiyi doğurur: korkutma girişiminde bulunduğunda, siyah çizgiler belirir. Pasif savunmada ise kadavra solgunluğuna bürünür; vücudun arka kısmında iki siyah leke ortaya çıkar. Bu lekeler göze benzer. Düşman, avını yasarnsal önemi olan bir bölgesinden yakalayacağını zannederek, en lekeli kısma saldırır. Bu arada, mürekkepbalığı da ters yöne kaçar. Kaçışını gizlemek için, siyah mürekkebini salarak, koruyucu bir perde oluşturur. Bu mis kokulu mürekkep, küçük melanin tanelerinden oluşur ve boyacılıkta sepia rengi üretimi için kullanılır.
Bu mürekkebin içinde bulunduğu cep, bağırsağın bir boşluğudur. Bu cep bazı türlerde, içinde ışık
Mürekkepbalığının deniz bitkilerinin yaprak ve saplarına bıraktığı yumurtaları üzüm salkımı görünümündedir. Yukarıda henüz yumurtadan çıkmamış bir yavru görülüyor.
çalışır. Bu durumda, dışa salınan mürekkep bir ışık patlaması gibi olur ve düşmanın gözü kamaşır.
Renk değişimleri, kromatofor denilen yıldız biçimli hücre sistemi ile gerçekleştirilir. Bunlar, hayvanın derisine birkaç tabaka halinde yerleşmişlerdir. Hücreler değişik renk pigmentleri içerirler : beyaz, kırmızı, sarı, siyahtan oluşan zengin bir renk paleti sağlar, kromatoforların yıldız biçimi, parlak kas liflerinin varlığı yüzündendir. Bu liflerin hareketi, bazı boya torbacıklarının yuvarlak plaka biçiminde şişmesini sağlar ve renk yayılır. Diğer bazı liflerin kasılması da ufak renk yuvarları oluşturur.
İridosist denen hücreler ise, ışığı yansıtarak renk değişimini güçlendirirler. Bütün bunlar, sinir sisteminin kontrolü altındadır ve bir saniyeden az bir zamanda gerçekleşir. Ahtapotta
650.000 duyarlı hücre, renk değişimlerini sağlar.
Yumurtlama döneminde renkler çok canlı göze batıcı olur. Gizlenme için kullanılan renkl bu kez gösteri için kullanılır. Karşı cinslerin I birlerini tanımaları bu şekilde olur. Dişi, defada beşyüz yumurta yumurtlar ve bunlur luk gruplar halinde bitki saplarına veya y raklarına yapıştırır. Şekil olarak üzüm salkım benzediği için, bunlara denizüzümü de do Yumurtadan çıkan yavru, 12 mm. boyundadır doğar doğmaz mürekkep salabilir, kuma göı lebilir ve avlarına saldırabilir. Erişkin bir müı kepbalığı, 50-60 cm. boyuna ulaşabilir.
Kafsdanbacaklılar grubunun tarihçesi eskidir. Günümüze kadar gelebilmiş olan eski temsilci “Nautilus” dur. Hint Okyanusu’ derinliklerinde yaşar, olağanüstü güzel sedef buğu vardır ve ortaya çıkışı 450 milyon yıl cesine dayanır.
Sciences et Avenir’den çev : Taner YÜ