Genel

HARİTA ÖLÇEĞİ

HARİTA ÖLÇEĞİ

1

Bir haritanın ölçeği, haritadaki uzaklık ya da bölge ile yeryüzünde temsil ettiği uzaklık ya da bölge ara­sındaki ilişkidir. Büyük ölçekli haritalar küçük bir bölgeyi gösterir ve çok fazla ayrıntı içerirler: Büyük ölçekle çok ayrıntılı olarak çizilebilen kentin bir bö­lümünün haritası buna örnek gösterilebilir. Bu tür haritalar genellikle gezginler, turistler, mühendisler ya da mimarlar tarafından kullanılır. Geniş bir alanı kapsayan küçük ölçekli haritalarsa, gösterilen bilgi­nin hem yapısını, hem de miktarını basitleştirir. Dünya haritaları, zorunlu olarak küçük ölçeklidir; yüksek düzeyde ayrıntıya girmeleri olanaksızdır.

Ölçek üç biçimde dile getirilebilir: Kesir olarak, sözel olarak, çizgi olarak. Kesirli ölçek, harita üs­tündeki bir birimi, yüzey üstündeki çok sayıda bi­rimle eşitler; dolayısıyla, “1:24 000” biçiminde ya­zılan kesirli bir ölçek, harita üstünde 1 birimin yü­zey üstünde 24 000 birimi temsil ettiğini gösterir.

Sözel ölçek, aynı ilişkiyi sözcüklerle belirtir: “Ha­ritadaki 1 cm, yüzeydeki 1 km’yi temsil eder.” Çiz­gi (grafik) ölçek, sanki bir cetvel gibi aralıklı olarak işaretlenmiş bir çizgidir. İki nokta arasındaki uzaklık, harita üstünde bu noktalar arasındaki uzaklık ölçül­dükten sonra, grafik ölçekte işaretlenmiş uzaklıkla karşılaştırılarak belirlenebilir.

Haritacı, harita yapımına yeryüzünün boyutunu küçülterek harita yapmaya başlar. Bütün dünyayı kapsayan küçük ölçekli haritalar için tek doğru tem­sil yöntemi, küredir. Ne var ki, kürenin kullanılması ve saklanması güçtür ve kürede dünyanın bütün yüzeyi bir bakışta görülemez. Üstelik küreler boyut olarak çok sınırlıdır ve dünyayı ancak çok küçük ölçekte gösterebilirler. Küresel yüzeyi düzlem yüze­ye dönüştürmek için birçok farklı tasarım geliştiril­miştir; bunlara harita izdüşümleri (projeksiyon) de­nir. Bu izdüşümlerin amacı, dünyayı ya da bir bölü­münü en az çarpıtmayla yansıtmaktır. Farklı izdü­şümlerin, belirli amaçlara uygun olmalarını sağlayan belirli özellikleri vardır; haritacının, haritanın kulla­nım amacına en uygun izdüşüm yöntemini seçmesi gerekir.

Uyumlu izdüşümlerde açılar doğru olarak göste­rilir; bu tür haritalar denizcilikte ve arazi öl­çümünde kullanılır. Eşdeğer ya da eşit alanlı izdü­şümler, yeryüzündeki bütün alanları tam orantılı olarak gösterir ve uzamsal verilerin dağılım biçimle­rini görmek amacıyla kullanılır. Küresel yüzey düz­leme dönüştürüldüğünde korunabilecek başka özel­likler de vardır.

Harita izdüşümünün çok önemli ve sık sık göz ardı edilen bir niteliği de, “kafes” denilen paraleller ve meridyenler ağının düzenleniş yöntemidir. Küre üstündeki bu kafesin birçok açık seçik görsel özelli- ği vardır. Bir küredeki ölçek gerçektir (açılar doğru gösterilir; alanlarsa tam orantılıdır). Küresel yüzey düzlem haritaya dönüştürüldüğü zaman, bu durum değişir; ama gene de harita üstündeki bazı yerlerde küresel yüzey, başka yerlerde olduğundan daha doğru temsil edilir.

Kürede paraleller (ya da enlem çizgileri), birbiri- ne koşuttur ve meridyenler (ya da boylam çizgileri) üstünde eşit aralıklarla dizilir. Meridyenler, kutupla- ra doğru birbirine yaklaşır ve ekvatora doğru birbi- rinden uzaklaşırlar; dolayısıyla, aralarındaki uzaklık, ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe azalır. Ekva- torda, meridyenlerin aralıkları tıpkı paraleller gibidir. Kürede paraleller ve meridyenler, kutuplar dışında dik açıyla kesişirler. Belirli uzaklıktaki iki paralel ve iki meridyenle sınırlanan yüzeyin alanı, iki paralel arasında her yerde aynıdır.

□üzlem harita küreyle karşılaştırılırken, kafesin düzenlenişi, yüzeyin düzleştirilmesi sonueunda olu- şan ölçek değişmesinin bir göstergesidir. Mercator izdüşümünde aşırı bir alan abartması vardır. Lam- bert izdüşümünde bu abartma ortadan kalkar; ama açısal ilişkilerde büyük çarpılma olur. Lambert azi- mutal ve Albers konik izdüşümlerinde bölgeler doğru orantılı olarak gösterilir; ama açısal ilişkiler korunmaz .

Harita verilerinin ilk kaynağı, keşifler sırasında topla- nan bilgilerdir. İlk elden bilgiler, dünya haritasının ortaya çıkmasında en büyük rolü oynamıştır. Harita bilgilerinin ikinci kaynağı, arşiv verileridir; daha ön- ce yapılmış haritaterın ve derlenmiş bilgilerin yanı sıra, XX. yy’da gerçekleştirilen hava fotoğrafları ve uzaktan algılanan görüntüler, arşiv verilerinin başlı- çalarıdır, ulusal nüfus sayımları gibi kaynaklardan sağlanan istatistiksel verilerin yanı sıra, çeşitli alan- lardaki bilimcilerin topladıkları yerbilim, biyoloji, at- mosfer, vb’yle ilgili bilgiler de bunlara eklenir. Bir- çok farklı kullanıcıya yönelik farklı harita türleri var- dır. Sözgelimi, haritalar, bir ülkenin ya da kıtanın değişik yönlerini, tarımsal özelliklerini ya da tarihsel bir kesitini gösterebilir.

Arazi ölçümü, haritacıya hatasız konum belirle- me olanağı sağlar; bu da harita yapım programları için çok önemlidir. Uydular ve bilgisayarlar gibi modern teknoloji ürünü aygıtlar, Küresel Konumlari- dırma Sistemleri’nin gerçekleştirilmesine yol açmış- tır. Uzaktan algılama sistemlerinin sağladığı zengin veriler, yeni ve daha güncel haritalar yapmada hari- tacıların işini kolaylaştırmıştır. Bu bilgiler çoğunlukla istatistiksel verilerle birleştirilerek. Coğrafi Bilgi Sis- temleri oluşturulur; ،?unlar, bilimcilerin ve yönetici- lerin kullandıkları bilgisayar destekli veritabanlarıdır.

Kuramların, varsayımların, modellerin, hattâ imgelem gücünün sonucu olan haritalar da vardır, ©z’nin (ya da ¥er’in ©rtası’nın) haritası gibi düşsel haritaların yanı sıra, haritalanmış bilgilere dayanıla- rak ortaya atılmış varsayımlar da vardır. Sözgelimi, kıtaların kaymasıyla ilgili harita verileri, levhalar tektoniği kuramının doğmasına yol açmıştır.

Verilerin eleştirilmesi. Harita simgeleri altı genel sınıfta toplanır: Büyüklük, değer (açıklık ve koyu- luk), doğrultu, doku (birçok niteliksel farklılıkların yanı sıra kaba ve ince doku), biçim, renk ya da ton. Bu “görsel değişkenlerin bileşimi, haritalarda görülen çeşitliliği yaratır. Sözgelimi, kentsel planla- ma haritalarında, arazi kullanımındaki farklılıkları göstermek için renklerden yararlanılır. Bir ülkenin ya da kıtanın haritasında, nüfus yoğunluğu değişik- likleri ya da yükseklik değişiklikleri gibi bilgileri gös- termek için, aynı rengin farklı değerleri ya da tonla- ٢١ kullanılır. Simgelerin mantıklı bir görsel yapısı ol- malıdır; böylece, görsel değişkenlerin doğru kavran- ması ve kullanılması, sunulan bilgilerin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.

1

Kristof Kolomb, batıya yaptığı yolculuklarda, Floransalı Paolo dal Pozzo Toscanelll’nln bu haritası (1457) gibi bir dünya haritası kullanmıştır. Ptolemaios’un yaklaşık 1 500 yıl önce yaptığı bir hatadan dolayı, Kolomb, Hindistan’a ulaşmayı umarken Amerika’yı bulmuştur.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir