wiki

Hava fotoğrafçılığı

Hava fotoğrafçılığı

Çeşitli amaçlarla havadan yerin fotoğrafını çekme tek­niklerini topluca belirten terim. Hava fotoğrafçılığının başlıca kullanım alanları haritacılık ve askerî keşiflerdir; ama çevrebilim, maden arama, arkeoloji, vb. birçok başka bilim dalında da bu yöntemden yararlanılmakta­dır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra teknolojide gerçekleştirilen gelişmeler, hava fotoğrafçılığının uygulama alanını büyük ölçüde genişletmiş, kızılaltı filmlerle ci­simlerin yalnız biçimlerinin ve renklerinin değil, sıcak­lıklarının da belirlenmesi olanağı doğmuştur. Uydular geniş alanların fotoğrafını çekebildiklerinden, hava tah­mini raporları da çok daha sağlıklı bir niteliğe kavuş­muştur.

Hava fotoğrafçılığının çokyönlü olmasını sağlayan en önemli özellik, dünya yüzeyine yüksekten bakıldığı zaman birçok cismin, sanki planları çizilmişçesine izlenebllmesidir. Böylece, karşılaştırmalar kolaylaşır ve gözlemcinin, dünya yüzeyindeyken, yakınlığından ötürü fark edemeyeceği nesneleri görmesi olanağı doğdu.

1

Malaysia’da Racarıg ırmağının, havadan çekilmiş tek tek fotoğrafların bir mozaik gibi birleştirilmesiyle oluşturulmuş mozaik biçimi birleştirmeler, çok ayrıntıl .görünümü ,coğrafya haritaları oluşturmakta kullanılabilir

Tarihçe. Havadan fotoğraf çekme, fotoğrafçılık kadar eski biryöntemdlr. İlk hava fotoğrafı 1856 yılında, Fran­sa üstünde uçan bir balondan çekilmiştir. 1880 yılların­da . Avrupa’da yapılan deneylerde balonlardan, 1909’da da hem Avrupa’da, hem de ABD’de uçaklar­dan fotoğraf çekimleri yapılmıştır.

Hava fotoğrafçılığı, deney dışında, pratik amaçla ilk kez ABD’de Ayrılık Savaşı’nda kullanılmış,1862’de Vir- ginia’da karşı kuvvetlerin fotoğrafının çekilmesi için, bir fotoğrafçı balona bindirilerek havalandırılmıştır. O gün­den bu yana askerî amaçlar, hava fotoğrafçılığının en önemli uygulama alanlarından birini oluşturmaktadır.

Hem havacılık, hem de fotoğrafçılık alanında öncü­lük eden ülkelerden olan Fransa’daysa hava fotoğrafçı­lığı Birinci Dünya Savaşı’ndan önce başlamış, Fransız fotoğrafçılarının başlattıkları atılım, öbür Avrupa ülkele­rinde geliştirilmiştir. İngiliz Hava Keşif birliğinin komu­tanı J.T.C. Moore Brabazon, eski model körüklü fotoğ­raf makineleriyle deneyler yapıp, bu makinelerin pek işe yaramadığını görünce (saatte 150 km hızla uçan uçağın oluşturduğu rüzgârda, makinenin sallanmadan durması olanaksızdı), uçağın zeminine takılacak bir fo­toğraf makinesi geliştirmiştir. Bu, havadan fotoğraf çek­mek için yapılmış ilk özel makinedir.

Savaşın sonuna doğru, havadan çekim için yapılan makineler, odak uzaklıkları 1,80 metreye varan dev ay­gıtlara dönüşmüş, mercek ile film arasında ışınların da­ha uzun yol aşmasını sağlamak amacıyla, makineye be­lirli açılarda aynalar yerleştirilmiştir.

Bu arada Moore Brabazon, birbirine yakın iki farklı noktadan çekilerek üç boyutlu nitelik kazanan, böyle­ce, resimde görülen yer ve cisimlerin yüksekliğinin öl­çülmesine olanak veren stereoskop adlı aygıtı bulmuş, ayrıca, birbirini izleyen fotoğraflardan olayların sırasını anlayıp, mantıksal sonuçlara varabilme amacıyla, fo­toğraf çekme ve yorumlama işlemlerini düzene sokma­ya çalışmıştır. Ne var ki, kullandığı sistemin yetersizlik­lerinden ötürü, pek başarılı sonuçlar elde edememiştir.

Birinci Dünya Savaşı sona erince, havadan fotoğraf çekme alanında geliştirilen yöntemler, barışçı amaçlar­la uygulanmaya başlanmış, haritacılık, kadastro gibi dallarda, hava fotoğrafçılığı yaygınlaşmış, sözgelimi Ka- nada’da 1921 ‘de ormanların havadan fotoğrafları çeki­lerek, ağaçların durumunun denetlenmesine başlan­mıştır.

Hava fotoğraflarının bir başka yararı da, 1920-1930 yıllarında, ABD Tarım Üretimi ve Pazarlama Kurulu, ekin türlerini araştırmak için çiftliklerin havadan fotoğ­raflarını çektirmeye başladığı zaman ortaya çıkmış, böylece hem istatistikler düzenlenmiş, hem de çiftçile­rin belirli ürünleri yetiştirmek için aldıkları krediyi, ama­ca uygun biçimde kullanıp kullanmadıkları denetlen­miştir.

1938’de Almanya’nın savaş hazırlıkları yaptığı ortaya çıkınca İngiltere’nin, ünlü AvustralyalI fotoğrafçı Sidney Cotton’dan Alman askerî tesislerinin resmini çek- meşini istemesi yeni bir aşamayı başlatmıştır.

1920 yıllarından başlayarak havadan fotoğraflar çekmekte olan Cotton, istenen işi gerçekleştirebilmek için, İngiliz Hava Kuvvetleri’nden, hızlı uçak olan  heeElectra tipi bir uçak istedi.ه؛الاgövdesinin altına, üç fotoğraf makinesi yerleştirdi. Makineler kullanılma- dığı zaman, üstleri, sürgülü bir kapakla örtülüyordu. Ayrıca, uçağın içinden fotoğraf bölümüne sıcak hava püskürten bir donanım yerleştirildi. Böylece makinele- rin, yükseklerdeki düşük sıcaklık yüzünden buğulanması ya donasıönlendi(bu sorun havadan fotoğraf çekenleri yıllarca uğraştırmıştı).

Hazırlıklarını tamamlayan Cotton, Almanya üstünde uçuşa çıkıp, o yıllar için yeni ve dikkat çekici olan uçağı Almanya’da ilgi toplayınca, yüksek rütbeli Nazi subaylarını uçağıyla gezdirmeye başladı (bu geziler sırasında, kimsenin kendisinden kuşkulanmasına yol açmadan, önemli tesislerin fotoğraflarını çekti).

İkinci Dünya Savaşı’nda, hava fotoğrafçılığının düzenli biçimde sürdürülmesinin zorunlu olduğu anlaşı- lınca Sidney Cotton’a ilk İngiliz fotoğraf keşif birliğini oluşturması ve yönetmesi için yetki verildi. Sık sık çeki- len resimlerle, ilgili yerin dosyası hazırlanıyor, birlik/prin hareketi, yeni binalar ve beklenmedik olaylar belirlenebiliyordu.

1941 ‘de savaşa giren ABD’de de, ingilizlerin uyguladığı sisteme yakın bir fotoğra^eşi^ntemi uygulandı ve aynı ölçüde başarıya ulaşıldı. Buna karşılık, sistemlerini ؛ hiçbir zaman iyice düzenleyemeyen Almanlar, bu eksikliğin, sıkıntısını savaş boyunca çektiler.

Yakın dönem. Hava fotoğrafçılığında uygulanan iki temel yöntem vardır:  yöntem, yöntem. Eğik fotoğraf yöntemi, düşey yöntemden daha yalındır. Küçük bir uçakla resmi çekilecek bölgenin üstünde uçu- lurken, uçakta bulunan bir fotoğrafçı, elinde tuttuğu makineyle açık pencereden resim çeker. Bu durumda, bakış doğrultusu, yeryüzüyle belirli bir açı oluşturmak­tadır. Bu tür fotoğraflar, yüzey şekillerini belirleme gibi işlerde kullanılır.

Düşey yöntemse, daha kesin sonuçlar verir. Özel olarak yapılmış uçakların altına, büyük fotoğraf maki­neleri yerleştirilir. Yöntemin adından da anlaşılacağı gi­bi, makineler, düşey olarak yere doğrultulur.

Düşey fotoğrafçılık için özel olarak yapılan fotoğraf makinesinin objektifi, görüntünün nitelikli olmasını sağ­lama amcıyla özenle hazırlanır. Odak uzaklığı genellik­le 15 cm kadardır. Makinede özel bir aygıt, fotoğraf çe­kildiği sırada filmi gererek düz durmasını sağlama ama­cıyla, birtürvakum oluşturur. Pozsüreleri, ışıkdurumu- na ve fotoğrafı çekilen cismin hareketine göre 1/200- ile 1/1]000 saniye arasında değişir.

Fotoğrafın çekildiği yükseklik de, bölgenin durumu­na göre, 400-9 000 m arasında değişir. Fotoğrafların birbirini izleme hızı, resmi çekilen cismin hızına bağlı­dır. Çünkü her resmin, bir öncekinin % 60’ını içermesi istenir. Böylece, bir ya da birkaç saniyeden, birkaç da­kikaya varan aralıklar kullanılabilir.

Keşif amacıyla çekilen fotoğraflarda,genelliklesiyah- beyaz, pankromatik filmler kullanılır. Yakın dönemde, başka film türleri, özellikle de kızılaltı ışınlara duyarlı türler yaygınlaşmıştır.

Kızılaltı ışınlar, tıpkı görünen ışık gibi filmleri etkiler­ler. Ama, arada önemli bir fark vardır. Kızılaltı ışınlar, sis ve pus içinden, görünür ışığa oranla daha kolay geçer­ler. Bu nedenle, yükseklerden çekilen fotoğraflarda, kızılaltı ışınlar, daha net sonuçlar verirler.

Cisimlerin yayınladıkları kızı.laltı ışınların niteliği, cis­min sıcaklığına bağlı olarak değişir. Bu özellikten, söz­gelimi sıcak ve soğuk suların ayırt edilmesi, fabrikalar­dan akarsulara dökülen suların ırmağı aşırı ölçüde ısıtıp ısıtmadığı gibi durumların saptanmasında yararlanılır. Canlı ve ölü bitki örtüsünün güneşten soğurduğu ısı miktarı farklı olduğundan, tarla ve ormanların durumu da, bu yöntemle bir bakışta anlaşılır.

Kızılaltı ışınlar, kızılaltı olarak basılamadığından, “ya­lancı renkli” filmlerden yararlanılır. Bu filmlerde kızılaltı kırmızıya, kırmızı yeşile, yeşil de maviye dönüşür. Film, mavi ışığa duyarsızdır. Havadan tarama termografı adı verilen bir başka aygıtta da, televizyon kamerasına benzer elektronik bir tarayıcı, görünür renklerin¡ hiçbi­rini algılamadan, yalnızca kızılaltı ışınları kaydeder.

1
Washington (ABD) kentinin havadan çekilmiş bu kızılaltı fotoğrafındaki renk farklılıkları konut ve sanayi semtlerini, kullanılmayan alanları, suyollarını, karayollarını ve köprüleri göstermektedir. Bu tür fotoğraflardan coğrafyacılar ve kent planlamacıları, toprağın kullanımını, sanayi bölgelerinin ve kentleşmiş alanların genişlemesini incelemekte yararlanmaktadırlar.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir